Darbe mağduru Kara Harp Okulu öğrencisi cemaat evi günlerini anlattı.

“Onlardansan her şey kolay”

Kara Harp Okulu’nda okurken yaşanan 15 Temmuz darbe girişimi nedeniyle okulları kapatılan ismini açıklamak istemeyen öğrenci cemaat evinde okuduğu dönem, dershaneye gittiği yıllar ve Harp Okulu yıllarını anlattı. Okulunun bitmesine iki ay kala yaşanan darbe nedeniyle okulu kapatılan Harbiyeli, şimdilerde ne yapacağını bilmiyor. Cemaate mensup olmanın o dönemde hayatı kolaylaştırdığını söyleyen Harp Okulu öğrencisi “Ben de “Zafere giden her yol mubahtır” diye cemaat evinde kalmalara başladım. Ailem cemaat yapısında değildi ama orada olmam ve sınavı kazanmamda faydalı olduğunu düşündükleri için ses etmiyorlardı. O dönem onlarlaysanız, kazanırsınız mantığı çok iyi işliyordu” dedi.

 

 

Halkın Sesi: Cemaat ile ilişkin nasıl başladı?

 

Harbiyeli: Lise dörtte üniversite sınavı için FEM Dershanesini seçtim. O zamanda FEM Dershanesinin sınav başarısı yüksekti. Tabii, o sırada, orada, ev-okul-dershane üçlüsünde sıkılıp sınav çalışmasını boşluyordum. Bu yüzden hocalarım, abilerin olduğu evde kampa girmem gerektiği, orada sınava daha iyi çalışacağımı ve oradaki abilerin yardımcı olacağını söylediler. Şüphem yoktu, çünkü, o dönemde gördüğüm kadarıyla onlardansan sınavı geçmek kolay oluyordu. Ben de, bunu göz önünde bulundurarak cemaat evine gitmeye başladım. Önceleri akşamdan akşama gidiyordum. Ama oradaki abiler kalmam ve daha çok çalışmam gerektiğini söylediler. Ben de “Zafere giden her yol mubahtır” diye kalmalara başladım. Ailem cemaat yapısında değildi ama orada olmam ve sınavı kazanmamda faydalı olduğunu düşündükleri için ses etmiyorlardı. O dönem onlarlaysanız, kazanırsınız mantığı çok iyi işliyordu.

 

Halkın Sesi: Cemaat evindeki işleyiş nasıldı?

 

Harbiyeli: 1 hafta veya 2 hafta kalıyordum, hafta sonlarıysa eve gidiyordum. Kalabalık bir evdi. Yabancı uyruklu üniversite öğrencileri olması o zaman çok ilgimi çekmişti. Üniversite öğrencileri de vardı, benim gibi lise öğrencileri de. Üniversite öğrencileri bize abilik yapıyorlardı. Ders çalıştırıp, hayat adına bizi yönlendiriyorlardı. Çok disiplinli bir evdi. Her şey düzenli ve herkesin bir görevi vardı. Ben ve benim gibi sınav dönemi olan diğer çocukların görevi yoktu. Sadece düzene uyuyorduk. Yemek saatleri, namaz saatleri, Kuran okuma saatleri, ders saatlerimiz ve topluca sohbet vakitleri vardı. Bunlara uyuyorduk. Üniversitede okuyan abiler daha farklılardı tabii. Ben bunlara uyuyordum. Çıkıntılık yapma veya sorgulama gibi bir kafada değildim, bir an önce sınav olsun ve bitsin kafasındaydım. Evde puanlama sistemi vardı, o çok ilgimi çekmişti. Herkesin puanları vardı. Bize uygulamıyorlardı ve bende detayın sorgulamadım. Program listesi salona her gün asılıyordu. Evin çok abisi vardı ama bir tanesi hepsinin başıydı.

 

Halkın Sesi: Düşünceni etkilemeye çalışıyorlar mıydı?

 

Harbiyeli: Bunu çok iyi şekilde işletiyorlardı. Ben işin nasıl döndüğünü bildiğim ve kendi çıkarlarım için burada olduğumu bildiğim için, beni etkilediklerini düşünmelerini sağlıyordum. Bu doğrultuda beni etkilemiyorlardı. Zaten ben Müslüman’dım vegerisi ile ilgilenmiyordum. Siyasi bir duruşum, ideolojim hiç olmadı. Çocukluğumdan beri çalıştığımdan hep ekmek mücadelesi içindeyim.

