Yeşil Sol Parti Zonguldak İl Başkanı Ali Topaloğlu 1 Mayıs Bayramı nedeniyle yazılı bir açıklama yaptı.

Topaloğlu açıklamasında şu ifadelerine yer verdi:

“Selam olsun Türkiye emekçi sınıfına…

Selam olsun Türkiye’nin ve dünyanın dört bir yanında kol kola giren emekçilere,

Selam olsun köleliğin zincirlerini kırmak için yollara düşenlere,Maden işçilerine,

Selam olsun insanca, özgürce ve kardeşçe yaşamak için direnen herkese!

 

Selam olsun salgına karşı yaşamlarını ortaya koyan sağlık emekçilerine,

 

Selam olsun Doğanın sömürülmesine, Çevre katliamlarına karşı çıkanlara,

 

1 Mayıs’ta  yine yan yana duruyor ve hep birlikte 1 Mayıs şarkısı söylüyorsak, bu hepimizin,  işçi sınıfının,emekçilerin  eseridir.  Bu mücadelede alın teri döken ,emek veren dostların demokrasi mücadelesini kutluyoruz.

Zonguldak'ta,Soma’da, Ermenek’te maden ocaklarında göz göre göre katledilenleri ve iş cinayetlerinde yitirdiğimiz canları saygıyla anıyoruz.

 

İşçi sınıfı mücadelesine, halkların kardeşliğine, başka bir dünya başka bir Türkiye’ mümkün diyen binlerce işçiye, emekçiye ve  devrimciye, faşizme inat, selam olsun.

1 Mayıs, vahşi kapitalist sisteme, gözünü kar hırsı bürümüşlere, doğayı talan edenlere, küresel sermaye ve siyasi iktidara itiraz günümüzdür.

1 Mayıs ezilenlerin, dışlananların, yok sayılanların, yoksulların, işsizlerin, köle koşullarında insafsızca çalıştırılanların, mücadelelerini birleştirdikleri bir gündür.

 Burada söyleyecek sözümüz söylemeye yüzümüz var.

 

Evet hep birlikte haykırıyoruz !

 

İnsanca ve onurlu yaşayacak iş ve  aş istiyoruz.

Güvencesiz çalışma istemiyoruz.

Sözleşmeli çalışmak istemiyoruz.

Taşeron şirketleri istemiyoruz.

Kiralık işçilik adı altında köleci çalışma düzeni istemiyoruz.

Kıdem tazminatlarımızın gasp edilmesini istemiyoruz.

 İş güvencesi, sendikalı ve toplu sözleşmeli çalışma düzeni, parasız eğitim ve parasız sağlık hakkı istiyoruz.

 

İktidar, yılların birikmiş sorunlarını çözmek bir yana her geçen gün daha da derinleştiriyor. İşçinin emekçinin, yoksulun, dışlananların üzerine bir karabasan gibi çökmeye devam ediyor.

İşçilerin en basit hak arama mücadeleleri baskıyla, zorla, işten atılarak, sürgün edilerek hukuk çiğnenerek yok edilmeye çalışılıyor. Siyasi iktidar sendikaları büyük tehdit olarak görüyor. İşçi sınıfını bölmeye, işçi sınıfı örgütlülüğünü zayıflatmaya, kendisine muhalif olarak gördüğü her odağı meslek örgütlerini, basını, gazetecileri, doktorları, öğrencileri yok etmeye çalışıyor.

İstikrar vaadiyle geldiler işsizlik tavan yaptı. Bu ülkede işsiz sayısı 6 milyona ulaşmış. Peki işsizliğin çözümü yok mu, tabii ki var. Ama onlar diyor ki, ucuza çalıştıralım, çok çalıştıralım. Mümkünse köle gibi çalıştıralım. Şimdi soruyoruz. Türkiye’yi ucuz işçi cenneti haline getirmek isteyenlere karşı birlik olmaya, mücadele etmeye, dayanışmaya söz veriyor muyuz?

Bu iktidar  “Kadının yeri evidir” diyerek kadınları eve kapatmak istiyor. Kadınlara yarı-zamanlı çalışmayı, evden çalışmayı, ucuz işçi olmayı dayatıyor. Kadınlara kölelik dayatanlara, kadınları eve kapatmaya çalışanlara karşı birlik olmaya, mücadele etmeye, dayanışmaya söz veriyor musunuz?

Evet güvencesiz kuralsız çalışma biçimi her geçen gün daha fazla yaygınlaşmaya devam ediyor. Kayıt dışı çalışma artıyor. Üniversite mezunlarında işsizlik sayısı her geçen gün artıyor. Yoksulluk çığ gibi büyüyor, esnaf kepenk kapatıyor, her on kişiden dördü geçimini borçla sağlıyor.

Bu koşullar altında sosyal devlet yok olurken umutsuzluk, huzursuzluk ve karamsarlık tüm toplumu kuşatıyor.

Bir başka emeğe saldırı ise kıdem tazminatını fona devretmeye çalışarak yapıyorlar. Kıdem tazminatlarını hiç etmeye çalışıyorlar. Neymiş alınterimizle kazandığımız kıdem tazminatlarını fona devredeceklermiş. Bizler çok iyi biliyoruz ki fon demek yağma demek. Kıdem tazminatlarımızın yağmalanmasına izin vermeyeceğiz.

Türkiye'de işçiler çok çalışıyor, ucuza çalışıyor, güvencesiz çalışıyor, bu da yetmiyor, Ölümüne çalışıyor.  Ülkeyi yönetenler bu ölümlere  “fıtrat” diyor, “kader” diyor. Biz ise “cinayet” diyoruz. Çünkü bu insanlarımız, işçi sağlığı ve iş güvenliği önlemleri alınmadığı için ölüyor. Kâr hırsıyla işçiler ölüme gönderiliyor. Bunun adı düpedüz cinayettir.

Sendikal hak ve özgürlüklere yönelik baskı, tehdit, soruşturma ve görevden almalar, barış isteyenlere yönelik baskı ve tutuklamalar gibi hukuksuz bir süreç işletilmeye devam ediyor.

Suyuna, ağacına, toprağına sahip çıkanlar , güvenlik güçleri tarafından saldırıya uğruyor.

 

Çevre hareketlerine saldırılar yapılıyor. Mahkeme kararları uygulanmıyor.

 

Kadına şiddet, taciz ve tecavüz daha da artıyor. Hükümet gerekli tedbirleri almak yerine bütün olaylarda kadını suçluyor.

Çocuklara yönelik cinsel istismarlar gün geçtikçe artıyor. Gerekli soruşturmalar açılması yerine çocuk tecavüzcüleri ve vakıflar hükümet tarafından korumaya alınıyor.

Kısaca kendilerini ve yandaşlarını zengin etmeyi önüne almış  iktidar, kendi kar, rant, ve siyasi çıkarları uğruna doğaya, canlılara, işçilere ülkemize zulüm etmeye devam ediyor.

Şimdi mücadele zamanı, Ayrılıklarımızı değil aynılıklarımızı ortaya çıkararak ve bu aynılıkları arttırarak  iktidara karşı yan yana, omuz omuza mücadele etme zamanı.

 

Şu iyi bilinmelidir ki: demokratik, özgür, bağımsız, ayrımsız, sömürüsüz ,yaşanılabilir çevre;   işçi sınıfının, emekçilerin ,çevrecilerin,kadınların ellerinde yükselecektir. 

Yaşasın 1 Mayıs

Yaşasın Mücadelemiz.”

(Haber merkezi)