Yazar-Yönetmen Ümit Kıvanç’ın madencilerin sefaletini anlatan “16 Ton” adlı belgesel büyük beğeni aldı.

Belgesel sinemacı ve yazar Ümit Kıvanç’ın yazıp, yapımını gerçekleştirdiği “16 Ton” adlı belgeselin gösterimi Makine Mühendisleri Odası salonunda yapıldı. Zonguldak Kültür ve Eğitim Vakfı (ZOKEV) ve Eğitim-Sen Zonguldak Şubesinin birlikte düzenlediği etkinliğe yoğun katılım oldu. Kıvanç’ın “maden işçiliği” üzerinden insanlık tarihine ironik bir yaklaşım sunduğu belgesel büyük beğeni aldı. Dünyada insanların büyük acılar çekmesi, kitlesel ölümleri pahasına sağlanan endüstriyel gelişime güçlü bir itiraz da olan film, bugünkü yanlış hayatımızı, neleri, nerelerden nasıl çıkararak inşa ettiğimizi anlatıyor. İnsanlığa başka seçenek yokmuş gibi sunulan serbest piyasanın bütünüyle bir halkla ilişkiler faaliyeti ürünü olduğu iddia edilen belgeselde, madencilerin sefaleti, "16 Ton" adlı şarkının çeşitlemeleri arasında sunuluyor. Adını, Merle Travis'in Amerikalı madencilerin hikâyesini anlatan ünlü "Sixteen Tons" (16 ton) adlı şarkıdan alan belgesel, büyük ölçüde, fotoğraf, resim, desen ve gravürlerin hareketlendirilmesiyle yapılmış bir masa başı filmi olarak tanımlanıyor. Yönetmenin yapımı için 1,5 yıl uğraştığı film Zonguldak tarihi için de önemli bir belgesel niteliği taşıyor.

BU MADEN ÇIKMAMALI, BÖYLE MESLEK OLMAZ

Gösterimin sonunda alkışlarla kürsüye gelen Yönetmen Ümit Kıvanç, filmi 2010 yılında yaptığını, izlendiği her yerde büyük beğeni alan filmin Zonguldak’ta gösteriminin 7 yıl sonra yapılmasının biraz tuhaf olduğunu söyledi. Kıvanç, “Filmi bitirip internete yükledikten haftanın sekiz günü Zonguldak’tan çağrılırım dedim ama olmadı. Gösteri ancak bugün gerçekleşti” dedi. Kıvanç, “12 Eylül öncesi siyasal mücadele için pek çok kez Zonguldak’a geldim. Ardından gazeteciliğe başladım. Bu kez iş kazaları nedeniyle çok sık geldiğim kentte, ilk kez gazeteci olarak geldiğim 103 kişinin öldüğü Armutçuk’taki kaza beni çok etkiledi. Daha sonra fotoğraf çekmek için de geldiğim Zonguldak’ta bir dizi röportajlar da yaptım. Yeraltına girdim. Tüm bunların sonucunda ‘Bu maden çıkmamalı, böyle meslek olmaz’ dedim. Her gün ölüme gidip evden helalleşilerek çıkılan bir meslek kabul edilemez. Madene hiç inmemiş birilerinin, madenci güzellemesi yapıp, işin sürmesini istemesini ikiyüzlülük olarak görüyorum” dedi.

YAPIMI İÇİN BİR BUÇUK YIL UĞRAŞTIM

Filmin yapımı için bir buçuk yıl uğraştığını da söyleyen Ümit Kıvanç, “Önce çektiğim fotoğrafları yan yana getirip bir gösteri yapmak amacıyla çalışmaya başladım. Arkaya fon müziği koyarken, bir de metin ekleme fikri doğdu. Yaptığım araştırmalar derinleşti ve bu film ortaya çıktı. Bu filmin metin yazarlığından seslendirilmesine, kurgudan müziklerin seçimine, montajdan bilgisayar uygulamalarına kadar her şeyi bana ait. Onun için jenerikte ‘Hamaliye: Ümit Kıvanç’ yazıyor. Filmde kullanılan dil, biraz da benim ironik üslubumdan geliyor. Belgeseli geniş kitlelerin izlemesi için böyle bir dil kurdum. Madenler çıkarılmamalı söylemi yalnızca bir insani yaklaşım. Gündelik bir gerçeklik olarak bunu konuşmamız mümkün değil elbette. Kendisine kömürden başka bir seçenek sunulmayan insanlarla bunu tartışmak elbette yanlış. Ama ben keşke bu maden çıkmasaydı da, bunca acı yaşanmasıydı fikrini taşıyorum. İnsanlık, kendine, belki bir başka bir yol bulurdu” dedi. ZOKEV Yönetim Kurulu Üyesi Üzeyir Karahasan ve Eğitim-Sen Zonguldak Şube Sekreteri İsmet Akyol söyleşinin ardından, yönetmene, günün anısına bir madenci heykeli sundu.