Ömrünün yarısını cezaevinde geçiren Zonguldak’ın en meşhur hırsızı Şenol Cüce:

“EN BÜYÜK HIRSIZLAR MECLİSTE”  

Tam 33 yıldır başını koyacak bir yastığı olmadan 19 yılını cezaevlerinde geçiren Zonguldak’ın en meşhur hırsızı Cüce Şenol ile filmlere konu olacak yaşam hikayesini konuştuk. Hayatı boyunca bir kez olsun evlerden hırsızlık yapmadığını sadece bakır ve hurda çalarak geçimini sağladığını söyleyen Cüce Şenol, “Yaşam bize o kadar acımasız davrandı ki 55 yaşındayım yarım saatlik bir sigortalık işim olmadı. İnsanlar bana ‘Neden çalıyorsun?’ diye soruyor ama bugüne kadar ‘Karnın aç mı? İşe ihtiyacın var mı?’ diyen olmadı. Bugün Türkiye’nin en büyük hırsızları mecliste. Biz kimsenin ekmeğini çalmadık. Gerçek hırsız bavullarla para çalanlar” dedi.

Soğuksu Karakolu’ndan çaldığı telsizi karakolun komiserine 3 gün sonra 100 TL’ye satan, Aziziye Camii’nin minaresine çıkıp imamın kıyafetiyle içki içip şarkı söyleyen, sahibi olduğu sokak köpeğine kemikli et vermeyen kasaba gece yarısı girip 260 kilo kıyma yapıp duvara sıvayan, sorgu odasında kendisini döven polisin eşofmanlarını çalan Cüce Şenol’un en büyük pişmanlığı ise dönemin en zenginleri Teoman Papila, Zekeriya Çenberci ve İlhan Demirci gibi işadamlarının işyerlerine girememek. İşte, geçimini süpermarketlerden sucuk ve peynir çalarak sağlayan Cüce Şenol’un Mustafa Özdemir’in kaleminden Aycan Karadağ’ın objektifinden trajikomik hikayesi

Halkın Sesi: İlk hırsızlığını ne zaman yaptın?

Şenol Cüce: 17 yaşımda ilk hırsızlığı Merkez Atölyesi’nde yaptım. Anne gittikten sonra pusulayı şaşırdım.

Halkın Sesi: Şu an Ankara’da çalışıyorsun. Hiç sigortalı bir işin oldu mu?

Şenol Cüce: Yarım saat bile sigortam yok.

Halkın Sesi: Neden?

Şenol Cüce: Kimse elimizden tutmadı. Sürün Allah sürün. Ramazan Ayı geliyor, bana soruyorlar, “Oruç tutacak mısın?” Ne orucu. Ben ezelden beri niyetliyim. Bari Ramazan Ayı’nda adam gibi yemek yiyelim.

Halkın Sesi: Hiç evlenmedin mi?

Hiç evlenmedim. 41 yaşındayım bir dostum vardı.  Rahmetli Fatoş. Onda iki sene kaldım. Bana “Gel evlenelim” dedi. Fatoş’a, “Seni alırım ama rahat durursan” dedim. Ondan sonra duydum ölmüş, Allah rahmet eylesin. Tam bir kadındı. 

Halkın Sesi: Karakol anını anlatırmısın?

Şenol Cüce: Gözetim altında olduğum için Soğuksu Karakolu’na imza atmaya gittim. Kapıda yeni polis var, beni tanımadı. “Buyur” dedi. Benim imzam var dedim, girdim içeri. Ben imzamı atarken, polis tuvalete girdi. Telsiz ötmeye başladı. Ben de aldım koynuma attım. Sonra çıktım oradan Rüzgarlımeşe'ye gittim. Armut ağacının oraya oturdum, telsizden anons etmeye başladım. Anons ederken küfür falan ediyorum. Karşıdan sordular, “Nereden anons ediyorsun” ben de “Adana- Ceyhan’dan anons ediyorum” dedim. Sonra Soğuksu Karakolu’na da anons çektim. Oraya küfür etmeye başladım. 3 gün telsiz ben de kaldı. Eve gittim rahmetli anneme telsizi verdim.  Artık emniyet müdürü sensin ona dedim.  O da dile döndüğünce konuşmaya başladı.

