Demokrasi askıdayken hazırlanan ve halkın, üniversitelerin, sivil toplum örgütlerinin görüşü alınmayan bir anayasanın “halkın anayasası” olamayacağını vurgulayan Milletvekili Turpcu, AKP`nin içeriğini halka anlatmaktan imtina ettiği anayasa değişikliğini şimdiye kadar sürekli ekmeğini yediği kavramlarla açıklamaya çalıştığını söyledi.

CHP Milletvekili Şerafettin Turpcu`nun açıklamaları şöyle: 

“REFERANDUM, HALKIN DEĞİL İKTİDARIN İSTİKBAL OYLAMASIDIR”

“Darbe girişimi sonrasında, darbeye karşı duran Gazi Meclis`in yetkileri azaltılmaya çalışılmaktadır. 16 Nisan Referandumu, yasama, yürütme ve yargıyı tek elde toplama yani tek adam rejimi oylamasıdır. Halkın değil iktidarın istikbal oylamasıdır.

Yapılacak Anayasa değişikliğinin içeriği ile ilgili bir tane bile açıklama yapmıyorlar. Halkın sorgulamadan sadece onaylamasını istiyorlar. Bunun içinde şimdiye kadar sürekli ekmeğini yedikleri kavramları kullanıyorlar. 

 “ÇİFT BAŞLILIK, İSTİKRAR?”

Mesela, `çift başlılık` sona erecek diyorlar. Seçilmiş başbakanı dahi görevden alıp, yerine “düşük profilli” deyip istediğinizi atadınız! Bundan fazla güç olur mu? Hangi çift başlılık?

Terör ve ekonomik kriz basta olmak üzere çok ciddi sorunlarımız var. Dış politikada yapılan hataların bedelini hala ödüyoruz. Mevcut sorunların çözümüne engel çift başlılıksa, yani sorunların bitirilmesine öbür baş engel oluyorsa, bu kimdir? Mevcut makamların hangisini işgal etmektedir?

Sayın Cumhurbaşkanı, Cumhurbaşkanlığından sıkıldıysa görev süresi bitince tekrar partisinin başına geçip başbakan olabilir. Koskoca ülkeyi, bir kişinin hırsları ve isteklerine göre şekillendirmek kabul edilemez.

Bir diğer gerekçe olarak `istikrar` vurgusu yapıldığına göre, 15 yıllık iktidarlarında istikrarı yakalayamadıklarını da itiraf ediyorlar! Haksız değiller birazdan paylaşacağım veriler bunları doğruluyor.

“AKP`NİN TAHRİBAT KARNESİ”

AKP`nin iktidarı boyunca yarattığı ekonomik ve sosyal tahribat karnesine örnekleriyle bakalım:

-          AKP İktidarında işsizlik ve yoksulluk arttı! AKP’nin 2002 yılında %8.3’ten devraldığı işsizlik oranı, 2016’da %12.1’e yükseldi! Her 4 gençten 1’i iş bulamıyor! 2000 yılında genç işsiz oranı %13.1’di; 2016’da %22.6’ya yükseldi!

-          Gelir yetersizliğinden dolayı geçim sıkıntısı çeken vatandaşlar, kredi için bankalara koşuyor! Tüketicilerin banka borcu 14 yılda 63 kat arttı ! Hane halkının toplam borcu ise 14 yılda 11 kat arttı.  

-          Son yıllarda dünyada petrol fiyatları ucuzlamasına rağmen, Türkiye’de benzin ve mazot fiyatları 15 yılda 7 kat arttı!

-          Piyasada satışlar azaldı, esnaf perişan durumda! Protestolu senet tutarı Aralık 2002’de 800 Milyon TL’ydi Aralık 2016’da 10.7 Milyar TL’ye yükseldi.

-          İcradaki Dosya Sayısı 2002’de 2 Milyon iken, 2016’da 24 Milyonu geçti.

-          AKP iktidarında eğitimin kalitesi düştü, eğitim sistemindeki tahribat sürekli arttı! Eğitimin her kademesine siyaset karıştırıldı. Atatürk ve Kurtuluş Savaşı’nın kahramanlarıyla ilgili bilgiler müfredatta azaltıldı. Sürekli değişen ve yap-boz tahtasına dönüştürülen eğitim sistemi, tüm öğrencileri ve aileleri perişan etti!

-          Türkiye, ölümlü iş kazalarında Avrupa’da birinci, dünyada üçüncü sırada.

-          AKP iktidarının sebep olduğu sosyal bozulmalar sonrasında artan stres nedeniyle, antidepresan kullanımı da artıyor! 2003 yılında kullanılan kutu sayısı; 14 milyon iken, 2015 yılında 55 milyona çıktı!

-          Geçim sıkıntısı, yoksulluk, işsizlik ve borçluluğun tetiklediği cinnet sebebiyle Son 10 yılda en az 29.000 kişi intihar etti!

Bu örnekleri sayfalar dolusu vermek mümkün.

“HALKA HİZMET EDECEKLERİNE SÜREKLİ HALKTAN İSTEKTE BULUNUYORLAR”

Satılan kurumlar, verilen imtiyazlar, `kalkınma ve hizmet` göz boyamasıyla köşe tutan ve halkın parasıyla kalkınan yandaş şirketler, kredilerle köşeye sıkıştırılan halk! Elde kalan son kurumları Varlık fonu altında toplayıp yandaş firmalara finansman sağlamak için kullanmaya çalışan bir anlayış var. Geldiğimiz durumun özeti budur.

En son geçtiğimiz günlerde Sayın Cumhurbaşkanı 15 yılda eğitim ve kültürde nasıl başarısız olduklarını, itiraf etti. Bu tabloya rağmen, halka hizmet edeceklerine sürekli halktan istekte bulunuyorlar. Kendi seçmenlerinin dahi 15 yıldır her isteklerini karşılamaktan yorulduklarını görüyoruz.

16 Nisan halkımızın “ben buradayım” deme günüdür. `Egemenlik Kayıtsız Şartsız Milletindir` sözünün `Egemenlik Kayıtsız Şartsız Tek Kişinindir` haline gelmesine HAYIR deme günüdür.

Bu referandumda oylayacağımız şey, ülkenin tapusunu bir kişiye verecek miyiz, vermeyecek miyiz? sorusudur”