Göreve geldiği günden itibaren bir kısım medyanın eleştiri oklarının hedefinde olan Çaycuma Belediye Başkanı Bülent Kantarcı Halkın Sesi’ne konuştu

 

“HİÇBİR BAŞARI CEZASIZ KALMAZ”

 

Çaycuma Belediye Başkanı Bülent Kantarcı adaylık sürecinden itibaren yerel medyada en çok tartışılan isimlerin başında geliyor. Son derece iddialı bir seçim kampanyası yürüten Kantarcı, rakibi Mithat Gülşen’i sözcüğün tam anlamıyla burun farkıyla geçerek başkan oldu. İki yıl içinde taraflı tarafsız herkesin kabul ettiği devrim niteliğinde işlere imza attı. Röportaj için gittiğimizde bir kez daha tanık olduk ki, Çaycuma’da yenilemesi biten caddeler gerçekten görsel bir şölen sunuyor.  Bisiklet yolları, yollar boyunca dizilen çiçeklikler, yayalaştırılmış alanlar Zonguldak’ta hiç de alışık olmadığımız görüntüler yaratıyor. Bu duruma itiraz edenler de var elbette. Özellikle esnaflar, mal indirip yüklemekte büyük sıkıntı çektiğini dile getiriyor. Kurduğu belediye şirketi ile tüm kent mobilyalarını kendi üretiyor. Yapılan muazzam işler var ama bunlar bile tartışma konusu yapılıyor.

 

Kantarcı diğer başkanlardan farklı olarak sosyal medyayı da yoğun şekilde kullanıyor. Orada yapılan tüm eleştirilere cevap veriyor, beğenmediği paylaşımlara anında itiraz ediyor. Zaman zaman tatsız olayların yaşanmasına da neden olan bu tavrı da kimileri tarafından yoğun şekilde eleştiriliyor. Çaycuma Belediye Başkanı Bülent Kantarcı ile tüm bunları konuştuk. Yenilemesi yapılan ve şehrin ortasında bir vaha gibi görünen Belediye SEKA Sosyal Tesislerinde yaptığımız söyleşi de aklımıza gelen her şeyi sorduk. Her sorumuza da ayrıntılı yanıtlar aldık. İlgiyle okuyacağınızı düşünüyoruz.

 

ÖZDEMİR: Şu sosyal medya tartışmalarıyla başlamak istiyorum konuşmaya. Burayı en yaygın kullanan belediye başkanlarından birisi sizsiniz. Kimilerinin son derece sıkıntılı bulup görünmek istemediği bu alanı nasıl yürütüyorsunuz? Bu yönde eleştiri alıyor muusnuz? Şunu da merak ediyorum doğrusu,  internet üzerinden polemiğe girmeniz doğru mu?

KANTARCI: Ben çocukken “İnsanın canı neden yanar” diye merak ederdim. Çağımızda iletişim, vücuttaki sinir hücrelerinin işlevini yerine getiriyor. Facebook mutluluk ve öfke gibi insana dair duyguları yansıtan bir mecra. Kenti yöneten birinin kent halkının ne hissettiğini bilmesi son derece önemli. İnsanlardan anında geri dönüşler alıyorum. Sosyal medyada Çaycuma halkı belediyenin fahri müfettişi, hatta görevlisi gibi çalışıyor. Belki inanmayacaksınız ama Çaycuma Belediyesi’nin personeli gibi çalışan insanlar var. Sorunları anında bana iletiyorlar. Gecenin bir yarısında bile gözlemlediği sorunu sosyal medya aracılığıyla iletenler oluyor. Bunun için sosyal medyayı sıkça kullanıyorum. Eleştirilere saygım var. Ancak sistemli olarak hakaret edenler listemden çıkartıp engelliyorum. Tüm bu olan bitene, tepki gösteren kesimleri anlamaya ve ikna etmeye çalışıyorum. Bir hedefe kitlendim. Engelsiz ve huzurlu bir Çaycuma istiyorum. Bu nedenle sosyal medyayı daha yaygın olarak kullanmaya devam edeceğim.

