Doğu Karaoğuz, Çaycuma Belediyesi tarafından yayımlanan “Efsane Madenci Süleyman Sırrı” adlı kitabının tanıtım toplantısında yaptığı konuşmada, “Gençli-ğini, iyi bir madenci olan babası Ahmet Ali Ağa’nın yanında, kömür ocaklarında geçiren Süleyman Sırrı, madencilik işine damardan giren biriydi, bu işi iyi öğren-mişti” dedi.

 

       Yazar Doğu Karaoğuz’un Çaycuma Belediyesi tarafından yayımlanan “Efsane Ma-denci Süleyman Sırrı” adlı kitabının tanıtım toplantısı ve imza günü yapıldı. “Çaycuma Günleri” etkinlikleri çerçevesinde, Öğretmenevi bahçesinde yapılan imza gününe, Çaycuma Belediye Başkanı Bülent Kantarcı, CHP Zonguldak Milletvekili Ünal Demirtaş, CHP 24. Dönem Milletvekili Ali İhsan Köktürk,  Perşembe Belediye Başkanı İsmail İnam, CHP İl Başkanı Hakkı Güney, CHP Çaycuma İlçe Başkanı Tuncay Akyol’un  yanı sıra ilgili bir kalabalık katıldı.

       Etkinliğin yazarın 50. evlilik yıldönümüne rastlaması nedeniyle sürpriz bir yıldönümü pastası kesildi. Pastayı eşi Nilgün Karaoğuz ile birlikte kesen Karaoğuz çok duygulan-dığını ifade ederek bu sürprizi hazırlayan Çaycuma Belediyesi personeline teşekkür etti.

 

 

Soldan: Nilgün Karaoğuz, Doğu Karaoğuz, Ünal Demirtaş, Bülent Kantarcı.

ÜLKEYİ ÇOK SEVEN GERÇEK BİR VATANSEVERDİ

       Ülkemizin “Karaelmas Diyarı” olarak bilinen Zonguldak yöresinde bir zamanlar “Sü-leyman Sırrı Barlı” adında bir madenci yaşadığını söyleyen Karaoğuz, “Gençliğini, iyi bir madenci olan babası Ahmet Ali Ağa’nın yanında, kömür ocaklarında geçiren Süleyman Sırrı, madencilik işine damardan giren biriydi, bu işi iyi öğrenmişti.  İşçi babasıydı; işçiden yana tavırlarıyla herkese kendini sevdirdi. Eli açıktı, fakire fukaraya yardım eder, çocukları çok severdi. İstiklal Savaşı sırasında, Kuvay-ı Milliye’ye yaptığı yardımlarla kendini gösterdi. Ailesinin kökleri Karadağ’a dayandığı halde o, bu ülkeyi çok seven gerçek bir vatanseverdi. Madencilik konusunda yakın tarihimizle ilişkin yaptığım çalışmalar sırasında bana hep onu sordular. Süleyman Sırrı nereliydi, nerede doğmuş, nerede yaşamış, neler yapmıştı? Zonguldak ve çevresinde madencilikle ilgili olanlar bu ismi biliyordu, onu tanıyan birçok kişi vardı. Ancak, araya zaman faktörü girip yıllar geçince, Süleyman Sırrı ismi sanki bir efsane haline gelmişti; birçok kişi onun adını duymuştu, ama tam olarak bilemiyorlardı, kimdi bu efsane madenci? Bu kitapta, sizlere o kişiyi tanıtmaya çalıştım” dedi.

 

