Bülent Ecevit Üniversitesi Rektörü Mahmut Özer Star Gazetesine yazdı. Yazısında Trump'ın müslümanlara karşı koyduğu tavrı dile getiren Özer, 3 Potensiyel tehlikeyede dikkat çekti. işte o yazısı;


"Trump sonrası yükseköğretimde uluslararasılaşma sorunu

Türkiye’nin hem uluslararası öğrenciler hem de uluslararası öğretim elemanları için cazip bir destinasyon olmasının önündeki mevcut engeller araştırılmalı ve bu engelleri ortadan kaldırmaya yönelik sistematik ve kapsamlı çalışmalar yapılmalıdır.

 

Trump’ın Amerika Birleşik Devletleri Başkanı seçilmesi, hem Amerika hem de dünyaya etkileri bağlamında sıcak tartışma konusu olurken yükseköğretim açısından da artık tartışılmaya başlanmıştır. Trump’ın özellikle Müslüman ve yabancı düşmanlığı hakkındaki ifadeleri, Amerikan yükseköğretim kurumlarının uluslararasılaşmasını olumsuz etkileyebileceği nedeniyle bazı uzmanları karamsarlığa itmiştir. Benzer şekilde, ABD’de halen yaşayan bazı öğretim üyelerinin kariyer planlarını gözden geçirmeleri de olasıdır.

 

Yükseköğretimde uluslararasılaşma, yükseköğretim kurumlarının kalitesini artıran bir husus olarak görülürken, ülkelerin ekonomilerine ve sosyal, kültürel ve politik alanlara kadar çok farklı katmanlarda ve geniş bir spektrumda önemli katkılar yapabilme potansiyeline sahiptir. Bu nedenle bölgelerinde ve dünyada önemli aktör olan veya bu yönde ilerleyen ülkelerin hem öğrenci hem de öğretim elemanı düzeyinde yükseköğretimde uluslararasılaşmada önemli bir çekim merkezi olabilmek için birbirleriyle kıyasıya rekabet ettikleri ve devasa bütçeleri olan farklı projeleri uygulamaya koydukları biliniyor. Bu bağlamda Amerika halen dünyada uluslararası öğrenciler ve öğretim elemanları açısından en çekici destinasyondur. Bu durum Amerikan yükseköğretim kurumlarını güçlü ve dayanıklı kılan özelliklerin başında gelmektedir. Diğer ülkeler bu yarışta rekabet edebilmek, özellikle genç ve zeki beyinlerini kaptırmamak için önemli teşvikleri uygulamaya sokmak durumunda kalmaktadır.

 

Üç potansiyel tehlike

 

Yükseköğretim alanında tanınmış uzmanlar olan Philip G Albachve Hans de Witt, 11 Kasım 2016 tarihli yeni bir değerlendirmelerinde Trump’dan sonra Amerikan yükseköğretiminde uluslararasılaşmayla ilgili üç potansiyel tehlikeye dikkat çekmiştir: Uluslararası öğrencilerin Amerika’ya akışının azalabileceği, ülkedeki politik iklimden dolayı uluslararası nitelikli öğretim elemanları açısından Amerika’nın çekiciliğinin azalabileceği ve son olarak da özellikle son yıllarda yükseköğretim kurumlarının gelirlerinde önemli bir yer tutan uluslararası mezunlarından aldıkları bağışların düşebileceği tehlikesi (University World News, Sayı 436, 11 Kasım 2016).  Ülkede yabancılarla ilgili iklimin ötesinde uygulanacak daha sıkı vize politikaları ve özellikle Müslümanlara yönelik artan inceleme ve sorgulamalar bir araya geldiğinde doğal olarak uluslararası öğrenciler ve öğretim elemanları, kendileri için hem yaşam hem de akademik ortam olarak daha rahat edebilecekleri başka destinasyonlara yönelecektir.

 

Söz konusu risklerin ne kadarının olası olduğu veya ne oranda gerçekleşeceğini şimdiden kestirmek zor olsa da Brexit sonrası İngiltere’de de benzer eğilimler göz önüne alındığında, diğer ülkelerin de uluslararasılaşma ile ilgili yükseköğretim politikalarını gözden geçirmeleri olasıdır. Bu, yavaş gerçekleşse de dünyada yükseköğretimde uluslararasılaşma ağı açısından yeni bir kırılmaya ve akabinde yeni çekim merkezlerinin oluşmasına yol açabilir. Dolayısıyla yükseköğretim sistemleri uluslararasılaşma açısından güçlü ülkeler, Amerika’ya yönelik uluslararası öğrenci ve öğretim elemanı akışını kendi lehlerine yönlendirebilmek için bundan sonra daha da aktif davranacaktır.

 

Engeller araştırılmalı

 

Hem bölgesinde ve dünyada gelişen ve güçlenen ekonomisi ile siyasi bir aktör olarak ön plana çıkan hem de yükseköğretim sistemi son yıllarda olumlu anlamda büyük dönüşüm sağlayan ülkemizin de bu yeni oluşumda güçlü bir şekilde yer alabilme potansiyeli bulunmaktadır. Özellikle son yıllarda Yükseköğretim Kurulu’nun halen dünyanın dört bir köşesinde ülkeler ve bölgeler bağlamında yükseköğretim sistemleri ile ortak ilişkileri geliştirecek çalışmalar yapması, projeler geliştirmesi ve süreçleri de yakinen takip etmesi; Ekonomi Bakanlığı’nın yurtdışı tanıtım fuarlarına destek programı, Kalkınma Bakanlığının Planlamalarda yükseköğretimde uluslararasılaşmaya verdiği öncelik, Başbakanlık Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı’nın sağladığı Türkiye Bursları ve diğer imkânlar ve Yunus Emre Enstitü’nün dünyanın farklı bölgelerindeki şubelerinin çalışmaları sonucunda yükseköğretimde uluslararasılaşmayla ilgili büyük gelişmeler kaydeden ülkemizin bu yeni durumu da kendi lehine çevirebilecek politikaları geliştirmesine her zamankinden daha fazla ihtiyaç vardır. Bu çerçevede, Türkiye’nin hem uluslararası öğrenciler hem de uluslararası öğretim elemanları için cazip bir destinasyon olmasının önündeki mevcut engeller araştırılmalı ve bu engelleri ortadan kaldırmaya yönelik sistematik ve kapsamlı çalışmalar yapılmalıdır.

 

Diğer taraftan, ülkemiz aleyhine yoğun algı operasyonlarının yapıldığı bir dönemde Türkiye’nin uluslararası öğrenci ve öğretim üyeleri için güvenli bir destinasyon olduğu potansiyel öğrenci ve öğretim üyelerine proaktif bir şekilde anlatılmalıdır. Bu çerçevede, hem kamu kurumlarına hem de akademik camiaya her zamankinden daha büyük bir sorumluluk düşmektedir. Bunların yapılması durumunda, tarihsel olarak Batı’dakine benzer bir yabancı düşmanlığı sorunu olmayan Türkiye, başta Müslümanlar olmak üzere bütün uluslararası öğrenci ve öğretim üyeleri için güvenli ve emin bir liman olabilecektir.

 

[email protected]

 

BEÜ Rektörü Prof. Dr. Mahmut Özer"