 

ÖZDEMİR: Son Belediye Meclis toplantısında Çaycuma Express Gazetesi muhabiri Ercan Karakuş’u toplantıdan çıkarttınız. Bunu bir gazeteci olarak yadırgadığımı söylemek isterim. Bu tavrınızın arkasında yatan gerçek nedir?

KANTARCI: Bir kere şunu söyleyeyim kesinlikle öfkeyle yapılmış bir davranış değildi. Sosyal medyadan insanlara hakaret etmek kin ve öfke kusmak gazetecilik değildir. Bizim belediye meclisimiz gerek internet üzerinden tüm dünyada, gerekse kent merkezindeki dev ekran aracılığıyla halkımız tarafından izlenebiliyor. Çaycuma Belediyesi şeffaf bir belediyedir. Yani bizim gizli saklı bir işimiz yok. Medya kuruluşlarıyla da bir sorunum yok. Bu arkadaş, bugüne kadar tek bir belediye meclis toplantısına bile katılmadı. Özellikle ÇAY-BEL üzerinden bir süredir kendisinin de körüklediği haksız eleştirilerin görüşüleceği toplantıya adeta provokasyon çıkarmak için geldi. Gazeteciliğin evrensel ilkelerinden bihaber. Haberin unsurları diye bir şey var. Belediyenin haberlerini yaparken sanki başkanın adı yokmuş gibi haber yapıyor. Tarihe bile ihanet ediyor. Onun arşivine giren araştırmacılar, benim görev yaptığım dönemde Çaycuma belediye Başkanının kim olduğunu öğrenmek için ikinci bir kaynağa bakmak zorunda.  Daha da ileri gidiyor, toplu fotoğraflarda photoshop ile kırpıp beni fotoğraftan çıkartıyor. AKP’li meclis üyesi arkadaşlarımız ÇAY-BEL’in sermaye artışına itirazda bulundu. ÇAY-BEL’in hesaplarının incelenmesi ve detaylarıyla bilançonun kendilerine verilmesini istedi. Organizasyona bak, toplantı bitmeden verilen önerge gazetelerin internet sitesinde yayınlandı. Bizden istediğini elde edemeyen bazı medya kuruluşları ısrarlı bir şekilde eksiklerimizi ve hatalarımızı arıyor. Gazeteciliğe yakışmayan işler yapıyorlar. Bizim tanımlanmış kriterlere uyan, gazetecilik meslek ilkelerine sahip çıkan, yasalar çerçevesinde görevini yapan medya kuruluşlarıyla hiçbir problemimiz yok. Tam aksine biz onların özgürlüklerini savunuyoruz. Yani tavrım şahsi değildir. İkaz ettik, ancak tutumlarını devam ettirdiler. O gün oraya kötü niyetli bir gazetecilik eylemi yapmak için gelmişti. Tüm bunlar gazetecilik ve basın özgürlüğüyle açıklanamaz. Hareketimi insani bir tavır olarak görmeniz lazım. Ben hiçbir zaman basında kimseye sansür uygulamadım. Ancak basın da kalem benim elimde diye başkalarına sansür uygulamalıdır.

 

ÖZDEMİR: Çaycuma Belediyesi iki yılda önemli çalışmalara imza attı. Fiziki anlamda hissedilir bir değişim yaşıyor. Neler yaptınız ve daha neler yapmayı planlıyorsunuz?

