Ülkü Ocakları eski Teşkilat Başkanı Oğuzhan Turhan, 12 Eylül darbesinin 36’ncı yılında darbe şehitlerine anma mesajı yayınlarken ülkücülerden asla FETÖ’cü çıkmayacağını vurguladı

“AT İZİ, ÇAKAL İZİNE KARIŞMIŞ!”

Ülkü Ocakları eski Teşkilat Başkanı ve ülkücü gençliğin Zonguldak’ta önde gelen Oğuzhan Turhan, 12 Eylül 1980 darbesinin 36’ncı yılında açıklamalarda bulunurken

O dönemde ülkücülerin ölümle sınandığını ve yağlı urganlarla imtihan edildiğini belirtirken, “Türk Milletini sevmekten, Allah yolunda yürümekten başka bir suçları olmayan Yusuf yüzlü fidanlarımız, ağabeylerimiz idam edilmişlerdir. Suçsuz ülküdaşlarımızı idam sehpasına çıkaran alçakları unutmadık. Hem bu dünyada hem de Mahkeme-i Kübra'da davacıyız” dedi.

O dönemde at izinin çakal izine karıştığını fakat bozkurtların iziyle bu izlerin asla aynı kefeye koyulmamasını da vurgulayan Turhan, “Ülkücü Atatürkçü olur, Başbuğcu olur... Kimi Atsızcı, kimi Enverci olur, Ülkücü Turan'cı olur ama asla FETÖ'cü olmaz. Ülkücü şehit olur, gazi olur, milletine kul, vatanına köle olur ama asla hain olmaz” ifadelerine de yer verdi.

Turhan yaptığı açıklamada, “Ülkücü Atatürkçü olur, Başbuğcu olur... Kimi Atsızcı, kimi Enverci olur, Ülkücü Turan'cı olur ama asla FETÖ'cü olmaz. Ülkücü şehit olur, gazi olur, milletine kul, vatanına köle olur ama asla hain olmaz. At izi, çakal izine karışmış! Ancak Bozkurt’un izini bu izlere karıştıramazsınız... 12 Eylül 1980 tarihinde darbe yapıp, millet adına yönetime el koyduklarını söyleyenler şüphesiz en çok bu milletin evlatlarını, millet sevdalısı olan Ülküdaşlarımızı hedef aldılar. Yüzlerce Ülküdaşımız, yalancı şahitlerle desteklenmiş mesnetsiz iddialarla tutuklanmıştır. Tarihe kara bir leke olarak geçen bu dönemde vatan evlatları sanık sandalyesine oturtulmuş, iradesi prangalanmış, adalet terazisi olmayan hakim ve savcılar tarafından yargılanmıştır. Acı ile yoğrulmuş o günleri şüphesiz unutmamız mümkün değil. Tek gayeleri vatanın birliği ve Türk milletinin bekası olan Ülkücüler, hapishanelerde, karanlık zindanlarda, hücrelerde yıllarca sorguya, hakaret, dayak, ve akıl almaz işkencelere maruz bırakılarak hürriyetlerinden yoksun bırakılmışlardır. Ölümle sınanmış, yağlı urganlarla imtihan edilmişlerdir. Başbuğumuz Cennet Mekan Alparslan Türkeş başta olmak üzere 587 Ülkücü 'MHP ve Ülkücü Kuruluşlar Davası'nda idam ile yargılanmış, 5 yıl 11 ay 8 gün süren yargılama sürecinde Başbuğumuz Alparslan Türkeş 11 yıl 1 ay 10 gün hapis cezasına çarptırılmıştır. Türk Milletini sevmekten, Allah yolunda yürümekten başka bir suçları olmayan Yusuf yüzlü fidanlarımız, Ağabeylerimiz; Ahmet Kerse, Ali Bülent Orkan, Cengiz Baktemur, Cevdet Karakaş, Fikri Arıkan, Halil Esendağ, İsmet Şahin, Mustafa Pehlivanoğlu, Selçuk Duracık idam edilmişlerdir. Suçsuz 9 ülküdaşımızı idam sehpasına çıkaran alçakları unutmadık. Hem bu dünyada hem de Mahkeme-i Kübra'da davacıyız. İki elimiz yakalarında olacaktır. Onlar Allah'tan başkasına boyun eğmeyen, Hak Davanın diz çöktürülmeyen kahramanlarıydı. Onlar celladına gülen gönül erleriydi. Millet için gün geldi Yavuz gün geldi Yunus oldular. Musalla taşındayken imamın 'er kişi' niyetine ifadesinin tam da karşılığıydılar. Herkes bilsin ki; Ülkücü Hareket, dün zulme, işkenceye boyun eğmedi, kula kulluk etmedi, tehditlere teslim olmadı. Hak yolda, Allah yolunda baş verdi, baş eğmedi. Bugün de Ülkücü Hareket, Vatan, Millet ve Allah yolunda yürümeye devam etmektedir. Vatan ve Millete yönelik her türlü kirli oyunu kurgulayan hayalperestler dün olduğu gibi bugün de Ülkücü Hareketin sarsılmaz çelikten iradesini karşılarında görecek, mukadder yenilgilerini tadacaklardır. Bu vesileyle tekrar başta Merhum Başbuğumuz Alparslan Türkeş Bey'i rahmetle anıyor, şehitlerimize Yüce Allah'tan rahmet diliyorum. Ruhları şad, mekanları cennet olsun. Ne zulmü ne de Ülküdaşlarımızı unuttuk. Acılarımız ilk günkü gibi taze, hafızamız ilk günkü gibi açık. Unutmayacağız, unutturmayacağız. Ne Mutlu Türk'üm Diyene..!!” dedi.