Ömrümün öğrenmeye en aç günleri… 1970’li yıllarda, Mehmet Çelikel Lisesi’nin hemen altındaki Gazi Mustafa Kemal İlkokulunda okuyordum. Yoksulluk işte, ilkin Soğuksu’nun tepesindeki Gümüşhane Mahallesi’nden, ikinci sınıftan sonra da şimdi BKM olan Halkevi’nin arkasındaki Turan Sokak’tan, çoğu kez yürüyerek gidip geliyordum. 1928’de eğitime başlayan okul, kentin bellek mekânlarından biriydi. Hatıralarımı da enkaz altında bırakarak acımasızca yıkılan okulda, eğitim tam gündü…
 
Havalar biraz ısındı mı, öğle tatillerindeki en büyük zevkimiz, Karakum’a kaçmaktı. Yolun aşağısındaki yamaca MİT lojmanları gibi, 60 Evler falan da yapılmamıştı, birkaç ev vardı yalnızca. Onların arasından geçer, çıkarken çok zorlandığımız patika yolu takip ederek sahile ulaşırdık. Mayo falan hak getire, iç çamaşırlarımızla dalardık denize. Akşam evde zılgıtı da yerdik tabii. Sahil yolu henüz yapılmadığı için yol EKİ’nin direk ambarında biter, Karakum’a özel araçlar dışında ulaşılamazdı…
 
KARAKUM SAHASINDA TOP OYNAYAMAZDIK
Yaşıtlarım anımsar, Zonguldak terminalinin olduğu yerde bir top sahası vardı. Denize girmek serbestti ama sahada oynamak biz çocuklar için yürek işiydi. Gözümüzü karartıp maça başlarsak, gelen olursa uyarıyı beklemeden çıkmayı tercih ederdik, tekme tokat kovalanma olasılığı çok yüksekti çünkü. 70’lerin ortalarında sahil yolu, sonlarına doğru da terminal inşaatı başladı. İlkokul bitmiş, saha terminal olmuş, Liman Arkası ya da Kapuz daha cazip geldiğinden, yüzmeye Karakum’a gitmez olmuştuk…
 
Sahil yolunun açılmasıyla birlikte herkesin gözü önündeki bir yere dönüşen Karakum, bir mezbele olarak kaldı uzun süre. Kâh Karayollarının zift deposu, kâh Şoförler Odasının otoparkı, kâh balıkçıların kayıkhanesi olarak kullanıldı. Dalgalar gün gün sahili yuttu, kara kumları alıp, iri çakıl taşlarını getirdi yerine. Sonra bir süre Ro-Ro gemilerinin acentelerine ev sahipliği yaptı. Ahir zamanda direk ambarı cami yerine, Karakum’sa Manolya Park’a dönüştürüldü. Önünde küçük bir plaj da olacaktı sözde…
 
3 MİLYONA YAKIN PARA HARCANDI, HİÇ KULLANILMADAN YIKILIYOR
Kulakları çınlasın, Vali Ali Kaban çok emek verdi Manolya Park’a. BAKKA ödeneği için bazı işlemlerin daha sonra yapılmasına göz bile yumdu. İlk projesinde dalgadan elektrik elde edecek bir türbinle plaj için soyunma kabinleri vardı. Önce onlar buhar oldu. Proje kaç kez değişti sonra, ihalesi iki kez yapıldı. Başlayan inşatta yol kotundan 2 metre yüksek duvar var diye eylem yaptık hatta. Duvar kesildi, kot düşürüldü, park yapıldı sonunda. 3 milyona yakın para harcandı, hiç kullanılmadan yıkılıyor şimdi…
 
Takip ediyorsunuzdur, 67’liler Platformu, Tıp Fakültesinin tıbbi malzeme eksikliğini gidermek için para topluyor şu ara. Sevgili arkadaşlarım birkaç bin lira alabilmek için çalmadık kapı, dökmedik dil bırakmıyor. Sağlığa bütçe bulamayan kent ricali, sıra gösterişe, şaşaya, din ticaretine geldiği zaman, milyonları sanki babasını parasıymış gibi savuruyor. Açık söyleyeyim, öyle yağmak yok. Manolya Park’ın hep birlikte takipçisi olacak, oluşan kamu zararının tazmini için tüm yasal yola başvuracağız. El insaf yahu…