BAĞIRA BAĞIRA GELDİLER!

 


Türkiye 15 Temmuz darbe girişimiyle tarikatların ve cemaatlerin gücünün ne kadar tehlikeli boyutlara ulaştığı gerçeğiyle yüzleşti.  Toplumu aydınlatmayı bir sorumluluk olarak kabul eden Halkın Sesi, “Zonguldak’ta cemaat gerçekleri” başlıklı bir yazı dizisiyle bugünden itibaren okurlarının karşısına çıkıyor.  Gülen Cemaati’nin gerçekleştirdiği darbe girişiminin ardından ülkenin tüm toplumsal yapısını, siyasal politikalarını belirleyen ve ciddi bir tehdit algısı oluşturan cemaatlerin ne olduğu, nasıl örgütlendiği, işleyişinin nasıl olduğu, nasıl mürit topladığı gibi sorulara, kendi içinden yanıtlar aradık.

 

CEMAATLER NASIL DOĞDU? NASIL BÜYÜDÜ?

Halkın Sesi muhabir ve yazarları, haftalardır süren araştırma, mülakat ve röportajlarında son derece çarpıcı sonuçlara, şaşırtıcı bilgilere ulaştı. Bağıra bağıra “geliyorum” diyen tehlikenin nasıl görmezden gelindiğini, nasıl göz yumulduğunu yazı dizisini okurken, Türkiye’de cemaat gerçeğini çok daha kolay anlayacaksınız. Tarikatlar İslam dininin ilk zamanlarından beri var olan oluşumlardır. İslam’ın kısa zamanda geniş bir coğrafyaya yayılması, farklı İslam anlayışlarını da ortaya çıkardı. Dine giren toplulukların eski inançlarını birden söküp atmaları çok mümkün olmuyordu.  Çeşitli felsefi fikirlerin tartışma konusu haline gelmesinin içinde farklı yorumlar yapan kimi insanların etrafında toplanılmasına neden oldu. Bu topluluklar zamanla tarikat olarak anılmaya başladı.

 

TARİKATLARIN AMACI!

Tarikatın kökü, Arapça “yol” anlamına gelen “tarik” kelimesinden doğuyor. Ahireti kazanmak için, dünya nimetlerine yüz çeviren insanların nefsini terbiye etmek için girilen yola karşılık geliyor. İnsanlar, bu amaçla kendi ahlaki ve sosyal kurallar bütünlüğü oluşturan bir şeyhin ya da şıhın etrafından toplanarak,  dünya nimetlerinin etkilerinden kurtulup, iç dünyalarına yönelmek suretiyle, içlerindeki mutlak hakikate ulaşmayı amaçlıyor.  Günümüzde binlerce çeşidi, bir o kadar şeyhi, milyarlarca müridi olan tarikatların çıkış noktası, insanlarla Allah arasında gönül köprüsü kurmak, dini kendi içinde, tam anlamıyla yaşayabilmekti. Ancak kimi şeyhlerin vefatının ardından, birden çok ismin yeni şeyh olarak ortaya çıkması, yüzlerce yıl içinde tarikatların dallanıp budaklanmasına neden oldu. Öte yandan, diğer tarikat şeyhlerine göre daha yüksek makamlara ulaşarak “pir” olduğu iddia edilen mürşitlerin, kimi kurallarda güncelleme ve ilaveler yaparak kendi sistemlerini kurması da yeni tarikatların ortaya çıkmasına neden oldu.

 

TARİKAT HOLDİNG OLUNCA…

Hızla dünyevileşen tarikatlar, yayıldıkları coğrafya içinde, ciddi bir siyasi ve ekonomik güç haline dönüştü. Allah ile kulu arasındaki gönül köprüsü üzerine, dev şirketler, bankalar, holdingler, dehşet saçan silahlı güçler kuruldu. Bugün adları saymak bitmeyecek binlerce tarikat ve yan kolu bulunuyor. Bunların her biri de son derece güçlü örgütlenmeler öne çıkıyor. Bu güç doğal olarak siyasetçilerin iştahını kabartıyor. Onların oylarını alabilmek için, açık gizli pek çok işbirliği geliştiriliyor. AKP iktidarında olduğu gibi birbirini açıkça besleyen ve bir nevi iktidarın arka bahçesi haline dönen tarikatlar, ülkemizin önemli bir gerçeği olarak öne çıkıyor.

