Covid-19 belası ortalığa yayılmağa başladığından beri, ülkelerin nerdeyse dünyanın gidişatı dengesini yitirdi. Bütün ülkelerin doktorları “Salgın” için çare olacak “aşı,  ilaç” bulabilmek için amansız bir uğraş içindeler. Öyleki, bir yandan dolup taşan hastanelerde kendi sağlıklarını gözetmeden, büyük bir özveriyle bu ölümcül hastalığa yakalananları tedavi etmeğe uğraşıyorlar, bir yandan da labratuvarlarda sabahlayarak çözüm üretmeğe çalışıyorlar.
Sağlık Bakanı Koca, “Doktorlar” için “alkışlı teşekkür” istedi, halkımız yoğun bir şekilde bu eyleme katılırken, “tüm sağlık çalışanları için ekonomik iyileştirme” de istedi. Ben de buradan Başkent Üniversitesi Kurucu Rektörü Prof. Dr. Mehmet Haberal’a, Gazi Hastanesi Göğüs Hastalıkları Ana bilim Dalı Başkanı Prof.Dr. Oğuz Köktürk’e,  Gazi Hastanesi Göğüs Cerrahisi Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Cüneyt Kurul’a ve Onkoloji Bölümü Öğretim Üyesi Uzm.Dr. Gözde Tahtacı’ya selamlarımı saygılarımı gönderiyorum, kolaylıklar diliyorum.
Her gün kuşku, ürküntü içinde gazete sayfalarında, her akşam Tv ekranlarında “Ne oluyor?”,  “Ne diyorlar” diye dikkatle izlemeğe çalışıyoruz umudumuzu kesmeden.
RİSKLİ GRUPTA OLMAK
Ben ve eşim 78 yaşındayız, iki emekliyiz. “Sokağa çıkmayın”, “Evde kalın” denildiğinden beri, kendimizi eve kapadık. Bu defa işin başı, “sağlık ve hayat” olunca da akan sular duruyor. “Bir soluk daha alabilme”nin ne kadar değerli olduğu, sanırım bu yaşlarda daha çok anlaşılıyor.
Daha öncesinden gelen özel sağlık hastalık arazlarına bakıp paniğe kapılmamak istiyoruz. Bu durum daha çok bende kendini gösteriyor. Evet, biliyoruz ki “ilk risk grup”ta oluyoruz bu durumda. Evde benim bilgisayardan başka temasım olmadığı halde, eşim dahil sabunla veya limon kolonyası ile ellerimizi yıkamayı ihmal etmiyoruz. Burada Pazara ve bakkala gitme gibi çeşitli ihtiyaçlarımızı özveriyle sağlayan Nurdan Türkay’a kocaman teşekkürlerimizi iletmek istiyorum. Kendimizi bu şekilde dengede tutarak, korumağa çalışarak, Covid-19’dan köşe bucak saklanarak, hayatta kalmağa çalışıyoruz. Bu nedenle uyarıları da her zaman dikkate almak ve uygulamak zorunluluğumuz var.
 ÖLÜMLERİN SEBEBİ
Ama, bir durum dikkatimi çekiyor. Kimi ölümlü vakalar açıklanırken “Onun koahı vardı” , “akciğer hastalığı vardı”, “solunum yetmezliği vardı”, “yaşı gereği riskli idi” vbgibi söylemlere yer veriliyor. Anlamadığım şey, ölüme böyle sebep gösterilince “Corono’ya karşı” bir sıfır öne mi geçmiş oluyoruz? İnsan bazı hastalıklar içindeyken de yaşamını sürdürebilir. Ama bu “Corona” belası zayıf durumdaki insanı yakalayınca ölümüne sebebiyet vermiş olabilir. Üstelik hastalıktan kurtulanlar da var. O nedenle böylesi durumlarda bir haberi verirken bile azami ölçüde dikkatli olunması gerekiyor.
Dünya Sağlık Örgütü Başkanının “Test, test, test” söylemi hala gözümüzün önünde. Yurttaş sağlığı için elbette; önce “Konut alımlarında peşin ödemenin %80’den %90’a çekilmesinin”, “uçak biletlerinde KDV indirimi yapılması”nın, bir kamu kurumu niteliğindeki “KIZILAY’ın hangi yurtsever anlayışla(!)uzak ülkelerde hizmet vermesinin” değil de, bizim   insanlarımızın ekonomik, sosyal ve çalışma sorunlarının giderilmesi için bütçe çalışması yapmanın daha gerçekçi olacağıdır.
UMRECİLER’İN MARİFETİ!
 İstanbul Tabip Odası Aile Hekimliği Komisyonu’ndan Dr. Hakan Hekimoğlu, RED HABER Sitesinde yayınlanan ve Açık Radyo’da yaptığı açıklamaya göre; Umreden dönenlerin “ateş tarama testinden geçebilmek için” uçakta “parasetamol” adlı “ateş düşürücü” ilacı içtiklerini açıkladı.
