Demirtaş Yalı Bölgesi’nden seslendi… 

“550 vekil bile fazla!” 

CHP Zonguldak Milletvekili Ünal Demirtaş, 16 Nisan Referandum çalışmalarına kendisinin doğup büyüdüğü Yalı Bölgesi’nde devam etti. Ballıca, Bayat ve Sücüllü köylerinde referandum çalışması yürüten Demirtaş, “Bir milletvekilinin aylık devlete maliyeti 50 bin lira. Vekil sayısını 600’e çıkarmak yanlış olur. Aslında bu sayının 400’e indirilmesi daha doğru olacaktır” dedi.

Demirtaş, beraberinde CHP İlçe Başkanı Sertan Ocakcı, partinin yeni ve eski yöneticilerinden oluşan 30 kişilik bir grupla doğup büyüdüğü Yalı Bölgesi’nde referandum  çalışması yaptı. Basın danışmanalığından verilen bilgilere göre Demirtaş bölgedeki köyleri ziyaret ederken, partililer küçük gruplar halinde eşzamanlı olarak köylerde ziyaretler gerçekleştirdi.

“BAŞKAN YARDIMCILIĞI SİYASİ AMAÇLARLA KULLANILIR”

CHP Milletvekili Ünal Demirtaş, Sücüllü Köyünde bir araya geldiği vatandaşlara, referandum süreci ve değişiklik paketi üzerinde değerlendirmelerde bulunurken, getirilen değişiklikle milletvekili sayısının arttırıldığını söyledi.

Demirtaş şöyle konuştu:

“Değişikliğin bir boyutu, hükümetin TBMM içinden çıkmayacak olması. Bakanlar milletvekilleri arasından çıkmayacak. Başkan olan kişi, bakanları meclis dışından kafasına göre atayacak. Bu durumda milletvekillerinin denetleme görevi ortadan kalkıyor. Sözlü soru önergesi veremeyecek, gensoru veremeyecekler. Sadece yazılı soru önergesi kalıyor. Başkan yardımcılarının sayısı da belli değil, üç kişi olduğu gibi üç yüz kişi de olabilir. Bu serbestlik, başkana politik gereklilikler nedeniyle bazı kişilere başkan yardımcılığı teklif edebilmesine olanak sağlıyor. Bu yanlış.  Bunu Recep Tayyip Erdoğan için söylemiyorum. O eşini başkan yardımcısı atamaz ama başka birinin Azerbaycan’da olduğu gibi bunu yapmayacağının garantisi yok.”

YAZIK DEĞİL Mİ MİLLETİN PARASINA…

CHP Milletvekili, ayrıca milletvekili sayısının da 550’den 600’e çıkarılmasın eleştirdi.  Meclisin bütçe yapmak gibi önemli bir yetkisini başkana devredeceğini, bunun da meclisi işlevsiz kılacağını belirten Demirtaş şöyle devam etti:

“Hal böyleyken, bir de 550 milletvekilini 600’e çıkarıyorlar. Bir milletvekilinin aylık devlete maliyeti 50 bin lira. Vekil sayısını 600’e çıkarmak yanlış olur. Aslında bu sayının 400’e indirilmesi daha doğru olacaktır.  Türkiye’nin nüfusu 80 milyon, vekil sayısı 550. Şimdi bunu 600’e çıkartıyorlar.  ABD’de nüfus 210 milyon, 435 kongre üyesi var. Benim maaşım 16 bin lira. Devletin verdiği danışman, şoför maaşları, primleri, ücretsiz telefonlar falan derken bu 50 bin liraya kadar çıkıyor. Bir vekilin yıllık maliyeti 600 bin lira. 50 vekilin yıllık maliyeti 3 milyon lira.  Bu vekiller ilave bir görev mi yapacak? Hayır. Yazık değil mi bu milletin parasına? ”

“GÜVENCEYİ PARLAMENTER REJİMDE BULUYORLAR”

