Gazetemizin son bir haftadır FETÖ’ye adı karıştığı için görevlerinden alınan hakim ve savcıların yerine sınavsız mülakatla getirilen AKP’ye yakın ya da AKP’de aktif siyaset yapmış avukatlara ilişkin haberleri kamuoyunda geniş yankı bulmuştur. Kendisi ile ilgili iddialara yazılı bir açıklama ile yanıt veren eski avukat, yeni hakim Abdullah Akbaş’ın kullandığı dil ve ifadeler Halkın Sesi’nin iddialarının, yargıya hakim olarak atanan avukatların ne denli yetersiz olduğunu bir kez daha gözler önüne sermiştir. Şöyle ki; açıklamasında bir ilkokul öğrencisinin yapmayacağı gramer ve imla hataları yapan Abdullah Akbaş, hasbelkader getirildiği hakimlik gibi onurlu bir görevi taşıyamayacağını da göstermiştir. Yargı gibi kutsal bir müessesede ‘adalet’ dağıtacak bir hakimin Adalet ve Kalkınma Partisi’nde İl Gençlik Kolları Başkanlığı yapmış Abdullah Akbaş gibi avukatlardan seçilmesi toplum vicdanında adalete olan güveni kökünden sarsmıştır. Düne kadar siyasi bağlantısı olmayan, ciddi bir güvenlik soruşturmasından geçen hukukçuların hakim ve savcı yapıldığı Türkiye Cumhuriyeti’nde iktidar partisinde aktif siyaset yapan kişilerin bu kutsal görevlere getirilişi yargı sistemini de tartışılır duruma düşürecektir. Danıştay, Yargıtay ve HSYK’yı dilediği gibi dizayn eden siyaset mekanizması, bu son hamlesi ile politikayı yargıya adeta modifiye etmiştir.  Basın açıklamasında kendisini ‘Marka’ olarak nitelendiren Abdullah Akbaş’ın komik ve anlaşılmaz egosu, satır aralarında ruh halini de ortaya koymaktadır.  Cevap hakkını kullanmak yerine Whatsapp’tan attığı hakaret ve iftira içeren açıklamasının yayınlanmasını bir yasal zorunluluk olarak nitelendiren eski avukat yeni hakim Abdullah Akbaş’ın Basın Kanunu’nu bilmediği aşikardır.  Hukuk bilgisi bu kadar yetersiz olan genç bir avukatın hangi kriterlere göre hakim yapıldığını kamuoyunun takdirlerine sunuyoruz.  Kendisini tanımlarken ‘Abdullah Akbaş ismi Zonguldak’ta dürüst ve adalet timsali olarak tanınır. Abdullah Akbaş ismi ve markasını kirletmeye gücünüz yetmez.’ ifadelerini kullanan Akbaş’ın megalomaniye varan sözleri hakimlik gibi onurlu bir görevi yapmaya aday kişilerin psikolojik teste tabi tutulması gerektiğini de bir kez daha göstermiştir.

Halkın Sesi, yakasındaki rozet ne olursa olsun hiçbir liyakat, kriter, sınav olmaksızın hakim ya da savcı yapılan avukatların toplumdaki kutuplaşmayı derin fay hattına dönüştürerek ayrıştıracağına bir kez daha vurgu yapıyor, Abdullah Akbaş gibi kendisini çizgi film kahramanı ilan edenlere belgeleriyle en kısa zamanda gereken cevabı vermeye söz veriyor. Zonguldak Adliyesi ve Barosu’na Abdullah Akbaş hakkında verilen şikayet ve açılan davalar ortadayken Akbaş’ın bu cesaret ve cüreti kimden aldığını merak ediyoruz. Gazetemizi paraya tapmakla itham ederek, kendi yaşam tarzını yansıtan Akbaş hakkında adli mercilere yapılan tüm yasal şikayetlerin hukusuzca kendisine maddi menfaat ve çıkar sağlamakla ilgili olması da trajikomik bir çelişkidir.  8 yıl gibi kısa bir mesleki yaşantısında hatırı sayılır bir servet kazanan Akbaş, ilk önce devlete bildirdiği gelir beyanı ile mal varlığı arasındaki tezadı açıklamakla mükelleftir.

Kamuoyuna saygıyla duyurulur