Halkın Sesi: Telsizi nasıl geri verdin?

Şenol Cüce: Baş komiser yardımcısı Hüseyin Bey, beni gördü. Bana dedi ki, “Karakoldan telsiz almışlar” Ben de Ölü, diri bitti gözü karakola mı diktiler dedim. Sonra ben bulurum telsizi dedim ama mükafatım ne olacak diye sordum. O da “Bir yüzlük çalışır” dedi. Bana bul telsizi diye yakınıyor.  Salak bilmiyor ki beni bana soruyor.  Ben de sabıkalıları ona gösteriyorum. Sonra beni aldılar ekip arabasıyla adamı bulmaya götürdüler. Telsizi gazeteye sarmışım.  Suçlular hep arkaya binerler bu sefer beni öne oturttular ve suçluyu aramaya başladık. Suçlu arabada, geziyorum Turist Ömer gibi. Bir saat gezdik. Sonra bir verdim telsizi aldım avantamı. Eve geldim paraya anneme gösterdim. Annem dedi ki “Memur, milletten yiyor sen de memuru mu yiyorsun?” Ne yapayım dedim ben de sigorta mı var?

Halkın Sesi: Senin çok meşhur bir cami olayın varmış? Onu anlatabilirmişsin?

Şenol Cüce: İkinci Makasta Aziziye Camisi var. Orada caminin minaresine çıktım,  bir ufak rakı açtım ve içtim. Ondan sonra hocanın cübbesini giydim, amfiyi açtım. Ses kontrolden sonra şarkı söylemeye başladım. Polisler ve bütün mahalle geldi. Polis sordu bana “Ne içiyorsun orada Allah çarpar” ben de “Allah, beni tanıyor” dedim. Hüseyin komiser, dokunmayacağım dediyse dokunmazdı ben de ona inanarak indim. Caminin minaresinde giydiğim hocanın cübbesi ile mahkemeye gittim. Beni, hakimler falanda tanır. Hakim beni görünce çıldırdı. “Niye böyle yapıyorsun?” diye sordu. Param yok ondan dedim. Hakim, ertesi gün adliyede çalışan herkesten para topladı. 380 lira para verdiler bana.

Halkın Sesi: Toplamda kaç hırsızlık yapmışındır?

Şenol Cüce: 100’ü geçer. Genelde; demir, bakır, kablo gibi şeyler çaldım. Şimdi de kablo döşemeliği yapmıyorum.

Halkın Sesi: Peki, kablo döşerken çalmak geçiyor mu içinden?

Şenol Cüce: Yok, hiç geçmedi. Hatta onlar yüzünden hayatım kaydı diye kablolara sinirleniyorum. 

Halkın Sesi: Yaptığın hırsızlıkta en çok ne çaldın?

Şenol Cüce: Ben, hurdadan başka bir şey kaldırmadım ki…

Halkın Sesi: Hiç eve hırsızlığa girdin mi?

Şenol Cüce: Yok, hiç eve girmedim. Vatandaşı mağdur etmem. Vatandaşla işim olmaz. Vatandaş aç ben de aç. Vicdanım el vermez. De ki bana “Teoman Papila’yı ayıkla” Ayıklarım ama kapıda Sivas Kangalı var. Millet bizden akıllı.

Halkın Sesi: En çok nereyi soymak istedin?

Şenol Cüce: İlhan Demirciyi çok soymak istedim. Ama oradan geçemiyorum. Gitsem “Bir çorba parası” desem, “Şenol, senetlerin var” diyecekler. Senetlerim yok ama işte ayak yaparlar.

Halkın Sesi: Annen hırsız olduğunu biliyor mu?

