Bülent Ecevit Üniversitesi 2016 mezunlarını verdi… Öğrenciler Zonguldak’ı sevmelerine rağmen gelecek kaygısı yüzünden bu kentte kalmak istemediklerini belirtiler

“ZONGULDAK’TA ‘GELECEK’ KAYGIMIZ VAR”

Halkın Sesi Muhabiri Aycan Karadağ, Bülent Ecevit Üniversitesi’nden mezun olarak memleketlerine dönmeye hazırlanan üniversite öğrencileri ile Zonguldak’ı ve gelecek planlarını konuştu.  Zonguldak’ı çok sevdiklerini ancak gelecek kaygısı yüzünden bu kentte kalmak istemediklerini söyleyen üniversite öğrencileri, Zonguldak’a ilk geldiklerinde hayal kırıklığına uğradıklarını, bir sanayi ve emek yoğun bir kent beklerken üretimin olmadığı emeklinin çok olduğu bir şehirle yüzleştiklerini söylediler.

“KENTLE BÜTÜNLEŞEMİYOR”

Bülent Ecevit Üniversitesi’ne kayıt oldukları ilk yıllardan bugüne kadar üniversitenin fiziki şartlarının hissedilir şekilde değiştiğini ancak akademik alanda ivme kazanmadığını düşünen öğrenciler, bu çelişkinin üniversitenin kentle bütünleşemediğini ve uyum sorunu yaşandığını vurguluyor. İşte BEÜ’den mezun olan üniversite öğrencileri ile Zonguldak, üniversite ve gelecek planlarına dair yaptığımız röportaj;

 

Şeyda Efe- Kocaeli-(24)- Makine Mühendisliği-

Ablamda burada okuduğu için bu kentte daha öncesinde gelmiştim.O yüzden üniversiteye çok büyük bir beklenti ile gelmedim.  Kentti bilmek benim için avantajdı ama ne kentte büyük bir beklenti ile ne de üniversite hayatından bir beklentim yoktu. Zonguldak’ı ilk geldiğimde sevmiştim. Emekçi kenti olması beni biraz cezp etmişti. Burada güzel işler olacak ve bana güzel şeyler katacak diye düşünmüştüm. Okulun ilk günü evden dışarıya bir çıktım, büyük bir fırtına. Bana demişlerdi “ Zonguldak’ta çok yağmur yağar, dikkat et.” Ben de gittim özenerek bir şemsiye aldım ve ilk dakika şemsiyem uçtu. Sonra dedim ben nereye geldim. Sonra ikinci şok, hazırlık kampüsüne geldim ve gördüğüme çok şaşırdım. Tamam, bir beklentim yoktu ama yani en azından çimde oturan çocuklar, gitar çalan çocuklar bekliyordum. 1 yıl boyunca öyle geçti. Kalacak yer çok sıkıntılıydı. Özel yurtlar çok pahalıydı. 8 kadınla kaçak bir apartta kaldım ama yine de çok güzel zamanlar geçirdim, güzel arkadaşlıklar edindim. Emekçi kenti olması beni cezp etmişti ama kentin öyle olmadığını ama öyle göründüğünü öğrendim. Daha güzel şeyler bekliyorsun; burada emeğe sahip çıkarlar, haksızlığa karşı çıkarlar diye bekliyorsun ama öyle olmadı. Öğrenciler de çok apolitik bir portre çiziyorlar. Çok politik öğrencilerle karşılaşmadım. Üniversite mi baskı yapıyor diye düşünüyordum ama bir şey de yapmadığımız için böyle bir şeyde söylemek yanlış olur. Herhalde Türkiye’de yaşanan şartlar ve gençliğin daha apolitik yetişmesi ve gelişmemesinden kaynaklı. Burada hiçbir hareketlilik yok. Kent ile uyum da olmaması bunda etkili bence. Bir de Zonguldak halkı özellikle üniversite çevresindeki halk öğrenciye karşı bir antipatisi var. İnsan gibi değer vermiyorlar. Bir de bu kent maden ve balıkçılık üzerinden üretim sağlamış bir kent. Hizmet sektörü anlamında bir kültürü yok ve bu da burada öğrenci ile uyumu çok fazla etkiliyor. Maden ve balıkçılık sektörü iyiden iyiye bitirildiği için Zonguldak halkı öğrenci üzerinden geçinmeye başlıyor. Kutu gibi evlere çok yüksek paralar istiyorlar ve öğrenci mağdur oluyor. Üniversitenin gelişimi üzerinden ben pek bir şey olduğunu göremedim. İlk zamanlarda neyse hemen hemen şimdi de o. Bu yıl Kültür Merkezi açıldı, Kütüphane 24 saat açık ve kantin olayı düzene girdi. Bu da üniversite için de vakit geçirme için fırsatı oldu ama bu bir hizmet olarak veya gelişme olarak gösterilmemeli. Üniversite bir yaşam alanıysa çok daha fazla şeyin olması gerek. Gideceğim ama çok üzülüyorum. Çok güzel arkadaşlıklar, çok güzel anılar yaşadım. Ama gitmek zorundayım iş imkânı olsun ve bu kente bir gelişim yok emeğin peşinde koşan bir kent gibi gözükse de hiçbir şey yapılmıyor bunu gördüm ve İzmit’te daha rahat edeceğimi düşünüyorum.

