SON BİR YILLIK GIDA ENFLASYONU MAAŞ ARTIŞLARINI SOLLADI!..

EŞLERİ ÇALIŞMAYAN EMEKLİ İŞÇİ VE MEMURLAR İLE ÇALIŞAN MEMUR AİLELERİNİN BÜYÜK ÇOĞUNLUĞU YOKSULLUK SINIRININ ALTINDA YAŞIYOR!..

NÜFUSUN YÜZDE YİRMİDEN FAZLASI AÇLIK SINIRININ ALTINDA, YÜZDE ALTMIŞDAN FAZLASI İSE YOKSULLUK SINIRININ ALTINDA YAŞIYOR

 

Tüketici Hakları Derneği Zonguldak Şube Başkanı AliTopaloğlu dernek merkezinden yazılı bir açıklama yaparak hayat pahalılığını eleştirdi. Topaloğlu açıklamasında şu görüşlerine yer verdi:

Temmuz 2016 – Temmuz 2017 dönemindeki gıda fiyatlarındaki artışları incelediğimizde; tüketicilerin dengeli beslenebilmesi için gerekli olan gıda maddelerindeki artış oranlarının resmi gıda enflasyonunun üzerinde olduğu görülmektedir. Bununla birlikte, gerekli temel gıda maddelerindeki fiyat artışlarının aynı zamanda asgari ücretlilerin, çalışan memurların, işçi ve memur emeklilerinin maaş artışlarının üstünde olduğu görülmektedir.

 

Yeterli ve dengeli beslenmede gerekli olan bazı gıda maddelerinde Temmuz 2017 ayında Temmuz 2016 ayına göre fiyat artış oranları ( TÜİK İstatistiklerine göre)




 

Temmuz 2016 – Temmuz 2017 döneminde asgari ücretlilerin net maaşlarında %7,92, çalışan memurların %10, emekli memurların %10,13, emekli işçilerin ise %10.9 oranında artış olmuştur. Bu maaş artışları ile gıda fiyat artışlarını karşılaştırdığınızda, asgari ücretlilerin 53 gıda maddesinde, çalışan memurlar ve emekli memurların 45 gıda maddesinde, emekli işçilerin ise 41 gıda maddesinde satın alma güçleri düşmüştür. Bununla birlikte, asgari ücretlilerin ambalajlı su ve şehir şebeke suyla birlikte enerji malları, ulaşım hizmetleri ve temizlik mallarının tamamında satın alma güçleri düşmüştür.

TÜİK’in Temmuz 2016’ya göre Temmuz 2017 ayındaki gıda ve alkolsüz içecek enflasyon oranı %10.07’dir. TÜİK’in gıda enflasyonu, yoksulluk ve açlık sınırının altında yaşayan tüketicilerin dengeli ve yeterli beslenebilmesi için hangi gıdaları ne kadar tüketmesi gerektiğine göre değil, fiili olarak ne tükettiklerine bakarak hesaplanmaktadır. Bu bakımdan bilimsel ve gerçekçi değildir. Çünkü, Türkiye’de yoksulluk ve açlık sınırının altında yaşayan tüketiciler ağırlıklı olarak unlu gıdalardan oluşan karbonhidrat ağırlıklı bir beslenme tarzı sürdürmek zorunda bırakılmışlardır. TÜİK’de bu beslenme tarzını oluşturan gıda maddelerini enflasyon hesaplarında ağırlık noktası olarak ele almaktadır.

 

Temmuz 2016 ayında iki çocuklu eşi çalışmayan bir asgari ücretlinin eline net 1362,75TL geçmekte iken Temmuz 2017 ayında ise 1470.72TL geçmektedir. Yani, asgari ücretlinin maaşı son bir yıl içerisinde 107.91TL artmıştır. Oysa, dört kişilik bir ailenin dengeli ve yeterli beslenebilmesi için Temmuz 2016’da gıda giderleri 1369,76TL iken Temmuz 2017 ayında 1497,66TL olmuştur. Bu rakamlar aynı zamanda açlık sınırıdır. Yani, dört kişilik bir ailenin aylık geliri bu rakamların altında ise bu aile açlık sınırının altında yaşıyor demektir. Bu duruma göre, Türkiye’de eşi çalışmayan iki çocuklu asgari ücretliler açlık sınırının altında yaşıyorlar.

 

Asgari ücretlinin son bir yıllık net ücret artışı 107.91TL iken, dört kişilik bir ailenin gıda giderleri 129.9TL artmıştır. Yani, eşi çalışmayan iki çocuklu bir asgari ücretlinin maaş artışı dengeli ve yeterli beslenme için gerekli olan gıda artışını bile karşılamıyor.

 

Türk-İş’in araştırmasına göre, Türkiye’de dört kişilik bir ailenin yoksulluk sınırı Temmuz 2016’da 4461.76TL iken Temmuz 2017’de 4878.38TL olmuştur. Eğer, dört kişilik bir ailenin aylık geliri bu rakamın altında ise bu aile yoksulluk sınırının altında yaşıyor.

 

Türkiye’de milyonlarca kişi resmi asgari ücretin altında sigortasız çalıştırılmaktadır. Ayrıca, genç işsizlik rakamları da %25’ler dolayındadır. Söz konusu açlık ve yoksulluk rakamları ile TÜİK’in hane halkı kullanılabilir gelir rakamlarını karşılaştırdığımızda, nüfusun %20’den fazlasının (16 milyondan fazla kişi) açlık sınırının altında, %60’dan fazlasının ise ( 48 milyondan fazla kişi) yoksulluk sınırının altında yaşadığı anlaşılmaktadır.

 

Ülkeyi yönetenlere ve hükümete sesleniyoruz: bu manzara sürdürülemez. Bu nedenle, açlık ve yoksulluğun nedeni olan yanlış ve büyük sermayeden yana olan ekonomik politikalar ile tarım-gıda, enerji, ulaşım, ısınma-barınma ve fiyat politikalarını değiştiriniz. İşsizliği giderecek, tüketicilerin satın alma gücünü artıracak gerekli tüm politikaları uygulamaya koyunuz.

Basınımıza ve halkımıza saygıyla duyurulur.