Neler oluyor bu şehirde?
İktidar Milletvekili, bir işadamının iş takibini yapıyor…
Bir gazeteci o milletvekilinin kirli çamaşırlarını takip ediyor…
İşadamı ise o gazetecinin peşinde…
Tüm bunlar yetmiyormuş gibi, köşe yazarlığına soyunan danışman ise ortalığı karıştırmakla meşgul!
Aylardır Demir Medya ve Pusula arasındaki horoz dövüşünü uzaktan izlemeyi tercih ediyorum…
Bilsem ki Ali Rıza Tığ ve Erdoğan Demir ile aynı cennete gideceğim, cehennem zebanileriyle komşu olmayı tercih ederim…
Ama hafta sonu yaşanan olay, sebebi her ne olursa olsun kabul edilebilecek gibi değil…
Gerçi bugüne kadar onlarca kez adı şiddet olayına karışmış bir ailenin küçük fertlerinden başka bir şey beklemiyorduk!
Şimdi çok merak ediyorum…
Bakalım, bizim başımıza geldiğinde “Hak etmişti” diyen Ali Rıza Tığ, kendi başına gelince bugün neler yumurtlayacak!
Ali Rıza Tığ, Demir Ailesinden şiddet gören ne ilk gazeteci, ne de son olacak…
Ama “bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın” diyen korkaklığın esaretinde yaşayanlar, günün birinde Demirlerle ters düştüğünde ne demek istediğimi daha iyi anlayacaklar…
Hani nerde o kasım kasım kasılan gazeteci meslek örgütlerinin çok bilmiş başkanları…
Erdoğan Demir’den korkularına mı susuyorlar, Ali Rıza Tığ’ı sevmedikleri için mi?
Hadi onların gevşekliğini anlıyorum da, peki Ali Rıza Tığ neden susuyor?
Taksi durağında başına levye yediğinde de susmuştu, hafta sonu Erdal Şerker’in dükkanında katıldığı Cumartesi kahvaltısında uğradığı saldırıdan sonra da susmayı tercih etti…
Tığ’ın kalemi güçlü olduğu kadar bir o kadar da ayarsız!
Defalarca insanların özel yaşamıyla ilgili yazdıklarından ötürü kendisini hem köşe yazılarımda, hem de yüzüne karşı uyardım…
Genel ahlak kurallarını hiçe sayan, aile mahremiyetini tanımayan Ali Rıza efendi, zaman zaman benzer yazılara muhatap oldu…
Merak duygusuna yenilmiş bir toplum olarak, Tığ’ın bu magazinvari, tamamen özel hayatı hedef alan ölçüsüzlüğüne şerrinden korkarak seyirci kaldık çoğu zaman…
Başkaları için yazdıklarına kendime yapılmış gibi tepki koyduğumda ise Tığ’ın belden aşağı vuruşlarına hedef oldum!
Cumartesi günü yaşanan olay, Ali Rıza Tığ’ın uslanmak bilmeyen bu çirkin yüzü nedeniyle cereyan  etse de, Harun Demir’in yasal haklarını kullanmak yerine mekan basıp tüy sıklette mücadele eden Ali Rıza Tığ’ı nakavt etmesi başta fair-play kurallarına aykırı!
İşadamı Teoman Papila’nın kızı ile evlenen Harun Demir’e gönderme yaparak servet avcısı olduğunu ima eden Ali Rıza’nın kaleminden akan irin, ne kadar mide bulandırıcıysa, yeni yetme Harun Demir’in eşkıyalığa soyunup mekan basması da o kadar iğrençti…
Dedim ya, ne ilkti, ne de son olacak…
Amca Erdoğan Demir de, geçtiğimiz günlerde Demir Madencilik’in yediği 120 milyon liralık vergi kaçakçılığı cezasını konu alan haberimiz nedeniyle gecenin bir yarısı beni bulabilmek için yanına aldığı av köpekleriyle sürek avına çıkmıştı. O akşam Allah’tan denk gelmedik!
Çünkü beni aradığından haberdar olunca efsane Başkan Erdoğan Demir ve yancılarına küçük bir sürpriz hazırlamıştım! Madem devlet bizi koruyamıyor, biz de başımızın çaresine bakarız!
Demir Ailesi, artık en azından birilerinin onlardan korkmadığını kabul edecek…
Kimse kusura bakmasın…
Burası Amerikan filmlerindeki terk edilmiş maden kasabası değil…
Ve günün birinde Daltonlara hak ettiği cezayı verecek Red-Kid dağların ardından çıkar gelir!