SÜLEYMAN SIRRI ANNEM HÂCER KARAUĞUZ’UN ÖZBEÖZ AMCASIYDI

       Süleyman Sırrı’nın babası Ahmet Ali Velovic’in, 1850’li yıllarda Karadağ’dan gelip, Zonguldak kömür ocaklarında uzun yıllar madenciliğin her türlü zorluğunu, eziyetini çektikten sonra, o çevrenin ilk Müslüman madencisi olarak adı madencilik tarihimize ge-çen bir Boşnak olduğunu söyleyen Karaoğuz, “Annesi ise, Zonguldak’ın Kilimli yöre-sinden Havva Hanım’dı. Süleyman Sırrı, babasından madenciliği en iyi şekilde öğrenip, kardeşleri arasında bu işe sahip çıkan kişi oldu. Ülkemizdeki madenler 1940 yılında devletleştirilinceye kadar madenden kazanılan parayı kardeşleri arasında paylaşmış olsa da, bu işin kaymağını yiyen kişi olarak bilindi. Ülkemizin sayılı zenginleri arasında adı geçti. Yaşamını Zonguldak, İstanbul ve Çaycuma’da geçirdi. Tüm kazancını, zeki, becerikli ve girişken bir işadamı olarak iyi değerlendirdi, geliştirdi ve bu sayede iyi gün gördü. ‘Kömür Kralı’ adıyla, çapkınlıklarıyla İstanbul kenti literatürüne geçen bu adamın bir sürü sevgilisi, evlilikleri oldu. Tabii hepsini bilemesem de, yakınlarımın bilgilerini bir araya getirerek toparladığım bu kitabın kahramanı Süleyman Sırrı Barlı benim büyük amcam, yani annem Hâcer Karauğuz’un özbeöz amcasıydı. Yukarıda belirttiğim gibi, bana onu çok sordukları için kaleme sarıldım; onun hakkında bildiklerimi, öğrendiklerimi, anılarımı bir kutuya koydum ve kutuyu iyice bir çalkaladım, sonunda elinizdeki kitap ortaya çıktı” dedi.

BAŞKAN KANTARCI’YA TEŞEKKÜR EDİYORUM

 

       Kitabın Çaycuma Belediyesi tarafından yayımlanmasının öyküsünü de anlatan Ka-raoğuz, bu kapsamda, “Bir vesileyle Çaycuma Belediye Başkanımız Bülent Kantarcı’yı ziyaret etmiştim. Kendisiyle sohbetimiz sırasında Çaycuma’daki anılarımdan söz ettim. Çocukluğumda gelip, büyük amcam Süleyman Sırrı’nın evinde misafir olduğumu anla-tınca adeta gözleri parlayan Sayın Başkan, ta çocukluğundan beri Süleyman Sırrı’nın köşkünü bildiğini ancak kişi hakkında hiçbir malûmatı olmadığını, bunu da çok merak ettiğini dile getirdi. Ben de o vakitlerde bilebildiğim şeyleri, aklımda kaldığı kadarıyla kendisine anlattım. Başkan da, ‘Süleyman Sırrı’nın Sırrı’ diye bir kitap yazıp bize bunları anlatsan ne güzel olur’ dedi. Kitabın basımını Çaycuma Belediyesi olarak seve seve yapacaklarını dile getirdi. Ben de oturdum büyük bir hız ve zevkle bu kitabı yazdım. Sayın başkana kitaba, bilgiye verdiği değer nedeniyle özellikle teşekkür ediyorum” dedi.

 

KANTARCI: “SÜLEYMAN SIRRI ÇOK MERAK EDİLEN BİR KİŞİYDİ”

       Çaycuma Belediyesi Kent Kültürü dizisinin 2. kitabı olarak çıkan “Efsane Madenci Süleyman Sırrı” toplamda 208 sayfadan oluşuyor. İçinde dönem ait bolca fotoğraf da bulunan kitap Zonguldak ve Çaycuma’nın bir dönemine de ışık tutuyor. Çaycuma Bele-diye Başkanı Bülent Kantarcı yazdığı önsözde şunları söylüyor:

        “Çocukluğumda, şimdiki adı Esengin Caddesi olan o tozlu ve çamurlu yolun hemen kenarında, vişne ağaçlarının serinliğine yaslanmış, villa görünümlü bir ev vardı. Önün-deki havuzuyla, ilçenin en güzel yapılarından biri olan o ev, görkemli olduğu kadar, gi-zem de doluydu. Öyküsüne dair hiçbir şey yoktu çünkü belleğimizde. Bildiğimiz tek şey, ‘Süleyman Sırrı’nın köşkü’ olduğuydu. İyi de, kimdi bu Süleyman Sırrı? İlçemizde bilinen hiçbir yakını olmadığına göre, Çaycumalı olmadığı kesindi, ama bu kadar güzel bir evi niçin yaptırmıştı buraya? Niye terk edip gitmişti daha sonra? Köşk, böyle viran hâlde kaldığına göre, kimi kimsesi yok muydu? Köşkün olduğu alanın, Çaycuma’nın ilk sine-masının bulunduğu yer olarak ilçe tarihinde özel bir yeri olmasının yanı sıra, yıllarca bir sosyal merkez olarak işlev gören köşkün hemen yanındaki Gonca Sineması’na da ‘Sü-leyman Sırrı’nın ahırı’ deniyordu. İlk elden çıkartılan bu ahırdı demek ki. Derken, çevresindeki arsalarla birlikte, o güzelim köşk de satıldı. Satın alanlar, köşkü hemen yıkıp, yerine başka yapılar dikince, o gizemli köşk sırlarını da alarak tarihe karıştı.”

