70’li yılların başları. Fener Lisesi’ne atanmışım, 467 Evler’de oturuyorum.Her sabah kestirme yoldaki dik ve sert yokuşu tırmanarak, Rüzgarlımeşe yoluna çıkıyorum.Orada bir-iki dakika soluklanırken geri dönüp 10 Temmuz mahallesine doğru bakıyorum. Kar-yağmur olmadığı günlerde bu hep böyle. Hele bu mevsimde, baharın başlarında o tepeler yeşillik fışkırır kentin üzerine. Mahalle evleri sanki kocaman ağaçların arasına gizlenmiş gibidir. Devlet Hastanesi, Bahçeli çevreleri henüz beton kıyımına/yıkımına uğramamış, yeşil dokusunu korumakta. Ne tarafa bakarsan bak, insanın içine işleyen ayrı bir bahar güzelliği..
Dön dağlara, yeşil bir cennet; dön denize, sonsuz mavilikler.. O bir-iki dakika yeşilliklere/maviliklere bakış, dinlendirirdi beni. Sonra bırakırdım kendimi yolun eğimine. Yol üstündeki pencerelerdeki saksılarda, adeta “bahar geldi” diye bağıran kırmızı karanfillerle, sardunyalarla selamlaşarak, önce Yağcılar, sonra Yayla ilkokulu altında Bölge Spor müdürlüğü önleri. Yollar henüz stabilize, ne asfalt ne parke. Stadyumun arkasından Fener Lisesi’ne giden yolda, akasya ağaçları, “bahar geldi bahaaar!” der gibi sıralanmıştır yolun kenarlarında. İçinizden türküler coşar: “Doyulur mu doyulur mu canana doyulur mu”..Evet, bu “canan”, Zonguldak kenti ise, doyulmaz kardeşim, doyulmaz..
*****
Ne oldu bu elli yıl içinde? Belediye seçimleri oldu, başkanlar geldi/gitti. Fen Müdürleri, mimarlar, mühendisler ve elbette paragöz müteahhitler, kentin yamaçlarına varıncaya kadar görgüsüz/kaba binaları diktiler, dikilmesine izin verdiler. Mimar Süreyya Aytaç (Rahmetli) bir gün sorum üzerine, “Bu şehre 4-5 kattan yüksek bina dikmek akıl kârı değildir” demişti. Belediye Başkanı Yüksel Aytaç da bir sohbetimizde “Bu şehir böyle giderse tıkanıp kalacak, Kapuz üzerinden daha ilerilere giderek yerleşim yerleri bulmalıyız” demişti. Belediye Başkanı Hüseyin Öztek’in “Mithatpaşa Tüneli”nden haberi var mıydı bazı kimselerin, bilmiyorum.
 Gazipaşa caddesi bu yüksek binalar nedeniyle nerdeyse bir “korku tüneli” gibi. Hele okul ve iş çıkışı saatlerinde yollara sığmayan insan kalabalığı dolup-taşmakta. Kentin nesi varsa itiş-tıkış bu cadde üzerinde. Çaycuma Belediye Başkanı Bülent Kantarcı önceki yıl, tünelli çevre yolu bağlantısıyla iki kent arasındaki mesafenin 25-30 dakikaya indirilebileceğini projesiyle açıklamıştı. Merak ediyorum, bu öneriye kulak veren oldu mu? “Gel bakalım Başkan, bu iş nasıl olacak, şunu bir de birlikte düşünelim”, diyen bir etkili-yetkili çıktı mı? Anlıyorum ki Zonguldak üzerinde daha çok kafa kafaya verip, daha çok kafa yormak, özgün çözümler bulmak zorundayız. Bana göre Zonguldak bunu hak ediyor, istiyor..
*****
ORTAK BELEDİYECİLİK
Nüfus artışları nedeniyle kentlerin büyüme/kalabalıklaşma hızı gün geçtikçe artıyor. İktidar bu sorunu “Büyükşehir Belediyeciliği” anlayışı ile çözmeğe çalışıyor. Ancak, “İstanbul’un içine ettiklerini" de belirtebiliyorlar.