 

TARİKATLAR BÖLÜNÜYOR
Cemaat ise bir amaca ulaşmak bir araya gelen insan topluluğuna deniliyor. Bir tarikatın içinde ya da dışında olabildiği gibi, küçük farklılıklar gösteren bir kol olarak da görülebiliyor. Cemaat sözcüğü, ayrım bir toplumsal ifade olarak, en çok Gülen Cemaatiyle gündemimize girdi. Askeri darbeyle ülke yönetimine el koymaya çalışacak kadar devlet içinde bir güç haline dönüşen ve Gülenciler, onlarca yıldır, “Hizmet hareketi” adıyla adeta kutsandı ve iktidarlardan geniş destek aldı. Eğitimden sağlığa, insani yardımdan basın yayına değin pek çok alanda çalışma yapan cemaat aslında Nakşibendi tarikatının bir kolu olan, kendilerince asrın müçtehidi olarak ilan edilen Bediüzzaman Said-i Nursi’nin talebeleri olarak tanındı.

 

CEMAATLERDE HİYERARŞİK YAPILANMA

Cemaatlerin neredeyse tamamında hiyerarşik bir yapılanma hakim. Piramidin en üstünde tarikat lideri altında ise coğrafi ve bölgesel temsilcileri yer alıyor. Geçtiğimiz hafta FETÖ operasyonu kapsamında Zonguldak Valiliği OHAL Bürosu tarafından yayınlanan açıklamada yer alan piramit şekli yapılanma da bu tezi doğruluyor. Şuana kadar yaklaşık 400 kişinin tutuklandığı 49 kişinin ise halen arandığı operasyonlarda Zonguldak’ta da benzer bir piramidin altında hücre tipi yapılanma hakim. Kamu kurum ve kuruluşlarına kadar sirayet eden cemaatin gücüyle yüzleşen şehir aslında cemaatlerin söylenildiği kadar masum olmadığını yaşayarak gördü. Gülen Cemaati’nin piramit modeli hiyerarşik yapılanmasında piramidin tepesinde ‘Kainat İmamı’ olarak Fethullah Gülen’i gördük. Piramidin en üstten en alta sırayla yapılanması ise şöyle: Coğrafi bölge imamı, ülke imamı, bölge imamı, il imamı, ilçe imamı, mütevelli heyeti, ev imamı, ser rehber, belletmen, örgüt sempatizanları.


AKP ATEŞLE OYNADI

Öncelikli faaliyet alanı eğitim olan cemaatin önderi Fethullah Gülen yazı ve vaazlarında tekke-medrese-mektep üçlüsüne vurgu yaptı. Dini eğitimin tasavvuf ve pozitif ilimlerle bir arada verileceği kurumsal ve sivil eğitim merkezleri açılmasını teşvik etti. Cemaat “Işık evleri”  diye tabir edilen evlerde örgütlenme sağladı ve buralardan yola çıkarak dokunanın yandığı bir güce erişti.  Bu yazı dizimizde bu örgütlenmenin Zonguldak’taki yansımalarını ve oluşumu hakkında geniş bir bilgiye sahip olacaksınız. Dosya bittikten sonra FETÖ’nün yerine başka cemaatleri ikame etmeye çalışan AKP iktidarının nasıl bir ateşle oynadığını çok daha iyi anlayacaksınız. İlgiyle takip edeceğinizi umuyoruz.

 

 

AHMET ÖZTÜRK – MUSTAFA ÖZDEMİR – ADNAN KÜÇÜKVAR – UMUT ERSES – AYKUT KARA – AYCAN KARADAĞ – EREN AŞKAR