Zonguldak Çevre Koruma Derneği Başkanı Ahmet Öztürk, 5 Haziran Dünya Çevre Günü nedeniyle yaptığı açıklamada, “Zonguldaklıların işsiz, aşsız, geleceksiz bıraktıkları yetmezmiş gibi, bir de sağlıklı çevrede yaşama hakkı elinden alınıyor. Merkezi hükümetin bu Zonguldak düşmanı politikalarına, adeta, yerel yönetimler de ortak oluyor” dedi

Zonguldak Çevre Koruma Derneği Başkanı Ahmet Öztürk 5 Haziran Dünya Çevre Günü nedeniyle bir açıklama yaptı. Öztürk açıklamasında, “Ülkenin çevre sorunları en büyük kentlerinden birinde yaşamak zorunda olan mağdurlar olarak Dünya Çevre Günü’nü kutluyoruz. Zonguldaklıların işsiz, aşsız, geleceksiz bıraktıkları yetmezmiş gibi, bir de sağlıklı çevrede yaşama hakkı elinden alınıyor. Art arda kurulanlarla baş edemezken geliştirilen yeni termik santral projeleriyle Zonguldak sözcüğün tam anlamıyla termik cehenneme dönüştürülüyor. Merkezi hükümetin bu Zonguldak düşmanı politikalarına, adeta, yerel yönetimler de ortak oluyor. Yapılan yanlış imar uygulamalarıyla kent merkezlerinde yaşam kalitesi tümden aşağılara çekilirken, çarpık kentleşme sonucunda ülkenin en çirkin kentlerinden biri ortaya çıkıyor. Yaşanan kirliliğin eriştiği boyut denizlerin tüm bereketini kaçırırken, balık neslini de tüketiyor. Zonguldak havası solunmaz, suyu içilmez, denizlerinde yüzülmez, sokaklarında gezilmez, mahallerinde yaşanmaz bir kent haline dönüşüyor” dedi.

BARTIN PLATFORMU’NUN YANINDAYIZ

Zonguldak’ın doğal güzelliklerine yönelik saldırıların büyük boyutlara eriştiğini söyleyen Öztürk, “Bir avuç doğa gönüllüsü nereye koşup, hangi doğa düşmanı proje ile baş edeceğimizi bilemez durumdayız. Sanki ilimizin tüm doğal güzelliklerini yok etmeye kararlı bir paragözler çetesi var. Göldağı’ndan Çayır Mağarasına, Ilıksu’dan, Sazköy’e, Güdüllü’den adını anımsayamadığımız pek çok yerde geliştirilen projelerle, tüm doğal güzelliklerimiz, ormanlık alanlarımız, jeolojik zenginliklerimiz tehdit altında bırakılıyor. Bunlar da yetmezmiş gibi tarihi Zonguldak içinde kalan Yenice Şeker Kanyonu’ndaki HES, Amasra’daki termik santral projeleri gibi akla ziyan yatırımlarla dört bir yanımızdaki doğal ve tarihi değerler yok edilmeye çalışılıyor. Son olarak Bartın halkının dünyanın ilgisini çeken direnişine karşın Amasra’daki termik santrale mahkemeden de onay çıkması, içimizdeki adalet duygusunu da incitti. Vicdanımızı da yaralayan bu mahkeme sonucunun üst mahkemeden dönmesini ümit ediyor, hukuki tüm yolları deneyerek ekolojik yıkım projesini engellemeye çalışan Bartın Platformu’nun yanında olduğumuzu bir kez daha ilan ediyorum” dedi. 

KENTİN STRATEJİ BELGELERİNDEN SANTRALLERE ONAY VEREN İBARELER ÇIKARILSIN

Fiyos Vadisi’ni de büyük bir tehlikenin beklediğini söyleyen Öztürk, “Kentimizin en değerli ekosistemi olan Filyos Vadisi’nde geliştirilen proje ile Çatalağzı-Muslu gibi yeni bir kirlilik odağı yaratılmak isteniyor. Coğrafi yapısı nedeniyle tarımsal toprağı zaten kıt olan ilimizde, Filyos Irmağının binlerce yılda sabırla oluşturduğu bereketli topraklar üzerine beton dökülüp, üzerine fabrikalar kurulmak isteniyor. Kentimizin gıda güvenliğini de tehdit eden bu yaklaşıma şiddetle karşı çıkıyoruz. Bilim Sanayi Bakanının kenti ziyareti sırasında verdiği ‘Kirli teknoloji ürünü hiçbir yatırıma Filyos’ta izin vermeyeceğiz’ şeklindeki sözünü tutmasını istiyor, ilimizin strateji belgelerinde, bu doğrultuda düzenleme yapılamasını talep ediyoruz. Başta Çevre Düzeni Planı olmak üzere birçok belgede bulunan termik santrallerin Filyos yatırım bölgesine kaydırılacağına dair tüm ibareler mutlaka çıkarılmalı, Zonguldak’a asla yeni bir termik santral kurulmayacağı yönünde devlet sözü verilmelidir” dedi.

NÜKLEER SANTRAL, KANALİSTANBUL PROJELERİ DURDURULSUN

Öztürk açıklamasını, “Ülkeyi bir ekolojik yıkımın eşiğine getirecek Kanalİstanbul, termik ve nükleer santraller gibi doğa düşmanı tüm projeler derhal durdurulmalı, ÇED halkın katılım toplantılarında halkın onay vermediği hiçbir yatırıma kesinlikle izin vermemelidir. Çevresel etkileri olan istisnasız tüm yatırımlar ÇED Yönetmeliği’ne tabi olmalı bu doğrultudaki tüm muafiyetler kaldırılmalıdır. Türkiye hızla yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelmeli, savurganlığın ve enerji kayıplarının önlenmesi için yoğun çaba harcanmalıdır. Çevresinde yaşayan tüm canlıların suya erişim hakkını elinden alan HES projelerine son verilmeli, kentlerde yeşil alanların imara açılması kesinlikle yasaklanmalıdır” diyerek tamamladı.