Bizim düşündüğümüz böyle bir çalışma ortamı için burayaözgü bir model geliştirmek.Zonguldak özelinde “Zonguldak Belediyeleri Ortak Çalışma Kurulu” oluşturulabilir mi? Belediyeler, ortak sorunlarını baş başa vererek daha kolay, çabuk, ucuz çözme imkanı bulabilirler. Ortak üretim tesisleri kurabilirler, yardımlaşmayı/dayanışmayı geliştirebilirler, diğer belediyelere ürün satabilirler, böylece istihdam da sağlarlar.
Daha önce Çaycuma Belediye Başkanı Bülent Kantarcı, “Filyos Vadisi Belediyeler Birliği” oluşturulmasını önermişti. Birlik, güç demekti. Batı Karadeniz’in yumşak ve sıcak karnı olan Vadi’de yapılacak işler için bir birlik oluşturulması, bölge kurum ve kuruluşlarının ve insanlarının, yapılacak işler konusunda hem bilgilenmek, hem itirazlarını daha güçlü yapılmasını sağlamak amacıyla böyle bir birliğe ihtiyaç vardı. Vadi içindeki hiçbir belediye böyle bir birliğe uzak durmamalı, gereken desteği ve katkıyı vermeliydi. Ama sanıyorum belediye başkanları, siyasi farklılık, işin önemini yeterince kavrayamamak vbgibi nedenlerle uzak durmayı yeğlemişlerdi.
Bir belediye başkanı bana göre şu konular üzerinde dikkatle durmak zorundadır:1-Belediye kadrosuna/çalışanlarına rahat, huzurlu, güvenli, üretici bir çalışma ortamı sağlamak, 2- Kendi partisiyle olduğu kadar, diğer siyasi partilerle, kentte faaliyet gösteren dernek, vakıf, çeşitli kurum ve kuruluşlarla iyi ilişkiler içinde olmak, gerektiğinde görüşlerine baş vurmak.3- Her zaman doğru sözlü olmak, verdiği sözü tutmak, belediye işlerinde açık ve şeffaf olmak.4-İnsanlarla ilişkilerinde samimi ve aydınlık olmak, asla gönül kırıcı olmamak; yetkiyle, koltuk gücüyle değil yüreğiyle konuşmak. 5- Kent çıkarını ve yararını her şeyin üstünde görmek, ona göre davranmak.
*****
ZONGULDAK BAHAR BEKLİYOR
CHP Zonguldak parti yönetim ve üyelerinin; merkez, ilçe ve belde belediye başkan adayları ve belediye meclis üyesi adayları, il genel meclisi adayları belirlendiğinden beri düzenli bir çalışma içine girdikleri görülüyor. Devrek gözümün önünde.İlçe başkanı Yaşar Bükrü ve yönetimi, Başkan adayı Çetin Bozkurt, belediye meclisi ve il genel meclisi adayları, kadın ve gençlik kolları her gün mahalle ve köyde alan çalışmasındalar. Zonguldak baharı, bu çalışma temposu içinde “gelirken ilk kapı-giderken son kapı Devrek”ten doğabilir. İlk kez bu kadar yakınındayız baharın.Çaydeğirmeni’nde çalışkan bir adayın olduğunu biliyorum.
Filyos Vadisi’nde ise dinamo Çaycuma Belediye Başkanı Bülent Kantarcı. Önce Saltukova’daki “emanet” geri alınmalı. Sonra Filyos sosyal demokrat belediyecilik ile tanışmalı, hak ettiği değeri bulmalı. Değerli İlçe Başkanım Şeref Köktürk, inanıyorum ki siz bu işin üstesinden gelirsiniz.
ZONGULDAK: Merkez, Beycuma, Elvanpazarcık, Karaman.
ÇAYCUMA:Merkez, Filyos, Karapınar, Nebioğlu, Perşembe, Saltukova.
DEVREK:Merkez, Çaydeğirmeni.
GÖKÇEBEY:Merkez, Bakacakkadı,  
KİLİMLİ:Merkez, Çatalağzı, Gelik, Muslu.
KOZLU:Merkez.
EREĞLİ:Merkez, Gülüç, Kandilli, Ormanlı.
ALAPLI:Merkez, Gümeli.  
Bölgelerinde yapılan çalışmaları da elden geldiğince sosyal medyadan ve yerel basından izliyorum. Yüksek umutlarım var. Şu 2019’un “bahar güneşi” kucaklamalı, sarmalı,  ısıtmalı, bahar çiçekleri açmalı kentlerimizde..