Zonguldak Kültür ve Eğitim Vakfı (ZOKEV) AKM salonunda düzenledikleri söyleşi ve imza gününde Barış Ceylan’ı misafir etti. ‘Ya unutursak’ isimli kitabıyla ilgili açıklamalarda bulunan Ceylan, katılımcıların soru ve görüşlerine de yer verdi.

Kitabı hakkında yapılan ‘Bilimkurgu’ benzetmesine katılımcılardan bir tanesinin sorması üzerine açıklık getiren Ceylan, “ilk kitabımı yayınladığım zaman ‘tarihi roman’ benzetmesi yapmışlardı. Eğer bu açıdan bakacak olursak ‘Sefiller’de bir tarihi romandır. Bazı şeyleri bir yere indirgeme şansımız çok söz konusu değildir. Distopik bir tarzda yazıldı. Geleceğin yıkımı ya da belirli bir bozukluğu üzerinden ortaya çıktı. Biz, dünya yapmaya çalışmadık aslında; dünya yıkmaya çalıştık” dedi.

 

ZOKEV, AKM salonunda düzenlediği söyleşi ve imza gününde Barış Ceylan’ı konuk etti. Mini akustik konserle başlayan programda gitarda Batuhan Kutlay, yan flütte ise Genen Güler yer aldı. Akustik konserin ardından konuşmasını gerçekleştiren genç yazar Barış Ceylan, ‘Ya unutursak’ adlı kitabının hikâyesini anlattı.

Zonguldak’a gelirken gerekli izinlerin alınması noktasında hem ZOKEV’in hem de kendisinin çeşitli zorluklar yaşadığını belirten Ceylan, “Ben aynı zamanda Eğitim-Sen Şube sekreterliğini yönetiyorum. Bazı arkadaşlarımızın görevden alınmaları oldu. Sonunda programı denkleştirebildik” dedi.

“HAYAL KURAMIYORUZ”

İnsanlığın geldiği noktaya kadarki süreci kolay geçiremediklerinin altını çizen Ceylan, “Kendi mahrem alanlarımızı çiğnedik. Bu sırada anlatıcılarımızdan kopmaya başladık. Keza anlatıcı da okurdan kopmaya başladı. Kendi içimize dönme ve anılarımızı yeniden yorumlamak durumundayız. Teknolojinin de yozlaşmamızda etkisi büyük oldu. Odaya kapanıp tanıdığımız ya da tanımadığımız insanlarla vakit geçiriyoruz. Kendimize vakit ayıramıyoruz. Hayal kuramıyoruz” şeklinde konuştu.

“BİLİMKURGU DEĞİL”

Kendisine yöneltilen soruları yanıtlayan Ceylan, kitabın bilimkurgu eseri olmadığının altını çizerek, bu yönde ileri sürülen iddialara da açıklık getirmiş oldu. Ceylan, “ilk kitabımı yayınladığım zaman ‘tarihi roman’ benzetmesi yapmışlardı. Eğer bu açıdan bakacak olursak ‘Sefiller’de bir tarihi romandır. Bazı şeyleri bir yere indirgeme şansımız çok söz konusu değildir. Distopik bir tarzda yazıldı. Geleceğin yıkımı ya da belirli bir bozukluğu üzerinden ortaya çıktı. Biz, dünya yapmaya çalışmadık aslında; dünya yıkmaya çalıştık” diye konuştu.