Yıllardan beri en çok muzdarip olduğumuz bir yola nihayet el atılmış.

Dün sabah ofise geldiğimde Belediye tarafından gönderilen fotoğraflarda Emirgan otelinden itibaren Kapuz ve Uzunkum’u kapsayan güzergâhta asfalt kazıma çalışmalarının başladığı yönündeki haberle güne mutlu başladım.
Çünkü yaz döneminde Kilimli istikametini sık kullandığım için belediye halk otobüsündeki yolculukların nasıl geçtiğini yakinen biliyorum. Kilimli halkının yanı sıra İnağzı, Yeşil mahalle ile Kapuz ve Uzunkum yolundaki rezaleti yetkililerimiz hiç görmedi mi?

Zannedersiniz ki; valilerimiz, belediye başkanlarımız, kaymakamlarımız bu yoldan hiç geçmediler, hep uzay yolunu kullandılar.

Yoksa bunca yıldır neden yapılmasın ki…

Kuş uçmaz, kervan geçmez yerlere ne yollar yapılıyor, bu güzelim coğrafyaya bunca zamandır asfalt dökülmemesini başka neyle izah edebiliriz? Üzerinden kaç tane vali, kaymakam, belediye başkanı geldi geçti… Kaymakam diyorum; çünkü ilçe kaymakamları valilerin yanına gitmek için zorunlu olarak bu yolu kullanıyorlar da ondan… Belediye başkanları da sorumlu olsa, bir kaymakam da çıkıp, “Yahu bu devirde böyle yol mu olur, şuraya asfalt dökülsün” diyemedi mi?

***

Bendeniz Zonguldak – Kilimli yolunu “çile” yolu olarak ifade ediyorum. Zonguldak’ın seyre doyum olmayan Kapuz’unun doğal güzelliğine inat, berbat bir halde bırakılan yoluna el atılması, gayet yerinde bir karar olmuş.

Haydi ana muhalefet partisinin idaresindeyken yapılamadı.

İşletmelere dev rakamlarla proje desteği veren koskoca Batı Karadeniz Kalkınma Ajansı(BAKKA), enerjisini biraz da Zonguldak kenti için harcasa da dere ıslahı ve kentin gelişimine dair alanlarda daha aktif rol oynasa… Yollarımız ve çevre düzenlemelerinin yanı sıra kent yaşamına dair projeler konusunda daha faal olabilse keşke…

Keşke…

Ah nerede vah nerede, demiş şair.

Bu da birşeydir…

Umarım şehrin bütün yolları tamamlanır.

GAZİ OLAYINA DAİR…

Dün bu köşeden gazinin darp edilmesini ele aldık. Sebebi her ne olursa olsun şiddetin kabul edilemez bulduğumuzu dile getirdik. Hele ki bu kişi terörle mücadele sırasında yaralanıp gazi olmuşsa durum daha vahim bir hal almıştır dedik.

Tabi ki bunları yazarken kimseye yargısız infaz yapmadığımızı, olayla ilgili bilinmeyen yönler var ise bunları da bu köşeden hakkaniyetli olma adına dile getireceğimizi de belirtmiştik.

Ancak olaya karışan işçilerden birinin yakını gazetemize ulaşarak, olay hakkında bilgiler verdi. Hukukta savunma hakkı kutsaldır. Bu açıdan olayı ele aldığımızda gaziyi darp etmekle suçlanıp gözaltına alınan ve ardından serbest bırakılan işçilerin ifadesine göre ise gazi bunlara hakaret etmiş. Yolu açacaksınız diye görevlilere diretmiş. Emniyet ifadesine de geçen bu bilgilere göre söz konusu Gazi Özdemir, bu şahıslara kızıp elindeki kağıtlarla engelli olduğunu söylemiş. Öfkelenip oradaki gözaltına alınan işçilere yumruk atmış, onlarla didişme yaşanmış. Sanırım onlar da karşılık vermiş olmalı ki Gazi darp raporu almış. Olaylar bu şekilde vuku bulmuş.

Olay yerinde güvenlik kamerası olmadığı için olayı bariz gösteren bir durumdan yoksunuz. İlle de şu yaptı bu etti diyemeyiz. Ancak ve ancak şu kesin ki, o tek kişi darp edildi. Bir yanlış anlaşılma, bir iletişimsizlik bir aşırı refleks gösterme gibi hatalar olabilir. Ama yine de olayın içinde darp hadisesi yaşanmamalıydı diye düşünüyorum.

Kimseye de haksızlık etmeden işi hukuka ve halkın vicdan-i kanaatine havale ediyoruz. Bu konu artık mahkemelerde ve toplum vicdanındadır. 

DARBELERE LANET OLSUN…

12 Eylül 1980 darbesinin üzerinden 39 yıl geçmiş. Gençliğin yarınlarını çalan, ülkemize ağır bedeller ödeten bütün darbeler gibi 1980 darbesini ve planlayıcılarını/uygulayıcılarını da lanetle anıyorum. Tarihe kara leke olarak geçen darbe hadisesi sırasında hayatını kaybeden nice insanımızı da rahmetle anıyorum.

Allah bir daha böyle acılar yaşatmasın.