Esin Erkol- (23)- İstanbul- Çalışma Ekonomisi ve Endüstri İlişkiler-

Okula gelmeden önce ki hayalim iyi bir gelecek kurmak ve kendimi bu doğrultuda geliştirmek idi. İstediğim bir bölümdü ve bu yüzden bu kentte mutlu bir şekilde geldim. Metropolden küçük bir kentte gelmek zor oldu. İlk başlarda çok zorlardım, nereye düştüm ben dedim. Bu kent emekçin başkenti. Madencinin kenti. Ama maalesef ki maden ve madenci kültürü bitmiş durumda. Kent biraz daha hizmet sektörüne bürünüyor. Ama bu öğrenci için zor oluyor çünkü öğrenciyi sermaye olarak görüyorlar ve biz de bunun acısını yaşadık. Kent sosyal anlamda çok üretken değil hatta gerileyen gün geçtikçe bir kent. Üniversite ile kent arasında çok büyük bir kopukluk var. Üniversite olarak geldiğimden beri büyük bir değişim yok. Gelişme kat etti ama bu çok verimsiz ve yavaş oldu. Üniversite bir yaşam alanı ve Bülent Ecevit Üniversitesi bu anlamda çok geri. Gerçi bakıldığında taşra kentlerinde durum pek farksız durmuyor. Kütüphanenin ve kütüphanenin son yıllarda 24 saat açık oluşu biraz daha öğrenciyi üniversitenin içinde barındırmaya itti. Ama akademik anlamda, kültürel anlamda çok bir gelişme sarf etmedi. Yine de bu kentti çok seviyorum ve çok iyi arkadaşlıklar edindim. Bu olumsuzluklara rağmen çok gariptir alıştım ve bu kentte kendimi ait hissediyorum. Gelecek ise su anda biraz meçhul o yüzden zaman gösterecek ama bu kentte iş imkanı çok kısır olduğu için gitmek zorunda kalacağım.

 

 

EgegünÜnveren- (23)-  Kocaeli- Makine Mühendisliği-

Zonguldak’a gelmeden önce Coğrafi konumu dışında pek bir şey bilmiyordum. Zonguldak’a geldiğimiz de beklentimizi karşıladı mı? Üniversite görmediğimizden dolayı ilk başta karşıladı. Şu anki gibi değildi, 5 senede Üniversite çok değişti. İlk geldiğimiz de buralar dutluktu derler ya aynen öyleydi düşünün o zaman bile üniversite ortamı bizi etkiliyordu.  Şimdi biraz daha yeni Rektörün gelişi ile bir gelişme oldu tabi bu “Fiziksel” anlamda oldu. Yapı anlamında bu 5 sene de pek bir değişiklik söz konusu değil. Burası öğrenci kenti olma yolunda ilerlerken kentin yapısına uygun hareket olmuyor. Bir de öğrencinin bu havza da yapacağı şeyler biraz kısıtlı. Sosyo-kültürel anlamda geldiğimden beri bu kent hiçbir gelişme göstermedi. BKM-AKM dışında kültürel anlamda bu kentte üretim zayıf. Alternatif işler yapılıyor ama hem ekonomi hem bu işin gösterilmesi için bir zemin hazırlanmıyor. Üniversite bu anlamda bir şeyler ortaya çıkartacak donanımda da olduğun düşünmüyorum, gelişti bu anlamda ama çok yetersiz şu andaki geldiği nokta. Bu kentte özellikle üniversite civarındaki esnaf ve yaşayan halk pek öğrenci dostu değiller. Öğrenci ve halk bu anlamda sosyal bir bağ kuramadı. Maden bitiyor bu kentte ve Zonguldak inşaat alanına yönelmeye başladı. Kalkınmak için ellerinde biz yani üniversiteliler kaldı. Bu doğrultuda 5 senelik üniversite yaşamımda ekonomik anlamda çürüdüm. Üniversitem bitti bu yüzden biraz içim buruk. Çok güzel dostluklar edindim ve çok güzel anılar yaşadım. Ama şimdi gitme vakti. Bu kentte kalmak isterdim ama maalesef iş sahası kısıtlığı olduğu için, üretim alanında zayıf kaldığı için kalamayacağım. Kocaeli’ne döneceğim. Ama dediğim gibi geriliyor bu kent, üniversite anlamında gelişme var ama kent ile bu bir uyumsuzluk olduğundan bu da sağlıklı olmuyor.  Bu 5 yıllık maceramdan gözlemlerim böyleydi.

