Bizlere işçi kültürünü öğretenler önce, Demir Ökçe, Sefiller, Ana vb. klasiklerin yanı sıra Alman, Fransız, İngiliz, Rus vb. ülkelerin toplumsal tarihlerini öğrettiler.

Yıllar sonra tarihi ve toplumsal olayları sorguladığımızda kendi tarihimizle yani Osmanlı, Ulusal Kurtuluş ve Cumhuriyet tarihleriyle ilgili olan bilgimizin kıt olduğunu gördük. Buna bağlı olarak yaşadığımız kent’in tarihi ve kültürel yapısıyla ilgili de pek bir şey bilmediğimizi gördük. Bu nedenle son on yılda Zonguldak tarihi ile ilgili yazılan makaleler ve kitaplar çoğunlukta.

Sevgili dostum Halil Uzun’un deyimiyle Zonguldak aslında “Tarihini arayan bir kent”.

Uzun yıllardır çok farklı kanallardan yaptığımız çalışmalarla Zonguldak tarihinin karanlıklarla dolu son yüzyılının büyük bir bölümünü aydınlığa çıkarmayı başardık. Yaşadığımız kentin, doğasını, sosyo-kültürel yapısını, tarihini dünyaya, ülkeye ve bu kentin geleceğinde yaşayacak olanlara anlatmayı görev bilenler olarak bu görevin bir kısmını başardığımızı sanıyorum.

Ama tüm bu çalışmalar yanında bu bölgeyi kısıtlı maddi olanaklarımızla bölgenin insanına tanıtmayı başaramadık. Birazda bu nedenle her yıl bu kentten binlerce kişi tatilini Akdeniz, Ege vb. yerlere giderek gerçekleştiriyor. Eminim Zonguldak dışına tatile gidenlerin Yüzde 80 i bu kenti ve bölgeyi hiç bilmiyor. Bence bu durum dışarıya tatile gidenlerin bir ayıbı. Tabi bu ayıp tek taraflı değil bu ayıbın birinci sorumlusu da bu kentin tanıtımını gereği gibi yapmayan yerel yöneticiler. Biz bu kentin sorumlu insanları olarak görevimizi ihmal ettiğimizi sanmıyorum.

Bu kentte yaşayıp ta bu bölgenin doğal güzelliklerinden habersiz olanların gezmeye gittikleri ülkelerin veya diğer illerin güzelliklerini övmeye ne kadar hakları var.

Zonguldak’ın Doğal bitki örtüsü zenginliği ne kadar?

Kaç yayla var. Bunlar nerelerde?

Kaç şelale var? Bunlar nerelerde?

Nerelerde eski tarihi eserler var?

Zonguldak Kırsalında çiçek açan 350 otsu Bitki olduğunu biliyor musunuz?

Zonguldak ormanlarında insanlar tarafından yenilebilen 20 den fazla Yabanıl meyve olduğunu biliyor musunuz?

Hiç fenere gidip oradaki çay bahçesinden çayınızı yudumlarken Balkayasını,

Kapuzu ve denizin uçsuz bucaksız derinliğinde batan güneşi seyrettiniz mi?

Zonguldakın en güzel koyuna sahip bir doğa harikası olan Deniz Kulübünde hiç dostlarınızla sohbet ettiniz mi?

Göbü ve Türkali plajlarını gördünüz mü?

Filyos’a kadar sahilden giderken tepeler üzerinde mola verip dağları ve denizi seyrettiniz mi?

Harmankaya vadisine girip sadece şelalelerden akan su sesi yanı sıra kuş cıvıltılarını dinleyip vadi içindeki zengin bitki örtüsünü seyrettiniz mi?

Eski Zonguldak-Ereğli yolunda ormanlık alanda hiç gezinti yaptınız mı? Bu yolun, Zonguldak bölge köylüsünün zorunlu -Yol mükellefi- olarak çalıştığı yıllarda yapıldığını biliyor musunuz?

Türkiye’nin mağara zenginliği yönünden Antalya’dan sonra ikinci mağara çokluğunun Zonguldak’ta olduğunu biliyor musunuz.

Zonguldak merkez yerine Çağlı köyü köy konağında konferanslar vermeyi düşündünüz mü?Asar Tepesinde ki ormanlık alanda piknik yaptınız mı?

Gaca bayırından devamla Kardeşler köyünden geçip Elvan Pazarcık yol ayrımında durup tepeden dağları seyrettiniz mi? Aynı yol güzergahından devam ederek eski Köy hizmetleri binasında mola verip termosla getirdiğiniz çayı asırlık çam ağaçları altında yudumladınız mı?

Yine aynı yol güzergahından en fazla bir kilometre Beycuma istikametine ilerlerken yolun sol tarafından içeri girip çamlık yoldan ilerleyip köy hizmetleri eski taş ocağından Karaman, Keller, Sapça,Göldağı, Devrek ve Yenice dağlarını seyrettiniz mi?

Bu yol güzergahında üzerindeki asfaltın sökülmesiyle açığa çıkan ve 935–39 yılları arasında bölge köylüsünün aç, sefil ve çıplak ayakla ve zorunlu olarak kız ve erkek çocuklarla kadınların çalıştırıldığı yol mükellefiyeti döneminde taş döşedikleri yolları görüp tarihin karanlık labirentlerine girip iç çektiniz mi?

Her mevsim hafta sonlarınızı bu yerlere ayırdığınızda tanıdığınızı sandığınız bu kenti aslında pek de tanımadığınızı sizde göreceksiniz. En önemlisi buraları gezmek için paraya da pek ihtiyacınız olmayacak. Hele birde gözlemlerinizi anlatım ve fotoğrafla başkalarıyla paylaşırsanız sizden sonra sizin anlatımlarınızla oralara gidenler hem sizleri anar hem de geleceğe bir miras bırakmış olursunuz.

Kalın sağlıkla..