KAHVECİ; “EĞİTİM BİR SEN GENEL BAŞKAN YARDIMCISINI LANETLİYORUZ!”
Zonguldak Eğitim İş Başkanı Metin Kahveci  şube merkezinden yazılı bir açıklama yaparak Eğitim Bir Sen hakkındaki görüşlerini aktardı. Kahveci yazılı açıklamasında şöyle dedi:
Hepimizin  bildiği gibi  AKP'ye yakınlığıyla bilinen Eğitimciler Birliği Sendikası (Eğitim- Bir- Sen) Genel Başkan Yardımcısı Atilla Olçum, “Kemalist ruhu, Kemalist ideolojiyi müfredatımızdan ciddi bir şekilde arındırıp medeniyet değerlerini içselleştirmiş bir müfredatı bu ülkenin en büyük sivil toplum teşkilatı olarak ortaya koymamız gerekiyor” dedi. Bu konuşmayı Burdur Eğitim Bir Sen toplantısında sarf etmiştir. Adeta  içindeki kini kusmuştur. Lanetliyoruz!!!!!
Bir ülkenin kurtarıcısına karşı söylenen bu sözler ahlaki kuralları yok saymış, iyilikten nasibini almamış, tamamen nankörlük içeren, yediği kabı kirletenler, onurlarını Vahdetinin yoluna kurban edenlerin  marifetleri  ise son günlerde yürüttükleri ulu öndere karşı düşmanlık politikalarıdır. LANETLİYORUZ!!! VE SUÇ DUYURUSUNDA BULUNUYORUZ!!
 1920 de TBMM açılmasıyla birlikte Vahdettin, şeyhülislam ve İngilizlerle birlikte olup Anadolu’nun bir çok yerinde isyanlar çıkartarak ulusal kurtuluşumuzu yok etmek isteyenlerin amacı ne ise Atilla Olçum’un amacı da odur.  Tam bir işbirlikçi düşünce tarzıdır. Yani Atilla’nın anlayışında Türk Kültürü yok, Ulusal politikalar yok, milli kültür yok, gelenek ve göreneklerimiz yoktur. Peki ne vardır?  Hurafe vardır. Biat kültürü vardır. Arap yazısı ve Arapça kültürü vardır. Millet kavramı yok ümmet anlayışı vardır. Tek dişi kalmış canavarlık vardır. Yani bilim, çağdaşlık ve evrensellik yoktur.
Müfredattaki Kemalizm, ülkemizin birliğini, beraberliğini koruyan çağdaşlığa giden bir yoldur. Bütün ulus devletlerde kendi ülkelerinin birlik beraberliğini öğütleyen anlayışlar vardır ve hiçbir ulus devlet bu programlardan taviz vermez veremez. Eğer TC Devleti bir ulus devleti olmayacaksa kısa zamanda hemen bölünmeye gidecektir. Ülkemiz bölünmesin diye eğitim programlarımızda Atatürk’ün düşünce sistemine yer verilir. Verilmesinin temel nedeni vatanını, milletini seven ve ülkesini çağdaş seviyeye ulaştırmasını istemiştir. Muasır devletleri yakalamadaki engellerin aşılmasını istemiştir. Bütün amaç budur. Bu  amaçların hangisi bu medeniyetini yok etmiştir? Oysa  bu amaçlar  bir dert değil, ülkenin kalkınmasında  bir neferdir.  Derleri olanların aksine,  ülkemizin daha iyi olmasını ,daima çağdaş uygarlık yolunu göstermiştir.Bu amaçlardan gocunanlar Türk Milletinin ilerlemesini istemeyenlerdir.  Türk Milletinin iyi olmasını kim istemiyor? sorulduğunda ilk başta emperyalistler ve onun iş birlikçilerin olduğu görülmektedir. Öyleyse bu sözü sarf eden zat emperyalizmin ve o ideolojinin  avukatıdır.  Milli Eğitim programlarından Atatürkçülüğün çıkarılmasını sadece gericiler değil maalesef aynı safta tutan bölücüler tarafından da istenmektedir. Yani bölücüler ile gericiler her zaman Atatürkçülüğün yok edilmesinde birlikte olmuşlardır ve birlikte hareket etmeye her zaman hazırlardır.
 100 yıllık medeniyet davası kaygısından ve her 10 yılda bir balans ayarından bahsederek medeniyetimizi kaybettiğini ifade eden zatı muhterem, nereden geldiğini ve nasıl yetiştiğini inkar etmektedir. 13 Yıllık AKP  iktidarında bu ülkede medeniyet mi kalmış ? Medeniyetin,  inancın , hısızlığın ,yolsuzluğun, hukuksuzluğun ve terörün  kol gezdiği bu ülkede  Atilla gibiler konuşmaya hakları yoktur. Ülkemizde yaşanan darbeler olmasaydı zaten sizin gibilerin bu ülkede esaminiz okunamazdı. Bu ülkede birileri Atatürkçülük üzerine darbe yaptığını ifade edenler Atatürkçülüğe en büyük ihaneti yapmışlardır.Darbeler bölücülerin ve gericilerin işlerine yaramış ve bunun sonucunda ihanetçi tohumlar kol boyuna kadar uzanmıştır. Atatürk’e dil uzatmak Kurtuluş Savaşına ve Çanakkale’ye  dil uzatmaktır. Atatürk’e dil uzatmak  Müslümanlığa da dil uzatmaktır. Bu gün ülkemizde yaşanan  

 Müslümanlık, Atatürk sayesindedir. Bu gün komşu ülkelerin ülkemize mülteci olarak gelmeleri ve güvenli olarak görmeleri Atatürk sayesindedir. Bunu bilmeyenler müsveddeler hiçbir zaman tarihimizi geri döndüremeyecektir. Bölücülerin ve gericilerin egemen olmaya başladığı bu günlerde onları yenmenin yolu Atatürkçü, çağdaş  ve ulusal birlik cephesidir. Hattı mücadele yok, sattı mücadele vardır. Bu satıh bütün vatandır diyen Atatürk’ün yolundan  gidilerek   bu cepheyi oluşturacak siyasi irade de ve geniş halk kitleleri (gençlik) örgütlenerek  bu ihanetçileri yenecektir.  Vahdettin bu ülkeyi satmanın cezası olarak  nasıl ki İngiliz gemisine binerek kaçtıysa bu tiplerinde sonu  da böyle olacaktır. Bu laflar ihanetçilerin alnında  kara bir leke olarak kalacaktır.