Üniversitede okuyan eşcinsel öğrenci, üniversite yöneticilerinin iki erkeğin el ele tutuşmasını silah tutmalarından daha tehlikeli buldukları görüşünde olduğunu öne sürdü

Zonguldak BEÜ’de okuyan eşcinsel bir öğrenci üniversitede dışlandıklarını öne sürerek durumu halkın sesine bir yazıyla duyurdu. Üniversitenin bir bilim yuvası olduğunu ve bu tür bir ayrımcılık yapmasını da bilime aykırı olduğunu belirterek Rektör Özer’in de ayrımcılık yaptığı iddiasını dile getirdi.

Eşcinsel öğrencinin bu konuda gazetemize yazdığı yazı şöyle:

Ben Bülent Ecevit Üniversitesi’nde okuyan eşcinsel bir öğrenciyim. Kendime ait sadece bu kadar bilgi vermek istiyorum. Yazımın sonunda bunun nedenini anlayabilirsiniz.

24-25 Mart’ta üniversitemizde gerçekleşen Gençlik Filmleri Festivali’ne katıldım. Festivalin programına baktığımda beni en çok şaşırtan ve bir o kadar da mutlu eden, heyecanlandıran festivalin 2. Günü programında yer alan “Zeki Müren’i seviniz/Toplumsal Cinsiyet Ve Ayrımcılık” söyleşisi olmuştu. Okuduğum üniversitede ayrımcılık karşıtı böyle bir söyleşinin gerçekleştirilecek olmasına çok sevinmiştim. Bu aynı zamanda benim ve benim gibiler için, üniversitemizde “yok sayılmamak”, “biz de varız diyebilmek” anlamına geliyordu.

2. gün festivale gittim. Açılış ve festival filmlerinin ardında söyleşinin yapılmasını bekliyorduk. Ancak filmlerden sonra festivali düzenleyen arkadaşlardan biri, üniversite yönetiminin homofobik ve ayrımcı bir tutum takınarak söyleşiye izin vermediğini ve söyleşinin Makine Mühendisleri Odası’nda yapılacağını söyledi ve bizleri Makine Mühendisleri Odası’na davet etti. O an yaşadığım hayal kırıklığını ve üzüntüyü anlatamam. Benim okuduğum, içerisinde bir yaşam sürmeye çalıştığım Üniversite benim varlığımı yok saymış ve bu söyleşiye izin vermemişti. Festivale gelenlerle birlikte Makine Mühendisleri Odası’na gittik. Çok güzel bir söyleşi oldu. Ancak benim aklım üniversitenin izin vermemesinde kalmıştı. Söyleşiden sonra festivali düzenleyen arkadaşların yanına gittim ve ayrıntıları sordum. Anlattıkları karşısında tek bir sonuç çıkuyordu: Bülent Ecevit Üniversitesi homofobikti. Arkadaşlara, böyle bir yazı kaleme almak istediğimi söyledim. Bu durumu duymayan, bilmeyen kalmamalıydı. Çünkü Bülent Ecevit Üniversitesi, Rektör Mahmut Özer’le birlikte ayrımcı,homofobikti.

Buradan Rektör Mahmut Özer’e seslenmek istiyorum.

Siz bu söyleşiye izin vermeyerek şunu demiş oldunuz: LGBTİ’ler toplum tarafından dışlanması gereken, ötekilerdir. Hele üniversitede hiç yeri yoktur. Bu bireylere yönelik her türlü ayrımcı ve yok sayan tutum meşrudur. Üniversiteden bahsediyoruz değil mi? Bilimden ve özgür düşünceden. Peki ben ne kadar özgürüm? Sizlerin sayesinde kendimi olduğum gibi ifade edemediğim, yok sayıldığımı hissettiğim bir üniversitede yaşıyorum. Bizler toplum tarafından her türlü baskıya, ayrımcılığa, şiddete ve ötekileştirilmeye maruz kalıyor, teker teker öldürülüyoruz. Ve siz, kendi üniversitemizde bizleri yok sayan bu tutumunuzla, her gün maruz kaldığımız baskıyı, ayrımcılığı ve nefreti bir kez daha meşrulaştırmış oldunuz. Üniversite gibi bir yerde LGBTİ’lere yönelik ayrımcılık tartışması yapılamıyorsa, buranın sahiden bir üniversite olduğundan bahsedebilir miyiz? Bilim dünyası tarafından artık “hasta, sapkın” olarak değerlendirilmeyen, yani bilimin artık “ötekileştirmediği” LGBTİ’ler, sizlerin ayrımcı, yok sayan, ötekileştiren tutumları karşısında yalnızlaştırılmaya ve adeta “sapkın” muamelesi görmeye devam ediyor. Bilim dünyasının kabul ettiği bireyleri bir üniversite kabul etmiyor!

 Siz bizi görmezden gelseniz de, yok saysanız da bizler her gün üniversitenin kapısından girip ders sıraalarına oturuyoruz. Belki de bazen yanınızdan geçiyoruz. Belki selamlaşıyoruz. Alışmalısınız: Üniversitede, sokakta, evde her alanda varız ve dünya döndükçe var olacağız.

Ben rektör Mahmut Özer’e bir kez de buradan sormak istiyorum;

Söyleşiye neden izin verilmedi?

Kimliğimi, ismimi, bölümümü, kendimi gizlememin sebebi anlaşılmıştır herhalde. Ama tekrar söyleyeyim: Siz bu söyleşiye izin vermeyerek süregelen nefreti bir kere daha yükselttiniz. Okul içerisinde bu tutumunuza bağlı olarak bir öğrenci, bir çalışan ya da şehirde başka bir insan tarafından saldırıya maruz bırakılmak istemiyorum. Güven içerisinde, korkmadan, yok sayılmadan yaşamak ve olduğum gibi, hissettiğim gibi var olmak istiyorum.

Üniversite içerisinde kendimi güvende hissetmediğimi söylemek istiyorum. Beni hiçe sayan bir üniversitenin benim güvenliğimi sağlayabileceğini düşünmüyorum.

Şu sözde söylendiği gibi sizler : "İki erkeğin el ele tutuşmasını silah tutmalarından daha tehlikeli buluyorsunuz".