KANTARCI: Seçim vaatlerimizin yüzde 99’unu iki yılda gerçekleştirmenin onurunu yaşıyoruz. Bu arada hiç sözünü etmediğimiz işleri de tamamladık. Çaycuma’yı yeni baştan imar ediyoruz. AKMERCAN ile anlaşarak 100 kilometreye yakın doğalgaz için kazı yaptık. Pazaryerini taşıyarak kente nefes aldırdık. İki önemli bulvarımızı araçtan arındırıp engelsiz hale getirdik. Bunlar kent için ağır ameliyatlardı. Halkımıza bu ağır ameliyatlara tahammül ettiği için teşekkür ediyorum. 15 bin metre kare alanda belediye kompleksi yapıyoruz. Biz halkımıza çağdaş, yaşanabilir ve huzurlu bir kent vadettik. Bu çerçevede olanaklar el verdikçe Filyos Çayı kenarında oluşturmaya başladığımız yaşam alanı çalışmalarımız devam edecek. Sosyal ve kültürel etkinliklere en az altyapı ve diğer yatırımlar kadar önem veriyoruz. Genel Başkanımız Kemal Kılıçdaroğlu’nun teşrifiyle altı yatırımı hizmete açtık, temelini attık. Çaycuma’nın en ücra noktalarına kadar hizmet götürmeye çalışıyoruz. Projeleri için yarışma açtığımız bilim ve spor merkezini bitirip görevim süresinde hayata geçirirsem kendimi mutlu hissedeceğim. Bunun yanında SEKA Sosyal Tesisleri’ni halkımızın yaşamına kattık. Cezaevi’nden Kent Müzesi’ne projemiz bürokratik engelleri aşmaya çalışıyor. Yeni baştan bir kent yaratmanın zamana karşı yarışı içerisindeyiz. Başarılı olduğumuza inanıyorum. Çaycuma’ya ne yapsak azdır.

 

ÖZDEMİR: İlçede yaşanan göç ve işsizlik nasıl başa çıkıyorsunuz?

KANTARCI: Zonguldak ve Çaycuma’da uzun yıllardır hissedilir bir geriye dönüş yaşanıyor. Bülent Ecevit Üniversitesi bir araştırma için insanlara ‘Kentin en büyük sorunları nelerdir?’ şeklinde soru yöneltiyor. İlginçtir, verilen yanıtlarda işsizlik 3’ncü sırada. İlk sırada ise kentsel yaşam kalitesinin kötü olması geliyor. 2’nci sırada ise pahalı bir şehir olması var. Aynı araştırmada insanların yüzde 50’sinin Zonguldak’tan göç etmeyi düşündüğü tespit edilmiş. Bunların önemli bir bölümü ise gelir seviyesi yüksek olan insanlar. Yani insanların geleceğe dair Zonguldak’la ilgili hayalleri yok. Zonguldak 30 senedir büzülüyor. Büzüle büzüle bu hale geldik. Ben yayaların, çocukların engellilerin yaşamını kolaylaştırmak adına radikal kararlar aldım. Haliyle karşımda da bazı çevreleri buldum. Biz Çaycuma’yı trafik keşmekeşinden kurtarıp daha yaşanabilir, daha güvenli ve huzurlu bir kent yapmayı hedefliyoruz.

 

ÖZDEMİR: Merkezi hükümetle olan ilişkileriniz nasıl? Muhalefet partisinden bir Belediye Başkanı olarak Çaycuma’ya yeteri kadar destek alabiliyor musunuz?

KANTARCI: Bize bir adım atana biz iki adım yaklaşıyoruz. Maalesef bizim milletvekillerimiz yerel yönetimler arasında çok ciddi bir ayrımcılık yapıyor. Mesela Çaycuma Belediyesi olarak Çevre Bakanlığı’nda 1 buçuk yıldır bekleyen projelerimiz var. DSİ Çaycuma’daki projelerini yavaşlatıyor. Aslında iktidar partisi CHP’li Çaycuma Belediyesi’ni değil Çaycuma halkını cezalandırıyor. İktidar bize sabotaj yapmaya çalışıyor. Çaycuma’nın devlet hizmetlerinden yoksun kalması için özel bir çaba sarf ediyorlar. 1 Kasım’dan sonra TBMM’de iktidar partisindendir, CHP’lidir diye ayırmadan Zonguldak milletvekillerinin tamamını ziyaret ettim. Fakat AKP’lilerden bizim kapımızı çalan olmadı. Nezaketen bile çayımızı içmeye gelmediler. AKP Çaycuma ilçe başkanı belediyemizin etkinliklerine bile katılmıyor.

