Her seçim insanlar için bir umuttur. Bu umut insanların hem kendi gelecekleri, hem bulunduğu ilin geleceği ve hem de ülkenin geleceği ile ilgilidir. Bu durum tabiatıyla Zonguldak halkı için de böyledir.
   Zonguldak halkının ülkenin geleceği ile ilgili umutlarına bir şey demem. Ama kendi gelecekleri ve ilin geleceği ile beklentilerine diyeceğim var. 50 yılım Zonguldak'ta geçti ve 20 yıldır da Ankara'dayım. Dolayısı ile Zonguldak'a hem Zonguldaklı biri olarak subjektif; hem de Ankara politikalarının ve bürokrasisinin içinden objektif bakabilme şansına sahip oldum. Bu yüzden gerçekçi bir analiz yapmak istiyorum.
   Eskiden Zonguldak'ta yaşayan sıradan bir Zonguldaklı olarak kendimi güvende hissediyordum. Çünkü bizi yönetenlerin adil ve dürüst olduklarını düşünüyordum. Fakat ne zaman ki genel müdür ve Başbakanlık müşavirliği gibi görevlerle bürokrasinin ve politikanın damarına girmeye başladım; beni bir üzüntü ve korku sarmaya başladı. Çünkü bizi yönetenlerin hiç de adil olmadığına tanık oluyordum. 
   Örneğin, Ankara'dan illere dağıtılan pastanın hiç adil olmadığını gördüm. Güçlü politikacıları ve güçlü lobileri olan illerin aslan payını aldıklarını; güçsüz olanların ise ya arta kalanları aldıklarını; ya da hiç bir şey alamadıklarını gördüm.
   İşte Zonguldak maalesef bu hiçbir şey alamayan illerden biridir. Alamadığı gibi; tam tersine sürekli vermektedir. Zaten Karabük ve Bartın il yapılarak kendinden koparılmıştır. Kenti ayakta tutan bir zamanların efsane kurumu Türkiye Taşkömürü Kurumu (TTK) da küçültüldükçe küçültülmektedir ve artık yok olma tehlikesi ile karşı karşıyadır. Kente hiç bir yatırım yapılmadığı için işsizlik had safhaya gelmiştir. Emekli nüfusunun çalışan nüfusu geçtiği tek ildir. Bu yüzden eskiden ekmek kapısı olan ve göç alan bu şehir halen yoğun göç vermektedir. Yılda ortalama 10 bin kişi kenti terk etmektedir. Bu yüzden, eskiden ülke nüfusu 50 milyon iken 1 milyon olan kent nüfusu bu gün 500 bin civarına düşmüştür. Mecliste 450 milletvekili varken 9 milletvekili ile temsil edilen kentin bu gün milletvekilli sayısı da 5'e düşmüştür. 
   Bu konuda çok şey yazılabilir. Ama ben uzatmayacağım. Sadece iki ay önce yaptığım Zonguldak ziyaretinde gördüklerim ve duyduklarımdan sonra; büyük şair Orhan Veli'nin Zonguldak için yazdığı ünlü şiire cevap niteliğinde karaladığım şiiri buraya tekrar yazacağım.
   Ne demişti büyük şair:
   Siyah akar Zonguldağın deresi
   Yüz karası değil, kömür karası
   Böyle kazanılır ekmek parası.
   Ben de Üstada cevaben diyorum ki:
         Artık siyah akmıyor Zonguldağın deresi
         Kalmadı çünkü içinde kömürün zerresi
         Bir zamanlar ekmek kapısıyken burası
         Şimdi bulamıyor insanlar ekmek parası.
   Peki Zonguldak neden bu hale düşmüştür? Bir çok defalar yazdım, çizdim ve yine söylüyorum: Sebep lobisizliktir! Maalesef Zonguldaklılar Ankara'da bir lobi oluşturamamışlardır. Bunun bir sebebi politikacıların basiretsizliği; diğer sebebi de uzun yıllar Zonguldak sorunlarının TTK'ya çözdürülmesi ve bu nedenle Zonguldaklıların Ankara'ya işlerinin düşmemesidir. Kurum artık bu görevleri yapamaz hale gelmiştir ama Zonguldaklılar hala durumun değiştiğinin farkında değil gibidir. Eğer farkında olsalar lobinin önemini de anlayacaklardır.
   Lobi nedir?  Lobi, aynı davaya inanmış insanların davalarını başkalarına kabul ettirebilmek için bir araya gelerek bir güç odağı oluşturmasına denir. Bu güç odağının kendi taleplerini kabul ettirmek için karar alma mekanizmaları üzerinde baskı kurması faaliyetlerine de ''lobicilik'' denir. 
   Lobiciliğin gücüne en iyi örnek İsraildir. Dünyada toplam nüfusu ancak 16 milyon kadar olan Yahudilerin nüfusu kendilerinden 100 kat fazla olan Müslüman ülkelere nasıl kök söktürdüğünü her gün görüyoruz. Neden? Tabii ki lobicilik sayesinde!
   Şimdi, önümüzdeki pazar günü seçim olacak. Bu seçimden ne bekliyor Zonguldak? Ankara'da zaten lobisi yok. Peki, Meclise Türkiye çapında  tanınan, karizmatik, projeleri olan ve bu projelerini hayata geçirebilmek için partilerinde gücü olan,yani elini masaya vurabilen vekiller gönderebiliyor mu? Onu da yapamıyor. Çünkü liderler tarafından hazırlanan milletvekilleri listeleri önlerine dayatılmış ve emrivaki yapılmış durumda. Liderler ise listelere mecliste parmak kaldıracak emir kulu adayları koymayı tercih ediyorlar. Yani Zonguldak meclise, tabiri caiz ise,sadece  5 adet parmak göndermiş olacak! 
   Bilim diyor ki; ''Bir işi hiç bir şeyi değiştirmeden, hep aynı şekilde yapıyorsan, ve bir gün bundan daha iyi sonuç bekliyorsan; bu çok yanlıştır!'' Bu durumda, Zonguldaklılar hiç bir şeyi değiştirmeden yine bu seçimden iyi şeyler bekliyorlarsa; beklemesinler!
   Peki değişimden kastım nedir? Söyledim ya! Ankara'da, yani karar alma mekanizmalarının olduğu yerde güçlü bir lobi kurmaktır. Bu sayede hak ettiklerini   lütuf gibi değil; söke söke almaktır!
   (Bu konudaki düşüncelerimi 01 Mayıs 2014 tarihli ve ''Zonguldak Lobisi Nasıl Oluşturulabilir'' başlıklı yazımda ayrıntılı olarak anlatmıştım. Merak edenler gazetenin İnternet sayfasından bulup okuyabilir.)
   Lobisi olmayan Zonguldak, Ankara'da sahipsiz bir kent demektir. 
   Sahipsiz Zonguldak'ın ise ileri gitmesi çok zordur  çook!..