Türk karasularında her türlü denizcilik işlerini Türk vatandaşlarına tahsis eden ve yabancıların kabotaj hakkına son veren Kabotaj Kanunu kabul edildi. Kabotaj Kanunu 1 Temmuz 1926'da yürürlüğe girdi.

Kabotaj, bir devletin kendi limanlarına deniz ticareti konusunda tanıdığı ayrıcalıktır. Bu ayrıcalıktan yalnızca yurttaşlarının yararlanması, millî ekonomiye önemli bir katkı sağlayacağından, devletler yabancı bandıralı gemilere kabotaj yasağı koyma yoluna gitmişlerdir. Bazı uluslararası sözleşmelerde de kabotaj yasağı koyma yetkisine ilişkin hükümler yer alır.

Karadeniz’e kıyı Zonguldak tarihinde deniz yolcu ve eşya trafiğinin en işlek limanlarında biridir. Yolcu taşımacılığı kadar kömür ticaretinin en büyük bölümünü deniz yoluyla sağlamıştır. 1 Temmuz Denizcilik Bayramı kutlamaları kent için anlamı çok önemlidir.

ZONGULDAK’TA DENİZ YOLUYLA ULAŞIM…

Şimdi “gemi” diye tabir ettiğimiz deniz vasıtaları için daha eskiden “vapur” ismi kullanılırdı. Bu isimlendirme zamanla teknolojideki gelişmeyle birlikte yenilendi, “gemi” oldu. Araba vapurunun yerini de, Ro-Ro ve feribotlar aldı. Bu vasıtalarla tanışma 1960 sonrası oldu, daha kısa süreli seyirlerde kullanılan, rampası sayesinde taşıt taşıyabilen deniz vasıtalarıydı. “Cruise” yolcu gemileri de, okyanus ötesi taşıma yapan vasıtalar için isimlendirildi.

Eskiden vapurlar, uğrak duraklarında liman olmadığı veya yetersiz olduğu için, iyi havalarda açık denizde demirler, yolcu ve yükler sandal ve kayıklarla taşınırdı. Fırtınalı havalarda ya iskeleye bağlanması için mücadele verilir ya da seferler iptal edilir, vapur uğramadan yoluna devam ederdi. Malzemeler ve postalar, bu vapurlarla nakledilir, vinçlerle boşaltılırdı.1960’lı yıllara kadar Zonguldak’a gelen gemiler, şimdiki TIR Parkı’nın olduğu alana kıçtan kara yanaşır, bu bölge yasaklı alan olduğu için yolcular ve görevlilerdenbaşka kişilerin girişi engellenirdi. 1960 yılında dönemin Valisi Amiral Tevfik Sargut tarafından yolcu gemilerinin yanaşma rıhtımı, bugün halen kullanılan Liman Caddesi eski rıhtımına taşınarak, yolcu ve yük transferinde kullanılmaya başlandı…

Karadeniz kıyısındaki il ve ilçelerde yaşayan insanlar, karayollarının gelişmediği yıllarda, batıya ve doğuya vapurlarla giderlerdi. Bu vapurlar, “siyah vapurlar”ve “beyaz vapurlar”diye ikiye ayrılırdı. Siyah vapurlar, biraz daha eskiydiler. En zevkli yolculuk, güvertede yapılan yolculuktu. Yaz aylarında kamaralar sıcak olur ve kokardı. Vatandaş, yatağını-yorganını güverteye serer,yıldızlar altında seyahat ederdi.

Gemiler, her Salı İstanbul’dan saat 10.00’da kalkar, İstanbul-Zonguldak-İnebolu-Sinop-Samsun-Ünye-Ordu-Giresun-Görele-Vakfıkebir-Trabzon-Sürmene-Pazar-Hopa'ya kadar gider, yolcu ve yük indirir, sonra tekrar aynı limanlara uğrayarak, yük ve yolcu alarak İstanbul’a dönerdi.

SİYAH VAPURLAR…

Siyah vapurlar, genelde gazyağı, tuz ve posta taşırlardı. Bunlar Aksu-Tarı-Sus-Cumhuriyet-Tırhan-Kadeş-Etrüsk-Güneysu’ydu. En görkemlisi “Tarı”ydı. Gece geldikleri zaman ışıkları limanı aydınlatır, bu harika tablonun seyrine doyum olmazdı. Sonra hareket ederler, üç uzun ayrılık düdüğü çalarak, Zonguldak’a veda ederlerdi.

