Zorunlu olarak şehir dışında kaldığım şu günlerde gözüm kulağım memleketimde elbette.

G
ündem ülkenin sıcaklığıyla eş değer seyrediyor aslında. Yerelin elini kolunu bağlayan ülke gündeminin ta kendisi. İstanbul seçimine kilitlenen gündem aşılmadıkça, yaşama heveslerinin de tadı kaçmaya devam edecek.

Ekonomik koşulların her ge
çen gün çıkmaza girdiği bir ortamda sosyal etkinlikler en kolay harcanan ve ötelenen etkinlikler. Vatandaşın kendini deşarj edebileceği etkinlikler azaldıkça stres yükleyen halk daha da öfkelenir doğal olarak.

Zonguldak g
ündemi sanırım bu kilitlenme noktasında çalkalanıyor son günlerde.
Ne olup bitiyor ya da ne olmuyor bunu basın aracılığı ile takip edebiliyoruz. Sesler öfkeli, sesler güven duygusunun kayboluşuna işaret ediyor.

Ramazan ayında iftar programı ve basın toplantısı vesilesiyle g
özlemleme fırsatı bulduğum Belediye Başkanıyla gerçekleşen basın buluşmasında ortaya konulan diyologlardan kendimce yaptığım analizlerin yerinde analizler olduğunu teyit etmekte olan gündemden hiç hoşnut değilim doğrusu.

Festival hevesleri kursakta kaldı g
örünüyor şimdilik.

Bu kentin sakiniyim ve bu kentin bir değeriyim herkes gibi.

Kent sakinleri yine hevesleri kursaklarında kalarak, al birini vur
ötekine sesleriyle uğulduyor ve sesler çok uzaklardan duyuluyor, bilmem yetkililer duyuyor mu bu sesleri. Sorunlar bir çığ gibi büyüdükçe, umutsuzluk çöküyor üstüne bu yalnız ve yılgın kentin.

Ge
çmiş yönetimden çözülememiş onlarca sorun, yenileri eklenerek üstüne çöküyor bu öksüz yalnız kentin.
Yaşımız gereği bizler de bir çok sıradan insanın gayretleri, hevesleri ve güçleri oranında kendilerini daha iyi ifade edebilecekleri makamlara mevkilere gönüllü olduklarını ve bunu başardıklarını gördük zaman içinde.
Tepeden uçak moduyla oturanları da gördük, aynı hızla gidenleri de. Selamı sabahı kesenleri de gördük.

Daha neler g
örürüz bilinmez ama var gücüyle çalışıp verdiği sözü tutanını henüz görmedik. Rehavet mi çöküyor üstlerine, yoksa evdeki hesap çarşıya uymuyor mu bilinmez; ama çok düşünüp az konuşmak ve makamlar mevkiler üzerinden gereksiz ahkam kesmek işin ilk kuralı olduğunu öğretti zaman içinde bize.

Yerel g
ündemin bir birine dolanan sorunları, birbirine dolanan yöneticileriyle kör düğüm oluyor adeta.

Bir seferberlik gerekiyor ki bu
öksüz kente öyle böyle değil.

Peki ne bekliyor kent sakinleri yerel y
önetimlerden. Son günlerde dillere dolanan festival hayalkırıklığıyla ne kadar ilgililer. Bir festival var olan bütün sorunlarımızı unutturabilecek miydi bizlere. Verilen ilk sözde başarısız olduğuna hükmedilen Belediye Başkanına bundan böyle güven duyabilir mi kent insanı dersiniz.
Hizmet için her türlü desteğe sahip olan yerel yönetimin, hadi başlıyoruz demesi için daha ne gerekiyor acaba.

Belediye başkanının g
üven vermediğinden dahası verdiği sözü tutmadığından söz eden köşe yazılarını okudukça yine mi değişmeyecek bu kentin kaderi diyor insan.

Sayın Valimizle Emniyet M
üdürümüzle uyum içinde yan yana olabilen Belediye Başkanımızdan hizmet bekliyor bu kent. Sorunların sırası önceliği göz ardı edilmeyecek kadar ortada. Mazeret kabul edilmeyecek kadar da imkanlar ve fırsatlar iktidar kanadıyla ellerinde büyük güç.

Bunu kentimizin leyhine
çevirip önce vatandaşın içine sıkışan zehirli gazı atmak gerekiyor. Öfke çoğalması ve güven duygusunun kaybolması pek hayra alamet değil. Gerçi çabuk unutan ve çok çabuk alışan bir özelliği var coğrafya insanının. Yaşama tutunma açlığımızın dermanının bir an önce şifa niyetiyle ortaya koyulması gerekiyor.

Şu
üzerimizdeki ölü toprağından kurtulalım artık silkelenmek ve yola koyulmak için neyi bekliyoruz?

Atanmışlar misafir, se
çilmişler işten fakir kehanetine artık bir son verilsin.