1972 yılında Zonguldak’ta doğan ve 13 Ocak’ta gerçekleştirilecek Sendika seçiminde Başkan seçildiği takdirde işçi haklarının ivedilikle sorgulanacağının altını çizen Aşkar, şu bilgilere yer verdi: “1972 yılında Zonguldak’ta doğdum. 1987 yılında Türkiye Taş Kömürü Kurumu İnsan Gücü Eğitim Şube Müdürlüğü’nde Çırak kursunda 1 yıllık eğitimin ardından 1988 yılında aynı kurumun Çatalağzı işletmesinde iş başı yaptım. 21 yıl boyunca Çatalağzı Lavuarı’nda çalıştım. 2007 yılında ekonomik koşulların kötü olmasından dolayı yeraltına geçme kararı aldım ve bu tarihten itibaren Gelik işletmesinde sinyalci olarak çalışıyorum. Çalışma hayatımda iş ve işyerinde yaşanan problemlerin kişilerin çözüm veya çözümsüzlüğe ulaştırma gayretlerini yerinde izledim, yaşanan sıkıntıların insan temelli olduğunu gözlemledim.”

Adaylık sürecine nasıl karar verdiğine değinen Genel Maden İşçileri Sendikası Başkan Adayı Aşkar, ”27 yıllık çalışma hayatımda gözlemlediğim kadarıyla şu ana kadar oluşmuş olan sendika yapıları kendi iç dinamikleri ve siyasi konjönktörün etkisinde kalarak doğru veya yanlış kararlar almışlardır. O günün şartlarında normal olan bu eylemler şu andaki siyasal yapı ve emek hareketinin yeniden değerlendirilmesini zorunlu kılmaktadır. Buna ilave olarak sendikal yapının ilk unsuru olan işçinin tüm değerlerini göz önüne alarak sendikanın ve sendikal mücadelenin yeniden şekillenmesi gerekmektedir. Batı merkezli sendikal yapının tamamen terk edilerek inandığımız değerlere bağlı yeni bir emek hareketinin ve değerlerini yeniden belirleyen bir sendikal yapının tesis edilmesi gerekmektedir. Bu düşüncelerden yola çıkarak başlattığım adaylık sürecim bu harekete dahil olan tüm işçi arkadaşlarımın desteği ile beni daha cesaretli kılmıştır. İşçi arkadaşlarımın desteği ve bu topraklara olan vefa borcumu ödemek amacıyla çıktığım bu yolda yapacaklarım ve yapmak istediklerim genel anlamda eski sendikal yapıyı bertaraf etmektir ve yeni bir yapılanmanın başlangıcı olacak hareketi bir fikir etrafında toplamaktır.”

“İŞÇİNİN EMEK MÜCADELESİNDE SINIF FARKI GÖZETİLMEMELİDİR”
İnsan hayatında yeni gelişmelere işaret eden bazı dönemler vardır, olağan görünen ancak için için işleyen tarihsel dönemler, Sendika Seçim süreci de bu dönemlerden biridir. Bu süreci dünün ve geride bıraktığımız yılların gelişmelerinden bağımsız düşünemeyiz. İşçinin emek mücadelesinde, sınıf farkı anlayışının gözetilmediği herkesin eşit kabul edildiği bir anlayışın yerleşmesi önemlidir. Bakınca yeterince fark edilemeyen ancak kıyasıya bir mücadele içinde geçen bu süreçler görünenin dışında farklı anlamlar ifade eder. Zira içinden geçtiğimiz süreçte sadece seçim çalışması değil adaylar arasında da süren emek mücadelesini isimlendirmekten öte elle tutulur hale getirmek ilk önceliğimizdir. Bu süreç içinde emek cephesini örgütlemek ve büyütmek için yoğunlaşmak daha da önem kazanacaktır. Daha az hareketli olan seçim çalışmaları olağan görünen ancak tabandan gelen bilgilerle işleyen bu dönemin sunduğu olanaklar ile fark edilebilirse seçim sürecinde teklif ve taltiflerin bir ideal taşımadığı tam tersine seçim süreci, bir öncekinin tekrarı rolünü oynamaya devam edecektir.”

“İŞÇİNİN AYAĞINDAKİ PRANGA BİR DAHA TAKILMAMAK ÜZERE ÇIKARILACAK VE SENDİKAL STATÜKONUN BİTİŞİ OLACAK”

İşçi sınıfı içinde özelliklede sendika içinde ırkçı ve şoven propagandalar etkisini yitirdikçe madencinin değişim ve dönüşümü isteyeceğine vurgu yapan Aşkar İşçi sınıfı inisiyatif alma görevini yerine getirdiğinde statükonun yıkılacağını, ezilen işçi sınıfının ayağa kalkması ile işçinin ayağındaki pranganın bir daha takılmamak üzere çıkarılarak sendikal statü konunda bitişi olacağını söyledi.