BEYAZ VAPURLAR…

Sonra beyaz vapurlar geldi... Ege-İzmir-Ankara-Samsun-İskenderun-Ordu-Giresun-Trabzon-Akdeniz... Bunlardan Ordu-Giresun-Trabzon kardeş gemilerdi.

Ege-İzmir-Akdeniz ayrı bir kardeş…

Samsun-İskenderun ise ayrı bir kardeştiler.

En popüleri "Ankara"ydı. Ankara, İkinci Dünya Savaşı’nda “hastane gemisi” olarak kullanılmış, savaştan sonra yolcu gemisi olarak değiştirilmiş ve Türkiye'ye satılmıştı.

Bu vapurlarda doğum olduğu zaman beyaz bayrak çekilirdi. Doğan bebeğin hüviyetine, doğum yeri vapurun adı yazılırdı. Ege Vapuru’nda doğmuşsa, hüviyetine doğum yeri "Ege Vapuru" yazılırdı. Seyrüsefer araçlarının yetersiz olduğu, görsel seyir tekniklerinin kullanıldığı yıllarda gemi açıklarda görünür görünmez, motorlar hareket ederler, demir atma yerine geldiği zaman onlar da geminin yanında olurlardı. Yolcular, vapurun yanından indirilen bir iskele ile yukarı çıkar, yükler ise vinçler vasıtası ile ambarlara alınırdı. Aynı motorlar, şehre gelen yolcuları da geri taşırlardı.

Yükleme ve boşaltma işleri bittikten sonra demir alır, burnunu açık denize doğru çevirir, düdük çalıp selamladıktan sonra yavaş yavaş gözden kaybolurdu. Gemiye yolcu ve yük götüren motorlar geri dönerdi.

1990’lı yılların sonunda bu iş bitti. Yolcu ve yük taşımacılığının karayoluna kayması nedeniyle artık gemiler gelmez oldular. İsimleri hafızalarda yer bulmuş gemilerden;

Tarı, Kadeş, Tırhan, Aksu, Güneysu jilet yapılmak üzere söküldü.

Trabzon-Ordu, Deniz Kuvvetleri Komutanlığı’na verildi.

Ege-İzmir kardeş gemilerdi, biri yandı, biri söküldü.

Samsun-İskenderun kardeştiler, jilet yapıldılar.

Çekimleri Zonguldak’ta yapılan “Kelebeğin Rüyası” isimli film sahnesi olarak da kullanılan, türünün son temsilcisi “Akdeniz”gemisi de sökülmek üzere satıldı. Motorlar ve mavnalar, karada bakımsızlıktan çürüdüler, çoğu sökülerek, motorları hurdacılara, ahşapları ise çömlek fırınlarında odun olarak yakıldı. Böylece motorlar-vapurlar dönemi kapanmış oldu. Bu acıklı hikayeyi yaşı 50’nin altında olanlar bilmezler. Bu motorlarda makinist ve tayfa olarak çalışmış bir kaç kişi kaldı hayatta…

TRUVA FERİBOTU…

1990’lı yılların sonlarında vapurların limanımızı terk etmesinden sonra son şans olarak İstanbul-Ereğli-Zonguldak feribot seferleri başladı. “Karadan Zonguldak-Ereğli 3 Saat, Denizden 1,5 Saat” sloganıyla hizmete giren feribot seferleri, Zonguldaklının yüzünü bir kez daha güldürdü. Taşıt ve yolcu taşıyabilen lüks gemilerde, taşımacılığın büyük bir kısmı karayoluyla sağlanan Zonguldak şehri, feribotun verdiği rahat seyahat imkanları ile rahat etti. Bu rahatlık, bazı kesimleri rahatsız etmiş olmalı ki, fazla uzun sürmedi. İstanbul-Zonguldak seferi sırasında, İstanbul’a Zonguldakspor maçını seyretmeye giden ve kendisini takımının taraftarı zanneden bir grup kendini bilmez kişiler tarafından gemide arbede çıkarılmış, eşyaya zarar verilmiş, zaten bahanesi aranan tarifeli seferlein iptal edilmesine neden olmuştu. Son yıllarda deniz filosundaki vapurların satılması ile de tüm yurtla birlikte o gün-bugündür Zonguldak’a tarifeli vapur seferleri bir daha yapılamadı…

Alıntı: Yüksel Yıldırım

Zonguldak Nostalji