Yazımıza konu ettiğimiz Ferhat Aga’yı (Ferhat Sedef) Zonguldak Halkı, Teknikspor Futbol Kulübü ve Belediye Sineması ile birlikte hatırlamaktadır. Zayıf, uzun boylu ve atletik yapılı bu Karadeniz delikanlısı ömrünün sonuna kadar Teknikspor (1)’a herşeyini vermiş, geçimini sağlamak için de Belediye Sineması’nın işletiminde başrolü oynamıştır.    

Ferhat Aga’nın babası(Rıfat Sedef), 1932 yılında Sürmene’nin Baştımar Köyü’nden Zonguldak’a geldi. Köyünde denizcilik ile uğraştığı için, Zonguldak’ta da bildiği işi yapmaya devam etti. Bir taraftan açıkta duran gemilere sandalı ile ekmek, kıyıya dönerken de yolcu taşıdı, bir taraftan da kalkan avcılığı yaptı. Kalkan ağını ilk defa Zonguldak’a getirdiği söylenen Rıfat Sedef, köyde bıraktığı Ferhat’ı, ilkokulu bitirince Zonguldak’a çağırdı. Artık gemilere ekmek taşıma ve kalkan avcılığı işini, baba oğul birlikte yapmaya başladı. Açık denizdeki gemilere ekmek taşırken biri kürek çekiyor, gemiye yanaştıklarında da diğeri satış için gemiye çıkıyordu. Ekmek satışından kalan zamanda da kalkan ağlarını açığa taşıyıp denize atıyor, bir hafta sonra gidip topluyorlardı.    

Babası ile yaptığı işlerden mutlu olmayan Genç Ferhat’ın aklı top oynamakta idi. Babası Ferhat’ı caddede kovalayıp, arkasından “kemi yolda, nerdesun” diye bağırırken, o futbol topunun peşinde koşuyordu. Arkadaşlarını sahada seyrederken, kendisini onların yanında hayal ediyor, boş vakitlerinde mahalle arkadaşları ile takım kurup, mahalle maçlarına gidiyordu. Bu maçlarda göz dolduran futbolu kısa zamanda fark edildi ve Teknikspor’un yöneticileri onu kulübe çağırdılar. Önce babası top oynamasına karşı çıktı, ancak oğlunu bundan vazgeçiremeyeceğini anlayınca inadından vaz geçti. Böylece hayatının önemli kısmını ayıracağı Teknikspor, Ferhat’ın yaşamının ayrılmaz bir parçası haline geldi.

Türkiye’de 1970’li yıllara kadar, neredeyse her semtin bir amatör futbol kulübü vardı. Bu kulüplerde tamamen amatör bir ruhla top oynanır, kulüp yönetimi ve masraflar semtin varlıklı ya da mevki sahibi kişileri tarafından üstlenilirdi. Bu ruhla kurulan Teknikspor’un, 1960’lı yıllardaki en önemli destekçileri, toptan gıda ticareti yapan Talip Çembercive kulübün başkanlığını da yapan Dr.Nihat Güney idi.

Zonguldak’a geldiğinde Sürmene’de kalan annesi ve yakın akrabaları, Ferhat’a bir gelin adayı buldular, durumu bir telgrafla Zonguldak’a bildirdiler;  “sana pir kelin adayipultuk, acele kel”. Yıl 1951,o dönemlerde adet olduğu üzere aile gelin adayını bulur, oğlan da itiraz etmeden bu karara uyardı(istisnalar hariç). Ferhat da geleneği bozmadı, vapura atladığı gibi Sürmene’nin yolunu tuttu. Acele düğün dernek işleri yapıldıktan sonra, Kıymet’ini yanına alıp Zonguldak’a geri döndü. Amele Birliği Hastanesi’nin yanında bir ev kiraladı ve babasına komşu oldu. Aynı yıl askerliğini yapmak üzere Bursa’ya gitti. Futbol oynamayı burada da sürdürdü ve Karagücü Futbol Takımı ile birçok maça çıktı.

Ferhat askerden dönünce(1952 yılı) Belediye Sineması’na işe girdi. İlk zamanlar kapıda bilet kontrolü, film afişlerinin asılması gibi işleri yaptı. Dikkati sayesinde, zamanla sinemada yapılan bütün işleri öğrendi(makinistlik hariç). Dürüstlüğünü ve çalışkanlığını fark eden sinemanın işleticisi Murat Sezgin (2), ona sinemanın bütün sorumluluğunu verdi.

Ferhat geçimini sağlamak için Belediye Sineması’nda çalışırken, bütün benliği ile bağlandığı Teknikspor’da da     top oynamaya devam etti. Başka bir takıma transfer olmadan, 39 yaşına kadar takım kaptanlığı yaptığı Teknikspor’da takım arkadaşları ona “Ferhat Emice”, yakın çevresi de “Ferhat Aga” lakabını taktı. Ayrıca “yan dallarım” olarak da anılırdı (kalecinin önünde bek oynar, sağ ve sol beklere de “yan dallarım” diye seslenirdi).