Şenol Cüce: Biliyordu. Annem, “Diğer evlatlarıma beş lira veriyorum sana 20 lira veriyorum. Yetmiyor mu?” diyordu. Nereye yetiyor; yol parası, yemek parası, dondurma parası. Kahveye gidiyoruz.  Gerçi kahveye gittiğimde herkese benden kola diyordum. Sonra tuvalete gidiyordum, 4 sene o kahveye uğramıyordum.

Halkın Sesi: Hiç para çalmadın mı?

Şenol Cüce: Hayır. Çalmadım ama Zonguldak’ın zenginlerinin evine girmek isterdim. Teoman Papila, Zekeriya Çemberci,  İlhan Demirci gibi Zonguldak’ın o zaman zenginlerinin evine girmek çok isterdim.

Halkın Sesi: En ilginç anını anlatırmışsın?

Şenol Cüce: Benim köpeğim vardı. Köpeğe kemik almak için Coşkun Kasap’a geldim. Coşkun ağabeyde, köpek için kemik yok dedi.  Akşam, kasap dükkanının yukarısından içeri girdim. 260 kilo eti kestim, kıyma yaptım ondan sonra dükkanın duvarına sıva gibi yapıştırdım. Oradan çıktım kaçarken bekçi durdurdu.  Kaçmaya başladım tren köprüsüne kaçmaya başladım. O sırada Ecevit’in koruması olan Canavar Nedim’de peşime takıldı. Bende tren rayının orada ayağım takıldı, düştüm. Burnumdaki yaranın sebebi odur. Sonra Nedim yakaladı beni karakola götürdü.

Halkın Sesi: Hırsızlıktan dayak yediğin oldu mu?

Şenol Cüce: Çok yedim.  Polisler itiraf et diye döverlerdi. Yapmadığım işi “sen mi yaptın” diye döverlerdi. Okumam, yazmam yok evraklar çalınmış benden biliyorlar. Sorgu, odasında Komiser Uğur ağabey’in odada marka eşofmanları var. Aldım içime giydim. Uğur komiser geldi, “Sorgu odasından eşofmanları aldın mı” dedi. Aldım, ben giyiyorum dedim. Üşüyordum, onlar sıcakta yatıyorlar ben buz gibi soğukta yatıyorum. Ben de gördüm aldım.

 Halkın Sesi: Siyasetin hırsızlığını nasıl yorumluyorsun?

Şenol Cüce: Vatandaş bana sokakta desin ki “Hırsız Şenol”. Kimse kusura bakmasın ama en büyük hırsızlar mecliste. 

Halkın Sesi: Sokakta ne zamandır kalıyorsun?

Şenol Cüce: 17 seneden beri sokaklarda kalıyorum. Arada bacıma gidiyorum ama ne kadar bakacak bana.  Baba, TTK’dan emekli. Paralar hiç oldu. Babamdan hiç para çalmadım. Kaçak ocaklarda çalışıyorum para vermiyorlardı. Bana sonra diyorlar çalma, ayıp. Nesi ayıp.  

Halkın Sesi: Kaç tane cezaevi gezdin?

Şenol Cüce: İncivez, Beycuma, Çaycuma, Devrek, Ereğli, Bartın, Ümraniye en son Kilimli'den 4 buçuk ay önce çıktım.

Halkın Sesi: Yine zor da kalsan hırsızlık yapar mısın?

Şenol Cüce: Yaparım. Elde, avuçta olmayınca ne yapacaksın. Yokluk, mertliği bozar.

Halkın Sesi: Bir yerde işe girmeyi denemedin mi?

Şenol Cüce: Denedim. Çalıştığım zamanlarda beni kandırıyorlardı. Okumam- yazmam yok diye kandırıyorlar.  Ben de karnım aç diyorum ne yapayım. Sonra vatandaşlar diyor ki “Çalma” asıl çalanlar mecliste. Biz ne yapalım. İş verin diyorum; erken gel. Erken geliyorum, geç gel diyorlar. Geç geliyorum erken gel diyorlar. Marketlere giriyorum karnımı doyuruyorum. Büyük ürünleri alıyorum daha ucuza satıyorum.

Mustafa ÖZDEMİR- Aycan KARADAĞ