Demirtaş, Suriye’den kaçanların dillerini bildiği, inançlarını paylaştığı Katar, Ürdün, Suudi Arabistan gibi ülkelere kaçmadığını, bunun yerine güvenliklerinin ve haklarının teminat altına alınabildiği Türkiye’ye geldiğini ifade ederek, “Bununla da yetinmiyorlar, varlarını yoklarını satıyorlar, bir lastik bota, eski bir takaya dünyanın parasını vererek Yunanistan’a kaçmaya çalışıyorlar. Yüzme bile bilmiyor bu insanlar. Yunanistan’a geçenler, orayı da beğenmiyor, Macaristan üzerinden  insan haklarının güvence altına alındığını bildiği Norveç’e, Danimarka’ya kaçmaya çalışıyorlar.  Parlamenter rejime sığınmaya çalışıyorlar. Dilleri bir değil, dinleri bir değil. Ama adalet arayışı insanları parlamenter rejimin uygulandığı ülkelere yöneltiyor” ifadelerini kullandı.

BALCI: “TAPUYU VERMEYİN!”

Eski CHP İlçe Başkanı Yaşar Balcı da, değişikliğin, bugünü değil, 2019’dan sonrasını ilgilendirdiğini dile getirerek şunları söyledi:

“Yani söz konusu olan Recep Tayyip Erdoğan da değil. 2019’a daha iki yıl var. Kim olursa olsun bu yetkilerin verilmesi doğru değil. Biz ev alırken tapusunu eşimizin üstüne yapmayan bir milletiz.  Alt tarafı bir ev tapusu. Şimdi  80 milyonluk bir ülkenin tapusunu tek kişiye vermek istiyorlar. Tapuyu vermeyin.  Ben 2010 yılında yapılan referandumda ülkenin başına gelecekler konusunu köy köy dolaşarak anlattım. Evet çıktı. Ben kalp krizi geçirdim üzüntüden. Sonra ne oldu, FETÖ’cüler çıktı Ergenekon, Balyoz diye kumpaslar kurdu.  Sonra FETÖ’nün gerçek yüzü ortaya çıktı, biz yanılmışız dediler. Şimdi de diyorum ki bu da yanlış.  Önümüzdeki bir siyasi parti seçimi değil, çocuklarımızın geleceği ile ilgili bir konu.”

Balcı, Yalı Bölgesi’nde çıkacak sonuçların başka yerlerden daha önemli olduğunu savundu.

ÖZKÖK: “SUYUN YANINDA KEZZAP İÇİRİYORLAR!”

Eski ADD Yöneticisi Emin Semih Özkök de paket halinde getirilen değişiklik tekliflerinin yanlışlığına istiare yaparak dikkat çekti.

Özkök, “Bize üç bardak getiriyorlar, içeceksek hepsini içmemiz gerekecek. Bardakların birinde su var, öbüründe meyve suyu, öbüründe de kezzap var. Su yaşamsal öneme sahip ama yanında içince bizim canımıza mal olacak kezzap da var.  Evet demesek susuz kalacağız, evet desek kezzabı da içeceğiz. Paket değişiklik böyle bir şey” dedi.

Özkök şöyle devam etti:

“Bu değişiklikleri ayrı ayrı getirseler 13 maddesine evet diyeceğim. Ama aynı kezzap örneğinde olduğu gibi bana bir de  öbür beş maddeyi kabul etmem söyleniyor. Buna  nasıl evet diyebiliriz? Sonra tutuyorlar Hayır diyene terörist diyorlar, teröristlerle yan yana koyuyorlar. Ben istiklal savaşı gazisi bir dedenin torunuyum. Göğsümde onun madalyasını taşıyorum. Ben terörist değilim. Sizin içinizde Hayır diyecek olanların terörle bağlantısı olduğunu söylemek yanlış değil mi? Bizim için evet diyen de, hayır diyen de başımız üstündedir.  Bu bir demokratik tercihtir” diye konuştu.

Demirtaş, Balcı ve Özkök, köy kahvesinde toplanan vatandaşların değişiklik paketine ilişkin sorularını da yanıtladı.