Karabük Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu 1947 yılında faaliyete giren ve çalıştığı 44 yıl boyunca sağladığı enerji ile Türkiye’nin sanayileşmesine büyük katkı sağlayan tarihi Işıkveren Santralini kültür varlığı olarak kabul etmeyerek koruma talebini reddederken 2 bacanın koruma altına alınması için işlem başlattı.

1924’te, kurulan Zonguldak Maden Mühendis Mekteb-i Âlisi Müdürü Refik Fenmen, 1935’te yayımladığı “Türkiye’nin Elektrifikasyonu” adlı kitapta, Zonguldak’ta kömür yıkama ünitelerinden çıkan ve ticari değeri olmayan kömür tozları yakılarak elektrik üretilebileceğini ileri sürdü. Hükümet 1938’de düşük kalorili bu atıklardan elektrik üretecek bir santralin kurulması kararını aldı. 1940’ta bir İngiliz firması ile yapılan anlaşma 2. Dünya Savaşı nedeniyle bozulunca ikinci ihale ancak 1946’da yapılabildi. 10 Temmuz 1946’da Türkiye’nin Silahtarağa’dan sonra ikinci, Cumhuriyet döneminin ilk termik santrali olarak yapımına başlanan Işıkveren Santralinin ilk üniteleri 1948’de hizmete başladı.

TÜRKİYE’Yİ SANAYİLEŞTİRDİ, ENTERKONNEKTE SİSTEMİN KURULMASINI SAĞLADI

Yapılan yeni yatırımlarla Türkiye’nin 2. büyük enerji tesisi olarak uzun yıllar ülkeye hizmet eden Işıkveren, 1991 yılında ekonomik ömrünü tamamladığı gerekçesiyle devre dışı kaldı. Marshall yardımıyla enerji nakil hattının tamamlanması üzerine İstanbul, Kocaeli ve Sakarya başta olmak üzere, ülke ekonomisinin itici gücü olan Marmara Bölgesi’nin o zamanki elektrik ihtiyacını karşılayan santral, Türkiye’nin sanayileşmesi gibi enterkonnekte sistemin de kurulmasını sağladı. Zonguldak’ın sosyal tarihinde de yeri olan santral, başta İran Şahı Rıza Pehlevi ve eşi Prenses Süreyya olmak üzere yurtdışından gelen pek çok konuğa, “Gelişen, sanayileşen Türkiye’nin modern yüzü” olarak tanıtıldı. Zonguldak Kültür ve Eğitim Vakfı (ZOKEV) iç donanımı hurda olarak satılan santralin halen ayakta olan binasının koruma altına alınması için Karabük Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kuruluna başvurdu. 

SKANDAL KARAR GÖRE SADECE İKİ BACASI KORUNACAK

Başvuruyu 9 Haziran’da görüşen Kurul aldığı 6743 numaralı kararla, “Süreç içinde iç mekânda yapılan fiziki müdahalelerden ötürü mimari özgünlüğünü yitirdiği” ve “Kullanım dışı olması nedeniyle taşıyıcı sisteminde doğal iklim koşullarına maruz kalan yapının mevcut durumunun can ve mal güvenliği açısından tehlike oluşturduğu” gerekçesiyle başvuruyu reddetti. Kurul ayrıca aldığı kararla 2 adet baca yapısının kültür varlığı olarak tescili için işlemleri başlattı. Konuya yakın kaynaklar alınan kararın resmen bire skandal olduğunu söylerken, “Şayet bu santral korunmayacaksa başka ne koruyacak? Kurul Zonguldak’ın tüm endüstri varlığını resmen yok ediyor. Zonguldak’ın tarihinde derin izleri bulunan ve Türkiye’nin tarım toplumundan sanayi toplumuna geçişinin simgesi olmuş, mimari açıdan da son derece güzel bir yapı göz göre göre yıkıma terk ediliyor. Kente resmen kötülük yapılıyor” diyor.