Yeniden merhaba sevgili okurlarım ve dostlarım.
Yüksek tansiyon nedeniyle yaklaşık 45 gündür “Zonguldak Atatürk Devlet Hastanesi “ ile evim arasında git gel mekik dokuduk. Meğer sorun sadece 22–12 olan yüksek tansiyonda değilmiş. Gözler, böbrekler ve prostat da bundan nasibini almış. Eh hiç doktora gitmezsek böyle olur. Doktora gitmeme alışkanlığı sadece bende değil, benim yaş gurubum ve bizden yaşlılar bunların nedenini bilir. Evvelden şırıngalar çelik kutusunda bir ispirto ocağı üzerinde kaynatılır güya “sterlize” edilir birkaç kişiye aynı iğne enjekte edilirdi. İğnelerin hepsi de maşallah avla kazığı gibiydi. Çoğu zaman ağrıyan yerimizin ağrısı geçer iğne acısı, şişkinliği geçmezdi. Hele de o ameliyat yapılan hastaların ameliyat yerlerinin iltihaplı olması yok mu, doktor canlı canlı iltihaplı yeri eliyle dışarı alır ve yara içine iğne yapardı. Daha neler neler… Bütün bunlar tabii ki yokluktan kaynaklanıyordu. Hiçbir sağlıkçının hastasına sadist davranmayacağını tabii ki biliyoruz. Eh malzeme yok veya çok kısıntılı olunca doktor ve diğer sağlık emekçileri ne yapsın.
Şimdi çok mu iyi. Tabii ki eskiye göre çok iyi ama bu iyi olmanın başarısının çoğunluğu da başta doktorlar olmak üzere diğer sağlık personelinin çok özverili olmalarından kaynaklanıyor. Daha da iyi olmak zorunda yoksa  “Avrupa Birliği” sağlık fonundan hibe olarak proje karşılığı verdiği milyarlarca Avroluk parayı keser.  
Hastanenin bir başarısı varsa bunda “Başta doktorların özverisi” var diye söz ettik? Yahu kardeşim insaf be, bir doktor günde 240 hastaya nasıl bakabilir? Bakıyor işte, köşemde yerim müsait olsa da inanmayanlara göstersem. 
Haa birde şu 65 yaş üstüne öncelik ve yalnız olan hastaya refakat eden bir hostes-yardımcı olayı var. 65 yaş üstü yaşlılara -buna ben de dahilim- hiç sıra beklemeden muayene önceliği var,  güzel bir uygulama. İyi amma canım kardeşim 65 yaş altında olan ve sabahtan akşama sıra bekleyen hastanın ne kabahati var? Bu işi haftanın bir veya iki günü olarak uygulasanız da kimse mağdur olmasa. Hep batılı mı olmak zorundayız. Kaldı ki batı bunları baştan çözmüş. Tıp Fakültemiz var ama ya öğrenci yok ya da öğretim üyesi profesörler yok.
Evet, bunlar sağlık alanımıza çok küçük bir eleştiri–öneri.
Hastanede ziyaretime gelen “Zonguldak Atatürk Devlet Hastanesi Başhekimi Sayın Dr. Hasan Tosun ve Hastane Müdürü Sayın Adem Taşcı’ya çok teşekkür ederim.
Çok saygı duyduğum, ilk defa karşılaştığım ve ameliyatı yapması için tercih ettiğim Doktorum Sayın Ürolog Uzman Dr. Arif Kalkanlı’ya, beni ameliyat olmaya ikna eden çok saygı duyduğum Ortopedist Uzman Dr. Güven Öztürk ve sevgili eşi kızım gibi çok sevdiğim Dr. Ayşegül Öztürk’e, Dahiliye Uzmanı Dr. İdris Yıldız’a, Nefroloji Uzmanı Dr. Sayın Fatih Yılmaz’a, Kulak Burun Boğaz Uzmanı Dr. Kemal Yurtbay’a, sağlığımla ilgili harcadıkları emek konusunda teşekkürü borç bilirim.
Ayrım yapmadan doktorlar gibi onlarda hastalara güler yüzlü ve sevecen yaklaşan Üroloji servisi kat hemşire ve çalışanları: Sekreter: Ergin Sarıoğlu, Hemşireler, Sibel Fota, Güner Kurt, Emine Coşkun ve Aslı Saçakbaşlı’ya çok çok teşekkür ederim.  
Çok uzun yıllardır hastanede pansumancı görevinde bulunan ve bu zaman zarfında bildiğim birçok kişinin kangrenli yarasını iyileştiren Sevgili Nevzat Er sana da ayriyeten teşekkür ederim.
İşin hep mutfak tarafında oldukları için bilinmediklerini sanan ameliyathane servisinden, Hemşire Sema Çelik, Anestezi Uzmanı Serhat Bilir, Anestezi Teknisyeni Nimet Kocakulak, Anestezi Uzmanı Taşkın Tan’a ve emekli olduğu halde beni yalnız bırakmayan hastane ameliyat hemşirelerinden Kadriye Kılıç’a ve isimlerini bilemediğim diğer çalışanlara çok çok teşekkür ederim.
Tabii ki temizlikte çalışan emekçi kardeşlerimi de unutmuş değilim, işlerinin ehli ve hastalara karşı güler yüzlü oldukları için onlara da çok teşekkür ederim.
Beni evimde, hastanede hiç yalnız bırakmayan “Birleşik Haziran Hareketi”ne , Sağlık İş Sendikası Zonguldak Şube Başkanı Cevdet Şahinhan’a, isimleri ve çektirdiğimiz fotolar bende olan dostlarıma ve özellikle her gün telefonla arayan “İstanbul Göç Eden Rumları” facebook sayfa kurucularından çok sevgili dostum Tanas Kiryako’ ya ve okurlarıma gösterdikleri moral ve destek için çok çok teşekkür ederim….