Zehra Gider-(23)- Kayseri- Uluslar Arası Ticaret ve İşletmecilik-

Bu kentte geldiğimde burada durmak istemedim. İlk geldiğimde çok boğucu, küçük ve basit bir kent gibi gelmişti. Bir kentten çok ilçe gibi. Aradan zaman geçtikten sonra buradan vazgeçmek biraz daha zorlaştı. Tanıdığım insanlar, buradaki ortam sıcak ve yakın ki etkilenmiştim. Başka üniversiteleri de gördüm ortamları çok kopuk bir durumda. Onları bir arada tutacak hiçbir yer yok. Olsa bile bir birine çok uzak bölgelerde. Ama bizim üniversitemiz de her bölümden arkadaşım oldu. Üniversite yeterlilik anlamında çok yeterli değildi şimdi de değil. Kendimi geliştirdim bu üniversite destekli de oldu ama yeterli değildi. Kent olarak da baktığımda çok zengin ve üretken bir kent değil.  Üniversite ile kent arasında bir uyum yok ve bu doğrultu da hem kültürel anlamda da, yaşam anlamında da çok zayıf kalıyor. Kenttin bu dönemde ki konjonktürüne baktığımız zaman öğrenci olmazsa bu kent tam anlamıyla biter. Üniversite de ilk geldiğimden bugüne hem sosyo-kültürel hem de akademik anlamda çok geliştiğini söyleyemem.  Yapılan işler de yetersiz kalıyor. Burada güzel zamanlarım geçti ama iş imkânı ve yaşam şartları iyi olmadığı için bu kentten gideceğim.

 

Ebru Elif Şirin- (22)- İstanbul- Makine Mühendisliği-

İlk geldiğim zaman denizi gördüm ve ne bileyim denizi beni etkilemişti. İstanbul’da denizin tadını çıkarmak biraz zor. Burada gecenin ikisinde sahile gidip tadını çıkartabiliyoruz. Deniz kenarında çok güzel yerler var. Dezavantajları da var tabii ki Ulaşım gibi sorunları var. Belli bir saatten soran taksi kullanabiliyoruz. Taksiler bir şekilde uygun ama ulaşım ağının gelişmesi gerekiyor. İlk zamanlarda bu ulaşım sorunu beni sıkıntıya sokuyordu. Zamanla beklentilerimi karşıladı mı? Karşıladı bence. İstanbul gibi metropol olan bir kentten gelmiştim ve burası daha huzurluydu. Trafik sorunu olmayışı, hayatımın belli bir bölümünü trafikte geçirmiş biri olarak bunu yaşamamam müthişti. Büyük bir kent sevmiyordum ve burası bana iyi gelmişti. Bir kenti anlamlı kılan insanlarıdır. Çok güzel arkadaşlıklar kurdum burada. Üniversitenin bir düzeni var ve her bölüm farklı binada. Bu yüzden bölümümde ki tüm arkadaşları tanıma fırsatım oldu ve sıcak bir ortamımız vardı. Akademik anlamda ise okul bize açıkçası bir şey katmadı, biz öğrendik. Tabi bu anlamda iyi hocalarımız vardı ama bu yeterli değil. Üniversitenin bu dört yıllık serüveni fiziksel anlamda iyi yol kat etti. En azından 24 saat açık Kütüphane’miz var, ve bu çok az üniversitede olan bir durum. 24 saat açık bir kantinimiz var bu da önemli çünkü üniversite bir yaşam alanıysa bu durumlar biraz daha bizi üniversitenin içinde tutmaya yönelik. Biz de bu fırsatlardan elimizden geldiğince yararlandık. Akademik anlamda gelişmesi gerekiyor. Akademiysen olmak istiyorum ve bu kentte asla yaşamam demiyorum ve bu kenti seviyorum ve fırsat olursa kalmak isterim.

 

(Aycan Karadağ)