Zonguldak ve çevresinde yeni yeni bilinen 67 liler Platformu kurucularının yaptığı bir çalışmada sorulan bu soruyu, vatandaş olarak ben de cevaplamak istedim.
    Bir türlü yüzünün tırmalanması bitmeyen, hazırda bekleyen projeler varken her yeni gelenle yenisi yapılan, başlanıp tamamlanmayan, görmezden gelinen, öncelik isteyen projeler dururken en sonda olandan başlanan bir şehirde önceliğim ne olurdu sorusunu cevaplamak biraz zor olsa da ilk yapacağım iş, şehir halkının cevaplayacağı bir anketi dikkate almak olurdu.
Bu ankete STK başkanlarını, mahalle muhtarlarını, okul müdürlerini, işçi, memur sendika temsilcilerini, parti yöneticilerini, kooparatif kurucularını da katar, unuttuklarıma kendisini hatırlatması için her zaman açık bir kapı bırakırdım.
 
   Bilinen projeler içinde ilk akla gelen farklı yönetimlerce defalarca çizilmiş, üç kulesiyle yalnız bırakılmış Lavuar alanı projesini, ilan panolarında askıda bekleyen Üzülmez Kültür Vadisi projesini, Kozlu yolu üzerindeki deniz manzaralı eski çöplük alanı projesini, turizme kazandırılması için Kapuz, Orta Kapuz, Tersaneyi birleştiren sahil projesini, deniz ulaşımı projesini, Asma ve Üzülmez derelerinin ıslahı projesini, kültür ve sanat alanında yetersiz kalan kültür merkezi binasının yenilenmesi projesini, kentin işsizi, fakiri, engellisi için hangi projeler yapılmış veya yapılmayı bekleyenleri tek tek sorgulardım şehrin önceliklerinde. 
 
    Kentin kimliğini yansıtan, anılarını yaşatan (bir çoğu ya yıkılmış, ya da yıkılacak...) tarihi binaların korunması, restorasyonla hayata geçirilmesi için Zonguldaklıyım diyen herkesin onay vereceği, alkışla karşılayacağı bir çalışmaya da öncülük ederdim. Saygı duyardım yaşanmışlığına, geleceğe taşınma isteğine.

   Ve yıkmadan yapmak ilk hedefim olurdu. Daha önce yapılmışları yıkmak yerine onları daha gelişmiş, daha ömürlü bir duruma taşımak kolay  ve ucuz olduğunu düşünerek yıkılacaklar, yapılacaklar için de kent halkının rızasını alırdım.

   Makam koltukları geçici ve değişkendir; adil, birleştirici, yapıcı olmaya çalışmak da önceliğim olurdu.
Her gelenin gideni arattığı durumuna düşmeden, gittiğimde ardımdan el sallayanların adımı minnetle anmalarını isterdim.

  Kul hakkı yememek için, insanlığım için geldiğim makamın yetkilerini ranta, menfaate, koltuk sevdasına kurban etmezdim. Anamın ak sütü gibi helalinden içer, babamın mirası gibi mertçe dinlerdim vicdan sesimi.

(Şehrimize yeni gelen valimiz sayın Mustafa Tutulmaz'a hoşgeldiniz derken işlerinde kolaylıklar, başarılar dilerim. Umarım tez gidenlerden olmaz da, yap boz tahtasına dönen şehrimin sorunlarına bir nefes aldırır.)