Genelkurmay başkanı Mareşal Fevzi Çakmak, Fransızların dönemin Genel Kurmay başkanından ismini alan Majino Hattı'nı örnek alarak Trakya merkezli beton ile çelik karması bir savunma merkezi olacak şekilde Marmara’dan Karadeniz’e kadar uzanacak bir hat planı hazırlamıştır. Bu savunma hattına kendi soyadını vermek istemiştir. Ancak Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Atatürk, bu plana sıcak bakmamış ve şöyle demiştir:

“Savaş, oldum olası toprak üstünde yapılır ve toprak üstünde kazanılır, yahut kaybedilir. Çakmak Hattı ne kadar güçlü olursa olsun ömrü, bir muharebeninki kadar kısadır. Ben milletimin parasını bir kapris uğruna toprak altına gömdürmem.”

Almanya’nın 1 Eylül 1939 tarihinde Polonya’ya saldırmasıyla II. Dünya Savaşı başlamıştır. Türkiye’de İsmet İnönü Cumhurbaşkanı, Mareşal Fevzi Çakmak Genelkurmay Başkanı’dır.

Savaş zamanı Türkiye, Bulgaristan ile 17 Şubat 1941 tarihinde karşılıklı saldırmazlık anlaşması imzalamış ve sınırını geçici de olsa güvence altına almıştır. Almanya ise 1 Mart 1941 tarihinde Bulgaristan’a girerek Türk sınırına bir adım daha yaklaşmış ve tehdit boyutu daha da artmıştır. Her ne kadar Hitler verdiği mesajlarda Türkiye’ye karşı bir saldırı ihtimalinin bulunmadığını duyursa da, Türkiye Trakya ve Ege’de ciddi tedbirler alma girişimlerinde bulunmuş ve bu bölgeyi tahkim etmeye başlamıştır

Mustafa Kemal Atatürk'ün 10 Kasım 1938 tarihinde vefatından sonra II. Dünya Savaşı'nın çıkacağının anlaşılmasıyla Genelkurmay, Balkanlar üzerinden gelebilecek herhangi bir saldırıya Trakya sınırında karşı koymak için Mareşal Fevzi Çakmak'ın önerisi olan Çakmak Hattı korunaklarının inşasına başlamıştır. Almanlar, Bulgaristan'ı işgal ederek Türkiye sınırına dayanmıştır. Almanların o tarihe kadar kullandıkları modern savaş araçları karşısında bu planın başarı sağlayabileceği de şüpheli görülmüştür.

Nazi Almanyası, Burgaristan’dan sonra Yunanistan'ı da işgal edince Çakmak Hattı savunma işlevini kısmen yitirmiştir. Çünkü bu savunma hattı Bulgaristan'dan gelebilecek saldırılara göre düzenlenmiştir. Fakat artık Almanya, Türkiye ile Güney Trakya'dan komşu olmuştur. Düşman kuvvetleri Meriç Nehri'nin aşağı kısmından dosdoğru saldırırlarsa Trakya'nın kuzey hududu boyunca uzanan Çakmak Hattı'nın geri kısım ile kavuşması kesileceği için Çakmak Hattı tahliye edilmiş ve ordu Çatalca hattına çekmiştir.

Çakmak Hattı, ana yapı olarak Terkos Gölü (Durusu) yakınlarından başlayıp Büyükçekmece'ye kadar iki hat şeklinde uzanır. İnşası sırasında soğuktan can kayıpları da olmuştur. Hattın Marmara’dan Karadeniz’e kadar sahil boyunca değişik noktalarda uzantıları vardır. Bu hatlarda bir kısmı büyük, bazıları ise küçük olan askeri koruganlar ve mevzilerdir. Duvar, tel ve demir engellerle bu mevzi birbirine bağlanmıştır. Çakmak Hattı İnşaatı, çimento ve demir yetersizliğinden dolayı projedeki plan istenilen şekilde ilerleyememiştir. Yılda ancak 380 bin ton çimento üretilebilme kapasitesinden dolayı bağlantı tünelleri ve hat boyunca ilerleyen noktalarda tasarrufa gidilmiştir. Buna rağmen Batı Karadeniz kıyısı boyunca sınırları Zonguldak’ı aşan onlarca korugan ve küçük makineli tüfek odası inşa edilebilmiştir.

Zonguldak, gerek Kurtuluş savaşında ve gerekse I. ve II. Dünya Savaşı’nda önemli olaylar yaşamış bir yerdir. Rus donanmasının top atışlarına, Fransız askerlerinin çıkarmasına maruz kalmış, her zaman hedef olmuş bir yerleşkedir. II. Dünya Savaşı'nda Sovyetler Birliği ile savaş halindeki Almanya, deniz yoluyla da savaşı desteklemek için Karadeniz'de bir donanma filosu kurmaya karar vermiş, gemilerini ve denizaltılarını Elbe ve Tuna nehirlerinde sallarla, karayoluyla ise kamyonlarla taşıyarak Romanya üzerinden birçok hücumbot, mayın tarama gemisi ve altı tane de denizaltıyı Karadeniz’de kullanmışlardır. Almanlar, savaş devam ederken bir denizaltısını Zonguldak sularında batırıp, mürettebatın da Zonguldak üzerinden kaçışını planlamıştır. Zonguldak suları tarihinde, onlarca çatışmaya ve onlarca batık, mayın ve karaya vuran cesetlere konu olmuş bir coğrafyadır.

II. Dünya Savaşında Zonguldak havzasının bir çok tepe noktasına top bataryaları konuşlandırıldı. Aynı şekilde denizden gelecek tehditlere ve çıkarmalara karşı önlem amacıyla sahilde stratejik noktalara da makineli tüfek bataryaları kuruldu. Karasu, Akçakoca, Zonguldak merkezli Batı Karadeniz hattına onlarca, eş zamanlı makineli tüfek odaları inşa edildi. En belirgin olanlarından biri Zonguldak liman arkasındaki yerini koruyor. Kalın duvarları ve sağlam temeli ile dalgalara meydan okuyor, zamana direniyor. Küçük kademeli beton penceresi ve mitralyöz bağlantı demirleri halen zamanın izlerini taşıyor… Kozlu, Balkaya, Liman Arkası, Fener, Kapuz, Hisararkası, Kilimli, Türkali, Göbü ve Filyos sahil boyu ve kayalıklarında savunma odalarının bazılarının harabeleri halen duruyor.

Zonguldak Liman Arkasındaki makinalı tüfek odası, iki tünel arasında, dev dalgalar saldırısı altında, tarihin izlerini geleceğe taşımak için hayata tutunmaya çalışıyor…

Bugün, Fransa’daki benzeri “Majino Hattı” turist çekmek amacıyla kullanılırken, Türkiye'de ki benzeri “Çakmak Hattı” koruganları terk edilmiş durumda. Zonguldak kıyı şeridindeki benzerleri gibi hepsi samanlık, depo veya tuvalet harabesine dönüşmüştür...

Kaynak: Yüksel Yıldırım