Cumhurbaşkanı Erdoğan geçtiğimiz günlerde bir konsorsiyum kurarak yerli otomobil üretecek şirketleri açıkladı… İçlerinde Erdoğan’a ilahi aşkını açıklayan Ethem Sancak’ın firması da bulunan iri kıyım 5 şirket, ülkenin ilk yerli otomobilini yaparak piyasaya sunacak… Uzmanlar her ne kadar üretim bandı son derece iyi kurulmuş bir fabrikada bile yeni bir otomobil için en 4 az yıl gerektiğini söylese de, Cumhurbaşkanı’na göre, yerli otomobilin bir buçuk yıl içinde tasarımı bitirilerek, sonraki iki yılda üretime geçilecek… Bu arada fabrika da kurulmuş olacak tabii…

 

Açıklamanın ardından birçok yerde “Bizim şehirde yapılsın” kampanyaları başladı… Sektörde oldukça avantajlı konumda olan Kocaeli, Sakarya, Bursa başta Eskişehir, İzmir, Kütahya, Konya, Diyarbakır ve Mardin de yerli otomobile talip oldu… Ulusal basına pek yansımasa da Zonguldak da katıldı yarışa. İmaj parlatmaya çalışan umut tacirlerinin kampanyalarına AKP’li vekiller de destek verdi… “Alaplı mı, Filyos mu olsun” tartışması bile yapıldı hatta… Sektörle ilgili yayımlanmış yüzlerce rapordan birini bile okumayan köşelerin yazarları, “Uçuşa geçeceğiz” başlıklarıyla koroya katıldı…

 

SEKTÖR YENİ NESİL OTOMOBİLLE DEVRİME HAZIRLANIYOR

Otomotiv deyip geçememek gerekiyor, yüksek katma değer sağlayıp teknolojik gelişmeleri hızlandıran bir sektör çünkü… Birçok sektörü de geliştiren lokomotif konumundaki otomotiv, 4 trilyon dolarla dünya ekonomisinin %5’ini oluşturuyor… Türkiye de bundan payını alıyor… Özellikle AB ile yapılan Gümrük Birliği Anlaşması sonrasında ihracat odaklı yatırımlar hızla artarken, istihdam potansiyeli de yükseliyor… Yan sanayi ile birlikte yaklaşık 250 bin kişinin çalıştığı sektörde, bu sayının pazarlama ve satışla birlikte 400 bini bulduğu düşünülüyor… “Ey Avrupa” derken dikkat etmek gerekiyor yani…

 

Bir de dünyanın gittiği yer var… Otomotiv sektörü, dijitalleşme ve alternatif enerjilere yönelim gibi devrim niteliğinde bir dönüşüme hazırlanıyor... Önümüzdeki yıllarda ileri düzeyli sensör, lazer kamera ve GPS’lerle sürücüye hata imkânı vermeyen yapay zekâlı araçların üretimi planlanıyor. Bununla birlikte hem emisyon salınımını, hem de maliyetleri azaltmak için yakıt tüketimini en aza düşürecek “hibrit” denen, çift güç kaynaklı motorlar geliştiriliyor. Bu durum ürün geliştirmeden satış sonrası hizmetlere, yan sanayiden sigortacılığa kadar birçok alanda temelden değişimi zorunlu kılıyor…

 

SANCAK’A, KARASU’DA, 222 BİN DÖNÜMLÜK ALAN TAHSİS EDİLDİ

Sektörde tüm dünyada kıran kırana bir rekabet de var ayrıca… Bu da kâr marjlarının azalmasıyla, kapasite fazlalığına neden oluyor… Artan AR-GE harcamaları ve yeni teknoloji için yüksek yatırım gerekliliği, Opel-Peugeot, Renault-Nissan, GM-Fiat örneklerinde olduğu gibi dev şirketleri bile birleşmeye zorluyor… Öte yandan otomotiv ürünlerinde uluslararası çevre normlarına uygunluk, güvenlik, hafiflik, yakıt tasarrufu ve kompozit malzeme kullanımı öne çıkıyor... Araçlarda çelik malzeme kullanımı azalırken, alüminyum, PVC gibi hafif malzemelerin oranı sürekli artıyor…

 

Bu ortamda “yerli otomobil” sevdası nasıl sonuçlanır şimdiden bilinmez elbette… Ama faklı zamanlarda, “milli uçak, milli gemi, milli helikopter” yapımının gündeme geldiği, hatta prototipinin bile gösterildiği halde, sıfır ilerleme olduğunu düşünüce, insan, ümitli olamıyor…  Olsa da yatırımın Zonguldak’a gelmesi zor görünüyor, Ethem Sancak’a, Sakarya Karasu’da, 222 bin dönümlük bir alan bu amaçla tahsis edildi bile… Bunu AKP’li vekiller de biliyor... Sormak gerekiyor: Tam da TTK’nin özelleşmesinin gündemde olduğu bir zamanda, bu vaveyla, bunu gizlemek için mi koparılıyor?