“SENDİKACILIK MESLEK DEĞİL HİZMET UNSURUDUR”

Genel Maden İşçileri Sendikası Başkanı seçilirse önemli çalışmalara imza atacaklarının altını çizen Başkan Adayı Maden iş kazalarında yaşanan olumsuzluklarla madencilerin yalnız bırakıldığını belirten Aşkar; ” Maden iş kazalarında yaşanan olumsuzlukların başında gelen konu, kazalının hastaneye sevk edilmesinin ardından işçi arkadaşlarımız hastanede tedavi sürecinde yalnız bırakılmaktadır. Gerek tedavi süreci gerekse tedavi sürecinden iş başı yapıncaya dek aradaki zaman diliminde işçi arkadaşlarımızdan haberdar olunmamaktadır. Bu nedenle bizim bu alanda amacımız ve yapacağımız çalışma yaralanan işçi arkadaşımızın iş yerinden çıkışı, sağlık birimine nakli tedavi süreci ve refakati akabinde evine teslim edilmesi ve istirahatli olduğu dönemlerde dahil olmak üzere sağlık durumunun birebir takip edilmesi olacaktır. Bunun yanında kazalı, kendi başına evinden çıkış yapamayacak durumda ise iş yerinde ifade, rapor gibi durumlarda da sendikaya haber verilmesi kaydıyla bu hizmetlerin tamamını gerçekleştireceğiz. Sendikacılığın bir meslek değil hizmet unsuru olduğunu gösterme düşüncesi ve hedefindeyiz.”

“2006 VE 2009 YILINDA İŞ BAŞI YAPAN ARKADAŞLARIMIZA ÜCRET ADALETSİZLİĞİ YAPILMAKTADIR”

2006 ve 2009 yılında işe başlayan işçi arkadaşlarımızın ücret adaletsizliği konusunda gerek Kurum bazında gerekse Bakanlık bazında ele alınarak ivedilikle çözüm bulunması için yapılacak çalışmalar önceliklerimizdendir. Bu durumu Anayasadaki eşit ücret kapsamında değerlendirmekteyiz. Eğer diyalog ve iç hukuk yolları tükenirse bu doğrultuda en uç nokta olan Uluslar arası İnsan Hakları Mahkemesi de dahil olmak üzere tüm yasal alanlarda hakkımızı arayacağımızı beyan ederiz.” dedi.

“KARŞILAŞILAN EN BÜYÜK SORUN PSİKOLOJİK BASKI VE NİÇİN YAPILDIĞI BİLİNMEYEN CEZALARDIR”

İşçi kesiminin karşılaştığı sorunları ele alan Aşkar, kendi deneyimleri ve gözlemleri sonucunda işçi kesiminin karşılaştığı en büyük sorunun psikolojik baskı yani mobbing olduğunu ifade etti.”27 yıllık çalışma hayatımda kendi deneyimlerim ve gözlemlerim sonucunda bizlerin en büyük sorununun psikolojik baskı yani mobbing olduğunu aynı zamanda da niçin yapıldığı bilinmeyen cezalar olduğunu belirtmek isterim. Seçildiğimiz takdirde bu konuda tavrımız kati surette bunu yapanların cezalandırılması olacaktır. Bu konuda gerçekleşecek tüm sorunları Anayasal haklarımızı kullanarak Uluslar arası İnsan Hakları Mahkemesine kadar taşıyacağımızı, bunu yaparken de sıfır toleransla bu suçun kökünün kazınmasını sağlayacağız. Madencilik iş kolunda insani koşulların uygulanabilmesi için Türkiye Taş Kömürü Kurumu yetkilileri ve Enerji Tabi Kaynaklar Bakanlığı yetkilileri sosyal diyaloga davet edilecektir. Yine sıfır toleransla işçi sağlığı iş güvenliği sıfır ölüm hedef alınarak üyelerimiz ve kurum yetkilileriyle ortak çalışma planlamaları yapılacaktır.”şeklinde konuştu.

“YASAL SÜREÇTE DAVA VE MAHKEME MASRAFLARI SENDİKAMIZ TARAFINDAN KARŞILANACAKTIR”

Herhangi bir yasal süreç yaşandığı takdirde sendikanın işçi kesiminin her türlü sorunuyla yakından ilgileneceğine vurgu yapan Sendika Başkan Adayı, “Karşılıklı toleransın uygulanmadığı iş alanlarında, işçinin haklılığı tespit edilerek sendikamız hukuk birimlerince yasal mevzuata uygun olarak hukuksal mücadele başlatılacaktır. Bu konuda işçi arkadaşlarımızın talebi doğrultusunda tüm mahkeme ve dava masrafları sendikamız tarafından anlaşma sağlanacak olan Avukat veya Avukatlık Bürolarına yönlendirilecek ve Avukatlık ücreti mahkeme ve dava masrafları sendikamız tarafından karşılanacaktır.” dedi.

13 Ocak tarihinde gerçekleştirilecek olan sendika seçimlerinin emekçinin ve emek sarf eden işçi sınıfının haklarının savunulması için önemli olduğunu belirten Aşkar, yöreciliği bırak kardeşliğe gel, kaybetmekten korkma mücadeleye gel diyerek havzadaki tüm madencileri yeni bir sendikal anlayış altında mücadeleye davet ederek sözlerine son verdi.
(Barış DOĞAN)