“Avrupa ülkelerinin Türkiye Cumhuriyeti yetkililerine koydukları yasaklar, AKP’nin demokrasi ve özgürlük söylemiyle dert yanması açısından manidardır” 

Eğitim Sen Şube Başkanı Orhan Yılmaz şube merkezinden yazılı bir basın açıklaması yaparak gündemdeki olayları değerlendirdi. Yılmaz yazılı açıklamasında şu görüşlerine yer verdi.

Son günlerde Avrupa ülkelerinin çeşitli nedenlerle Türkiye Cumhuriyeti hükümeti yetkililerine karşı almış oldukları önlemler, koydukları yasaklar ile AKP’nin de bir gün demokrasi ve özgürlük söylemiyle dert yanması açısından oldukça manidar olmuştur.

Avrupa ülkelerinin ortaya  koydukları  gerekçeler ne olursa olsun tümü geçersiz ve temelsizdir.Tıpkı bizlerin yıllardır karşılaştığımız güvenlik,yasak vb gerekçeler gibi… Avrupa ülkeleri Türkiye Cumhuriyeti hükümeti bakanlarına diplomatik bir skandal sonucu  ülkelerine giriş izni vermezken , ülkemizde binlerce insan OHAL ve KHK’larla ihraç edilmiştir. İhraçlar konusunda itirazların yapılacağı komisyonun oluşturulmamış olması nedeniyle hak arama yolları engellenmekte , hukuksal süreç işlememektedir.Kısacası  başbakanın söylemiyle kurunun yanında yaşın  yanması  devam etmektedir. Bu durum ülke adı fark etmez bir demokrasi sorunudur.  Size göre   Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı  Fatma Betül Sayan Kaya’nın  Türkiye’nin Hollanda konsolosluğuna girememesi faşizm, insanlar ölmesin diye bildiriye imza atan   Çukurova Üniversitesi İktisadi İdari Bilimler Fakültesi Ekonometri Bölümü'nde işten çıkarılan akademisyen Mehmet Fatih Tıraş’ın intiharı  teferruatsa ; Yıllardır her türlü dinci cemaatin  kamusal alan içinde örgütlenmesine karşı çıkan ve bu uğurda laik,bilimsel ve demokratik eğitim için mücadele eden İsmet AKYOL ve Gökhan Taner GÜNSAN’ın OHAL kapsamında işten atılması teferruat, cemaatin darbeye kalkışması faşizm ise;Size göre haksız, hukuksuz şekilde gerçekleşen ihraçlara karşı “İşimi geri istiyorum” eylemi gerçekleştiren  Nuriye Gülmen, Semih Özakça ve Acun Karadağ’ın  gözaltına alınması teferruat iken Almanya’nın Dış İşleri Bakanına toplantı izni vermemesi faşizm ise bu iki yüzlü ,” sana olunca faşizm, bana olunca “oh olsun “ anlayışı” ile  ancak  sadaka ile kendinize bağladığınız yoksulları kandırabilir , etrafınıza çöreklenmiş rantçıları,avantacıları inandırabilirsiniz(!) Hollanda polisinin konsolosluk önünde toplanan yurttaşlarımıza cop ve köpeklerle saldırısı nasıl faşizm ise  Antalya’da 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar günü için toplananların gaz ve tomalardan sıkılan sularla dağıtılması da faşizmdir.Bu çifte standart faşizm tarifinden ve demokrasi anlayışından vazgeçilmeli ,  OHAL kaldırılarak KHK’larla ihraç edilenler derhal görevlerine iade edilmeli,demokrasi tüm kurumlarıyla yerleşmelidir.12 Eylül faşizmini yaşatan anayasa yerine demokratik hak ve özgürlüklerin en geniş kapsamıyla korunduğu yepyeni bir anayasa yapılmalıdır.

EĞİTİM SEN  olarak 80 milyon yurttaşın  kamu hizmeti alma hakkı için,  3 milyon kamu emekçisinin hak ettiği insanca yaşam için mücadele ediyoruz. Bunun için en başından beri emek ve demokrasi karşıtlarının hedefinde olduk. Bugün de, 15 Temmuz sonrasında bizleri “darbe destekçisi” olarak itham edemeyeceklerini bilenler yıllardır kararlılıkla sürdürdüğümüz emek ve demokrasi mücadelemizi “suç” gibi göstermektedir.Sendikal hak ve özgürlükler mücadelesi yürüttüğü için açığa alınan, ihraç edilen yönetici ve üyelerimiz de “suçlu” değil, kamu emekçileri mücadelesinin onurudur.YAŞASIN EĞİTİM SEN YAŞASIN KESK KAHROLSUN FAŞİZM 13.03.2017