 

KANTARCI: “SÜLEYMAN SIRRI’NIN SIRRI NİHAYET ÇÖZÜLDÜ”

       “O günlerde, belki biz de merak etmedik; sormadığımızdan olacak, büyüklerimiz de anlatmadı. Süleyman Sırrı’yı tanıyan ya da köşkün şaşaalı geçmişine tanık olanlar da birer birer azalınca, gerçekten sırlarla dolu bir köşk imgesi çıktı ortaya.

       Bu konudaki merakımı gidermek, ancak Belediye Başkanlığı yıllarımda nasip oldu: Bir gün, ilçemizi ziyaret eden Zonguldaklı yazar Sayın Doğu Karaoğuz, ‘Süleyman Sırrı benim büyük amcamdı’ dediğinde, ucu bu kitabın ortaya çıkmasına kadar uzanacak koyu bir sohbet gelişti aramızda. Sayın Karaoğuz’dan öğrendim ki, Süleyman Sırrı, Zonguldak’ın ilk Müslüman madencisi Ahmet Ali Ağa’nın oğluydu. Ve hiç tartışmasız, Zonguldak kentinin en varlıklı adamlarından biriydi. Ünü İstanbul’a kadar yayılmış, orada ‘Zonguldaklı Kömür Kralı’ olarak nam salmıştı. Birinci Dünya Savaşı sırasında, Rus bombardımanları nedeniyle güvenliksiz bir yere dönüşen Zonguldak’tan, ağabeyi Mustafa Barlı ve ailesiyle birlikte daha güvenli bir yer olarak geldiği Çaycuma’yı çok sevmiş, daha sonra sık sık geleceği bu yeşillikler deryasına, dillere destan bir köşk yaptırmıştı. Özellikle av mevsimlerinde geldiği bu köşkte, hem misafirlerini ağırlamış, hem de hoşça vakit geçirmişti. Yıllardır merak ettiğimiz Süleyman Sırrı’nın sırrını nihayet çözmüş olmaktan çok mutlu olmuştum.”

 

KANTARCI: “KENTİN KÜLTÜR HAZİNESİNE KATILANÇOK ÖNEMLİ BİR ESER”

 

       “Daha önce yayımladığımız, ‘Bir Zamanlar Zonguldak’ adlı kitabıyla, bu kentin unutulmaya yüz tutan yakın tarihine ışık tutup kayıt altına alan Sayın Karaoğuz, bu kita-bıyla kentimizin ortak hafızasına çok değerli bir katkı daha yapıyor. Yalnızca Çaycu-ma’nın değil, tüm Zonguldak havzasının bir dönemini anlatan bu kitapla ‘kültür adamı’ kimliğini bir kez daha pekiştirirken, iyi bir anlatıcı olarak kentimizin kültür hazinesine çok önemli bir eser daha armağan ediyor.

       Bir yandan ilçemizi ülkenin en çağdaş kentlerinden biri yapma çabaları içindeyken, diğer yandan da üzerinde yaşadığımız toprakların kültürünü, değerlerini koruyup yarın-lara aktarmaya çalışan Çaycuma Belediyesi olarak böyle kitapları yayımlamayı görev bili-yoruz.

       Başkanlığım sırasında yaptığım en değerli hizmetlerden biri olarak gördüğüm bu kita-bın yazarı Sayın Doğu Karaoğuz’a teşekkür ediyor, binlerce kez kalemine, yüreğine sağ-lık diyorum.”