Böylece “ateş kontrolü”nden kaçan binlerce umreci bu marifetleri(!) ile belki de Türkiye’nin dört tarafına böylece ölümcül virüsü taşımış da oldular.Kutsal görev”ini yerine getiren umrecilerin toplucakurallara uygun davranmak yerine bilinçsiz, sorumsuz ve bencil davranmış olmaları ve bu yaptıklarını din perdesiyle örtmek istemeleri bu ülkedeki dindarlık /dincilik anlayışını da sorgulanır duruma getirmiştir.
Şimdi bu umreci yurttaşlarımızın umreye gidişlerine izin verilmesi, dönüşlerinde salgına karşı sağlık kontrollerinin yapılamaması, insanlık adına skandal bir olay değil midir? Dinimizce kutsal sayılan topraklara gittiler, umrelerini yaptılar, Allah kabul etsin. Ama ülkemiz, insanlarımız bu salgın tehlikesi altında kırılıp dökülürken, Devlet ilgilileri bütün gücüyle önlem almağa çalışırken, böyle keyfi  davranışlar sergilemeğe kimin hakkı vardır? Eğitimsizlik, bilgisizlik, bilinçsizlik insanı kör, sağır, dilsiz, çıkarcı yaparmış diyenler çok haklıymış..
             RUSYA: TEDAVİ İLACINI GELİŞTİRDİK
Bu gün yapılan (28 Mart) açıklamada; Rusya Federal Biyomedikal Ajansı (FMBA), yeni tip koronavirüsü tedavi edecek ilacın geliştirildiğini açıkladı. FMBA’ nın yeni koronavirüsü tedavi etmek üzere sıtmaya karşı kullanılan “Meflokin” bazlı yeni ilacı tanıttığı belirtildi.  
Açıklamada “Rusya FMBA’ya ait ‘Farmzashchita’ Araştırma ve Üretim Merkezi  Çin’in ve Fransa’nın deneyimlerini göz önünde bulundurarak sıtmaya karşı kullanılan Meflokin ilacının bazında koronovirüs enfeksiyonunun tedavi şemasını geliştirdi, ifadelerine yer verildi. İlaç yüksek seçicilikle koronovirüsün hücre kültürlerindeki sitopatik etkisini bloke eder ve replikasyonunu (kopya edilmesini  önler.
             Meflokin’in immünsüpresif etkisi ise virüsün neden olduğu yangısal tepkisinin aktivasyonunu önler. Makrolid antibiyotik ve sentetik penisilinlerin eklenmesi sadece ikincil bakteriyel-viral bir sendromun oluşumunu önlemekle kalmayıp, aynı zamanda kan plazması ve akciğerlerdeki antiviral maddelerin konsantrasyonunun arttırılmasını sağlar. Bu değişen ağırlıktaki koronovirüs enfeksiyonu olan hastalar için tedavi sağlayacak.
            Bu elbette umut verici bir gelişmedir. Dileğimiz, bütün bu çalışmaların insanlık adına iyi ve olumlu sonuçlar vermesidir.
                BAŞKAN PAPİLA’NIN ÖNERİSİ 
               Benim de üyesi olmakla onur duyduğum Atatürkçü Düşünce Derneği Zonguldak Şubesi Başkanı Nazan Papila, korona virüs salgını nedeniyle, sosyal medya üzerinden Zonguldak Valisi ve Zonguldak Belediye Başkanı’na çağrı yaptı. Başkan Papila, “Cumhurbaşkanlığınca yapılan açıklamayla, Korona Salgını Krizi ile ilgili kararların yereldeki yöneticilere bırakıldığını” belirterek:
                “Zonguldak’ta hastalıkla ilgili gelişmelerin net olarak, şeffaflıkla bizlerle paylaşılması ki bunu, umursamazlık içinde olanların artık işi dikkate alarak önlem almaları, evlerinde oturmaları için gerekli görüyorum.
             Yaşanan kriz geçene kadar yapılmakta ve yapılacak olan temizlik ve acil onarımlar dışındaki tüm hizmetlere (inşaat, yatırım, ihale, rutin bakım, onarım işlemleri, vb..) ara verilmesini, buna ayrılan bütçenin şu anda çığlıklarını duymaya başladığımız ve içlerimizi yaralayan işsizlere, çaresizlere, işten çıkarılan vatandaşlarımıza gıda, nakit, sağlık yardımı olarak; eşit olarak dağıtılmasını talep ediyorum. Bu ihtiyaç sahiplerini güncelleyecek, acilen tespit edecek bir kriz masası oluşturulmasını talep ediyorum”
            Şeffaflıkla yapılacak her türlü çalışmaya, destek ve yardıma katılacağını belirten Başkan Papila’nın çağrısının dikkate alınacağını umuyoruz.