Çaycuma Belediye Başkanı Bülent Kantarcı, büyük madenci yürüyüşünün 26. yılı nedeniyle yayımladığı mesajda, “Büyük Zonguldak için, şimdi bize lazım olan o yıllardaki Zonguldaklılık ruhu ve bilincidir” dedi

Çaycuma Belediye Başkanı Bülent Kantarcı, 4 Ocak 1991’de başlayıp, 8 Ocak’ta sona eren büyük madenci yürüyüşünün 26. yılı nedeniyle bir mesaj yayımladı. Başkan Kantarcı belediye basın bürosundan yayımladığı mesajda, “Zonguldak maden işçileri, 30 Kasım 1990’da havza tarihinin ilk yasal grevini başlattı. Kent içinde her gün on binlerce insanın katıldığı yürüyüşlerle taleplerini dile getiren madenciler bir sonuç alamayınca, 4 Ocak 1991’de Ankara’ya doğru yürüyüşe başladı. Ölümsüz başkanları Şemsi Denizer’in öncülüğünde yapılan yürüyüşe, 100 bin kişi katıldı. Zamanın hükümetince Mengen’de durdurulan yürüyüş, yalnızca ülke değil, dünya sosyal tarihinde önemli izler bıraktı. Bakanlar Kurulu’nun ‘ulusal güvenlik’ gerekçesiyle grevi ertelemesine karşın madenciler, bu direnişleriyle, taleplerinin önemli bölümünün karşılanmasını sağladı” dedi.

 HUZURSUZLUK BÜYÜK MADENCİ GREVİYLE PATLAMAYA DÖNÜŞTÜ

Madencilerin, o yıllarda, son derece kötü çalışma ve yaşam koşulları içinde olduğunu dile getiren Kantarcı, “1990’lı yılların başında, 12 Eylül’ün getirdiği ekonomik yıkımım tüm faturasını ödemek zorunda kalan emekçiler,  büyük yoksunluk içindeydi. Buna ek olarak havza ile ilgili son derece önemli kararlar, kentteki dinamiklerin hiçbir fikri sorulmadan Ankara’dan alınıyor, bu da ciddi sosyal sorunların doğmasına neden oluyordu. Havzada hızla uygulamaya konulan daraltma politikası, yalnızca madenciler arasında değil, tüm Zonguldak’ta büyük huzursuzluk yarattı. Bu huzursuzluk büyük madenci greviyle patlamaya dönüştü. Ekmeğine, geleceğine sahip çıkmaya çalışan Zonguldak halkı, büyük bir dayanışma örneği göstererek, tüm toplumsal kesimleriyle, dayatılan yıkım politikalarına karşı çıktı” dedi.

 ŞİMDİ BİZE LAZIM OLAN O YILLARDAKİ ZONGULDAKLILIK RUHU VE BİLİNCİDİR

Grevin oluş koşullarının bugün de geçerliliğini koruduğunu söyleyen Kantarcı açıklamasını, “Kömür havzasında,  o günkü koşullara göre, ne yazık ki çok fazla bir değişim olmadı. Bugün de havzayı şekillendiren tüm kararlar, yerel aktörlerin hiçbir fikri alınmadan Ankara’dan belirleniyor. Hiçbir sosyal dönüşüm politikası uygulanmadan küçültülen havza, tarihinin en düşük işçi sayısıyla, en düşük üretimini yapıyor. Bunun sonucu olarak Zonguldak hızla nüfus kaybediyor, ekonomik olarak küçüldükçe küçülüyor. Başta ulaşım olmak temel tüm altyapı hizmetleri geciktirilen Zonguldak, hükümetçe, adeta cezalandırılıyor. Geleceksiz bırakılan insanlar büyük kentlere göç etmek zorunda kalıyor. Kentimizin geleceği için bunaitiraz etmemiz gerekiyor. Şimdi bize lazım olan o yıllardaki Zonguldaklılık ruhu ve bilincidir. Bu şuurla yeni taleplerimizi oluşturup, tıpkı o günkü gibi tek vücut olarak, yeniden büyük Zonguldak için mücadele etmemiz gerekmektedir. Bunun ilhamı geçmişte verilen büyük mücadelede saklıdır. Bu umudu bize veren maden işçilerini selamlıyor, başta grevin ölümsüz önderi Şemsi Denizer olmak üzere hayatını kaybeden tüm madencilere Allah’tan rahmet diliyorum” diyerek bitirdi.