Osmanlı toplumunda ahali kendi geleneklerine ve törelerine göre davranırdı. Bu davranış biçimlerinden biri de Selçuklu-Osmanlı döneminde, Arap kültüründen etkilenen merkezlerin egemen sınıflarına “ Sultan, Melik, Emir vb.” isimler verilmesiydi. Orta Asya inancı olan Şaman inanç geleneklerini bırakmayan, bu arada geleneklerini korumak için Alevi-Bektaşi geleneğini kendilerine yakın bulan Yörük-Türkmen boyları ise seçkinlerine “Baba, Ata, Dede” gibi isimler verirdi. Bu isimlere; özellikle İran Şiiliğinden etkilenen ve o topraklarda uzun yıllar yaşamış olan Türkmen boylarının saygın kişiler için kullandıkları “Şah” ismi de dahildir.
Kişiyi belirlemede kullanılan boy adı, aynı zamanda o boyun tarihine de ışık tutmaktaydı. Ad belirlemede; önce soy, sonra baba adı, sonrasında kendi öz adı vardır.
Bu soyadlarına; Zonguldak yöresinden olup Osmanlının değişik cephelerindeki savaşlarda ölenlerden örnekler verebiliriz. ( 1876–1921 yıllarına ait resmi belgelere göre Zonguldak, Beycuma, Bartın, Safranbolu, Devrek, Ereğli ilçe ve köylerinden; Makedonya, Arabistan, Romanya, Yemen, Çanakkale, Garp, Şark/Kafkas, Filistin, Irak, Galiçya cephelerinde 2091 asker can vermiştir ) işte bunlardan bazılarının soy adları:
—Kahveci oğullarından 1888 doğumlu İsmail oğlu Ali. 1915 yılında Şark/Kafkas cephesinde.
—Kalyoncu Oğullarından 1882 doğumlu İsmail oğlu Nuri. 1915 yılında Filistin cephesinde.
—Ayan Oğullarından 1880 doğumlu Ahmet oğlu İsmail. 1915 yılında Çanakkale de
Yöremiz köy adları da çoğunluk olarak bu boy-soyların adlarından oluşmuştur.
Örneğin; Kurt Oğulları/Kurtköy, Muslu Oğulları/Muslu, Akça Oğulları/Akçalar, Ellibaş Oğulları/Ellibaş, Torlak Oğulları/Torlaklar, vb.
Uluslaşma sürecinde; Osmanlı toplumsal yapısının bir gerçeği olan değişik inanç ve etnik yapının, aynılaştırılması amacıyla 1934 de çıkarılan soyadı kanunundan sonra Anadolu ahalisi içinde, inanç ve etnik-kültür çağrışımı yapacak olan soy-boy adlarının çoğunluğu değiştirilmiştir.  
Bu değişime rağmen soy-boy adları kısaltılarak ta olsa yine kullanılmaktadır. Daha önce başta olan soy-boy adı bu kanunla birlikte öz isimden sonra gelmiştir. Örnek vermek gerekirse, daha önce; “Kahveci Oğullarından İsmail oğlu Ali” adı, “Ali Kahveci “ olarak değişmiştir. Arap kültüründen etkilenen Osmanlı toplumsal yapısında bu soy-boy adı “bin” olarak ta kullanılmıştır. Bugün Zonguldak maden şehitleri parkını gezen birçok kişi buradaki madenci şehidi isim plakalarında geçen “ bin” adına bir anlam veremez. İsim plakasında “Ahmet Bin Ali” diye belirlenen isim “ Ahmet Oğlu Ali” dir. İnsanlarımızın yıllarca merak ettiği (ailem bu topraklara nereden ne zaman geldi) sorusuna cevap olarak devlet vatandaşın soyağaçlarını açıklamaya başladı ama çok eksik ve karmaşık bir anlatımla. Bir defa kimin nereden geldiğinden daha öncesi kimin hangi soydan-boydan-Aşiretten geldiğini belirten ana unsur o kişilerin aile boy adıdır. Soyadı kanunu 1934 de çıktığına göre bu kişilerin soyadları şimdi kullandıkları soyadları üzerinden veriliyor bu da belirsizliğe yol açıyor. Aslında 1934 den önceki kişilerin soy-boy adı olması gerek. Yoksa bu şecerelerin ortaya çıkmasından endişe mi ediliyor?