Küpeli’nin son anlarına şahit olan yazarımız Ahmet Öztürk, yaşadığı acıyı paylaştı:
“ÖLÜMÜ GÖRDÜM!”


6 Aralık’ta yapılacak Yapısal Reformlar Paneli kapsamında Zonguldak’a gelen Batı Karadeniz Sanayici ve İş İnsanları Dernekleri Federasyonu (BAKZİFED) Genel Başkanı Bahri Küpeli, AVM’de kalp krizi sonucu vefat etti. Küpeli’nin ani vefatı, panelistleri olduğu kadar sevenlerini ve Zonguldaklı arkadaşlarını da şoke etti. Bunlardan en çarpıcı olanını ise gazetemiz yazarlarından Ahmet Öztürk yaşadı. Yakın arkadaşıyla hasret gidermek üzere AVM’de buluştuğunu anlatan Öztürk, Küpeli’nin ‘eyvah’ diyerek bir anda yere yığıldığını, kendisinin buna son anda engel olduğunu, yaşadığı travmanın ise tarifsiz olduğunu ifade etti.   

Küpeli’nin son anlarında yanında olan gazetemiz yazarlarından Ahmet Öztürk, yaşadığı acıyı şu sözlerle dile getirdi:
Bahri Küpeli yöremiz için adeta savaşan bir sivil toplun gönüllüsüydü… Batı Karadeniz Sanayici ve İş İnsanları Dernekleri Federasyonu (BAKZİFED) Genel Başkanı olarak imza attığı çalışmalar içinde tanıdım onu… Bartınlıydı… Uzun yıllar gazetecilik yapmış, eylül öncesinde TSİP, sonra da CHP içinde siyaset yapmıştı… Şimdi de Ankara’da devam ediyordu çalışmalarına… Safranbolu merkezli olarak kurduğu federasyonun çalışmaları için sık sık gelip gidiyordu… Arkadaşlığımız, fikir alışverişimiz hep sürdü, BAKZİFED ödüllerinin seçici kuruluna aldı beni hatta… Dün, öğle vakitlerinde cuma günü gerçekleşecek düzenleyicisi ve konuşmacısı olduğu bir panel için Zonguldak’ta olduğunu öğrendim…


“EYVAH” DEYİP BİR ANDA YERE YIĞILDI… DÜŞMESİNE SON ANDA ENGEL OLABİLDİM…


Kendisini aradım... İki gündür Dedeman Oteli’nde kaldığını söyledi… Sitem edince, arayamadığını, kendini rahatsız hissettiği için daha çok otelde dinlenmeyi tercih ettiğini dile getirdi… Akşam otelin lobisinde buluşmak üzere sözleştik… 18.30 sularında Zonguldak’a geldim, lobide buluştuk… Orada bulunanlarla birlikte ayaküstü yaptığımız sohbetten sonra yandaki AVM’ye çay içmeye geçtik… Soğuk bir hava vardı, AVM’nin içindeki bir kafeye yöneldik o nedenle… Söyleşe söyleşe birinci katın yürüyen merdivenlerine ulaştık… Tam merdiveni çıkıp, sahanlığa ilk adımımızı atmıştık ki, “Eyvah” deyip yığıldı bir anda... Düşmesine son anda engel olabildim… İlk önce çevreden yetişenlerin, ardından AVM sağlık görevlisinin, sonra da 112 ekiplerinin müdahalesi sonuç vermedi … Son noktayı Atatürk Devlet Hastanesi Acil Servisi ekipleri koydu: Duyarlı kalbi durmuştu…


“BU TRAVMAYI GELECEĞE NASIL TAŞIRIM, ONU DA BİLMİYORUM”


Önce hastane polisine, sonra gelen ekiplere, en sonra da karakola ifade vererek geceyi sonlandırdığımda bir büyük travmayı yaşıyordum artık… İyi bir insanı, gecesini gündüzünü bölgemizin sorunlarına vakfetmiş bir duyarlı yüreği yitirmiştik ne yazık ki… Hepsinden vazgeçtim, koskoca bir hayat solup gitmişti avuçlarımın içinde… Hani sözün bittiği yer vardır, keskin bir acı bir büyük çaresizlikle sarar ya her hücrenizi… Başka bir şey düşünemez, konuşamaz, tat almaz kılar… Aynı acının ateşinde yanıyorum saatlerdir, karabasanlar içinde kıvranıp duruyorum… Pişmanlıktan hayrete, koyu bir hüzün bulutundan keskin bir acıya, duygunun bin bir türü yüreğimde dolanıp duruyor… Bu travmayı geleceğe nasıl taşırım, onu da bilmiyorum… Bildiğim şu ki, ölümü gördüm, hayat denen acımasızlığın yalnızca bir andan ibaret olduğunu anladım bir kez daha… Kahrolmaktan başka bir şey de gelmiyor elimden… Eşi Fadime ve oğlu Durusu olmak üzere tüm yakınlarına baş sağlığı ve sabır diliyorum… Kim farkında bilmiyorum ama bölgemiz çok eksildi onun yokluğuyla… Oldu mu şimdi Bahri Bey… Ölüm hiç yakıştı mı sana... BAKZİFED ödül törenin konuşmayacak mıydık daha... Işıklar içinde uyu koca adam...”

(Abdullah Karabacak)