 

ÖZDEMİR: Her ne kadar karşınızda bir muhalif bir grup var ise de yaptığınız işlerden ötürü CHP Genel Merkezi tarafından çalışmalarınızdan ötürü ödüllendirildiniz. Parti içerisinde size karşı muhalif bir yaklaşım var. CHP ile diyalog eksikliği yaşıyor musunuz?

KANTARCI: Cumhuriyet Halk Partisi benim başkanlığımda 37 sene sonra Çaycuma’da seçim kazandı. Burada melankolik bir durum var. CHP örgütleri seçimden sonra karıştı. Aralık başındaki kongreye kadar parti içinde çalkantılı bir ortam vardı. Aralıktan bu zamana kadar parti örgütlerinde bir uyum sorunu yaşıyoruz. Ancak şu anda yaptıklarımızın anlaşıldığını ve sahiplenildiğini görünce mutlu oluyorum. Geçmişe oranla daha uyum içinde çalışıyoruz. Siyasete ileri bir yaşta girdiğim için acemilik çekmedim. Siyasi pratiğim yoktu ama olanları iyi izledim. Başarılı bir siyasetçi olan babam Nihat Kantarcı’yı yakından gözlemledim. Parti içinde meydana gelen gelişmelerin sebepleri konusunda fikir sahibiyim. Alışılmışın dışında işler yapan bir belediye başkanının karşılaştığı tepkilerle karşılaşıyorum. Zaten bunun aksi de eşyanın tabiatına aykırı. Yani hiçbir başarı cezasız kalmaz. Kavga etmemeye çalışıyorum. Bazı kesimlerce cüzamlı görülsem de onların kapattığı kapıları yeniden aralamak istiyorum.

 

ÖZDEMİR: AKP’li İl Genel Meclis üyesi Ramazan Taşdemir’in Facebook’tan hakaret içeren bir mesajı ile gündeme geldiniz. Ondan sonra yaşananları sizin ağzınızda dinleyebilir miyiz?

KANTARCI: Ben Facebook’ta bana ve belediyemize yönelik övgüleri yayınladığım gibi aleyhte olan paylaşımları da mutlaka yayınlıyorum. Hareket etmedikleri sürece her iletiye saygım var. Edep ve ahlak içindeki eleştirileri paylaşmaktan çekinmiyorum. Bu ruh sağlığıyla ilgili bir sorun. Bana hakaret eden şahsın benden özür dilediği mesajı da paylaştım. Ardından bir kez daha hakaret içeren bir mesaj yayınladı. Bunun kamuoyunun takdirine bırakıyorum. Biz bu tür kısır çekişmelerden uzak yaptığımız hizmetlerle anılmayı tercih ediyoruz.

 

ÖZDEMİR: Son olarak neler söylemek istersiniz?

KANTARCI: Bana görüşlerimi açıklama fırsatı verdiğiniz için çok teşekkür ederim. Elbette söyleyeceğim çok şey var. Hiç abartısız olarak söylemek isterim ki Çaycuma için gecemizi gündüzümüze katarak çalışıyoruz. Yalnızca bölgeye değil, ülkeye örnek bir belde yaratacağız. Yaptığımız hizmetler sonucunda Çaycuma engelsiz bir kent haline geldi. Merkezden çepere doğru yayacağımız hizmetlerle her şey çok daha güzel olacak. Siz de bir basın mensubusunuz. Eleştirilerinize son derece açığız, hiçbir itirazımız yok. Ama art niyeti daha ilk cümlesinden belli olan sözleri de dikkate almıyoruz. Herksin gözünün önünde olan olayları bu kadar çarpıtarak yayımlamak hangi ahlaka sığıyor ben bilmiyorum. Herkesi gelsin burada yaptıklarımızı görsün. Dileyen gelsin istediği soruyu sorsun. Ama verdiğimiz cevapları da çarpıtmadan yayınlasın. Ben tüm Çaycumalı hemşerilerime, gözünü burada olan bitenlere dikmiş dostlara seslenmek istiyorum. Gönlünüz huzurlu olsun. Bölgemizin parlayan yıldızı Çaycuma emin ellerde. Yarınlarımız çok daha aydınlık.