 

Halkın Sesi: Üniversite sınavın dönemi nasıldı?

 

Harbiyeli: Üniversite sınavına için önce YGS sınavına girdim ve barajı geçtim ondan sonra LYS sınavına girdim. Amacım ya polislik ya da askeri okula girmekti. Askeriye sınavlarına girdim ve geçtim oradan mülakatlara seçildim orayı da geçtim.

 

Halkın Sesi: Cemaatin soru çalma olayları vardı. Size böyle bir kod verme ya da soruları verme durumları oldu mu?

 

Harbiyeli: Direkten kimseye bir şey verdiklerini görmedim. Ama sınava çalıştığımız kitaplardaki sorulara benzer çok soru çıktığını söyleyebilirim.

 

Halkın Sesi: Cemaatte kalmandan dolayı bir torpil oldu mu?

 

Harbiyeli: Benim bildiğim bir torpil olmadı ama kolay bir sınav ve mülakat geçirdim. Bunun için çalıştım ve hakkımla girdiğimi düşünüyorum.

 

Halkın Sesi: Askeri okul dönemin nasıl geçti?

 

Harbiyeli: Askeriye girdikten sonra bütün hayatımız okul oldu. Kız arkadaş bile yapma fırsatımız olmadı. Okul zordu ve çok çalışmam lazımdı. Çünkü bu okul işlerini bitirip düzenimi kurmak için çaba gösteriyordum. Dış olaylarla hiç ilgilenmedim.

 

Halkın Sesi: Cemaat askeri okul döneminde seninle ilişkiye geçti mi?

 

Harbiyeli: İlk başlarda geçtiler ama ben mesafeliydim. Daha öncede söylediğim gibi işimi görene kadar onların yanındaydım. Okulda cemaate yakın çocuklar vardı ve konuşuyorduk ama ben askeriyedeki herkesle konuşuyordum. Beni ne baskıladılar ne de zorladılar. Benim ilk baştaki net tavrım bunda etkili olduğunu düşünüyorum.

 

Halkın Sesi: Okulda bir cemaat baskısı var mıydı?

 

Harbiyeli: Dediğim gibi ben dış faktörlere kapalıydım. Ne oluyor ne bitiyor ilgilenmiyordum. İşime bakıyordum ve aramı herkesle iyi tutuyordum.

 

Halkın Sesi: 15 Temmuz gecesine gidelim. Ne oldu o zaman nasıldı sizin durumunuz?

 

Harbiyeli: Ben o dönem kardeşim rahatsız diye buraya döndüm. O geceyi televizyondan takip ettik. Çok korkunç bir gündü. Asker silahını halka döndürdü. İçim çok acıdı. Bir daha böyle bir günler yaşamasın bu toplum. Ne olduğunu anlamadım. Komutanlarımız içeri alınıyordu. Okula gelmemiz yasaklanmıştı. Arkadaşlarımda eğitimde oldukları için onlarda ne olduğunu anlamamışlar. Hala eşyalarım orada ve okulumuz kapandı. Ne yapacağım bilmiyorum… Okulum bitmesine bir ay vardı.

 

Halkın Sesi: Son olarak şimdi ne olacak?

 

Harbiyeli: Ne olacağını bilmiyorum ve korkuyorum. Emeklerim gitti ve hayatım bitti. Psikolojim yerinde değil. Bazen kafama sıkmak istiyorum ama onu da yapamıyorum. Bu hayat ne kadar acımasız olduğunu gösterdi. Kimse için bir şey yapmak istemiyorum ve bir iş bulup hayatımı toparlamayalım. Uzaklara gideceğim çünkü artık burada kalırsam işler düzelmeyeceğini biliyorum. Ne oldu, nasıl oldu, neden oldu bilemiyorum. İnsanlardan korkuyorum ve kimseye güvenemiyorum. İyi ki ailem var. Onlar olmasaydı çoktan kendime kıymıştım. Şimdi her şeyi bir kenara bırakmak istiyorum ve hayatımı idame ettirmek istiyorum…