Ferhat Aga’yı Zonguldakspor’un uzun yıllar kaptanlığını yapan usta oyuncu DaryalYönder şöyle anlatıyor; “Kalbi altın gibi idi. Cebinde 5 kuruşu olsa, istesen verirdi. Para ile pulla işi yoktu. Sezgileri çok güçlü idi. Yetenekli genç oyuncuları bulup takıma çağırırdı. Ayrıca Bilardo ve Briç oyunlarında, Zonguldak’ın sayılı kişileri arasında yer alırdı. Briçi kitabi bilgilerle değil pratik zekâsı ile oynardı. Okuma imkânı bulabilseydi, muhakkak ki çok iyi yerlere gelirdi. Ferhat Abi’nin başka bir yanı da hastalık derecesinde Demokrat Parti taraftarı olmasıydı. Seçim zamanlarında caddede Demokrat Parti bayrağı ile dolaşırdı. Bu yüzden oğullarının birine Adnan diğerine de Menderes adlarını koymuştur. Futbol o dönemde çok zor şartlar altında oynanırdı. Yollar kötü, ulaşım ise E.K.İ.’nin kasası kapatılmış kamyonları ile yapılırdı. Bir gün Ferhat Aga ve Afyon Temel E.K.İ.’nin arabasını kaçırdılar ve Zonguldak’tan Gelik’e kadar yaya olarak gidip top oynadılar”

Onu daha iyi anlatmak için birkaç anektoda ve gazete haberine yer  
vermek istiyorum;

“13-14 yaşlarına geldiğimde babam bazen beni de maçlara götürürdü. 1971 yılında Ereğli’ye maça gidiyoruz. Eski Ereğli yolu üzerindeki Arslan Çesmesi’nde mola verildi. Çaylar içilirken babam minibüs şoförünü çağırdı ve 1Km. ileri gitmesini istedi. Maksat futbolcuları oraya kadar yürütmek. Ereğli’ye vardık, maçtan önce hafif bir yemek(maç yemeği) için bir lokantaya girdik. Dışarda dolaşan babam, yemeklerin dağıtıldığı esnada içeri girdi. Masalara yoğurtlu makarna servis edildiğini görünce “bu tabakları kaldırın, maç yemeğinde makarna olur mu?” diye bağırdı. Sadece ben ve minibüs şoförü makarna yiyebildik”(Menderes Sedef 07.02.2018)

“Yıl 1972, Teknikspor şampiyonluğa oynuyor. Ferhat Emice takımı tahtaya yazmaya başlıyor, 1 kaleci, 2bek, 3sol bek,………………. Onbir futbolcu bu şekilde yazılınca, herkes birbirine bakarak ne diyeceğini şaşırıyor. Kimsede bir hareket görmeyen Ferhat Emice bağırıyor;


-Niye kiyinmeyusunuz?
Kaptan Yener açıklamaya çalışıyor;
-Emice isim yazmadın ki.
 Ferhat Emice tahtaya baktı, durumu anladı, sanki hiç hata yapmamış gibi devam etti;
-Kecen haftagi tagim aynen soyunsun”(Mehmet Atalı, 08.02.2018)

“1970’li yıllar, Zonguldak mahalli lig şampiyonluğu için Erdemirspor ile çekişiyoruz. Son maçımızı Zonguldak’ta Ereğli Belediyesporla oynuyoruz. Bir yandan da Erdemir’in maçını merak ediyoruz. Maçın son 10 dakikası. Ferhat Emice iki eli ile 0 işareti yapıp (başparmak ve işaret parmağı ile halka yaparak) kaptan Yener’e bağırıyor;
-Yener, Erdemir maci böyle, köreyim sizi.”(Mehmet Atalı, 08.02.2018)

“Özel bir maç yapıyoruz. Sağda ben, solda Kaya, her zamanki gibi ortada Ferhat Aga oynuyor. Karşıdan bir top geliyor, Ferhat Aga bağırıyor;
-Yan tallarum, pana birakun.

Top, benle Kaya’dan geçip Ferhat Aga’ya geliyor. Falsolu gelen topu uzaklaştırmak isteyen Ferhat Aga, topa çok sert bir şekilde vuruyor, bir de bakıyoruz top bizim ağlarda”(Şenol Demirer, 08.02.2018)

Ferhat Sedef transfer için Trabzon’a gitti ve döndü.

“Futbolseverlerin yakinen tanıdıkları, Zonguldak futbolunun emektar futbolcusu Teknikspor’un takım kaptanı Ferhat Sedef geçenlerde İstanbul’dan gelip limanımızdan Trabzon’a hareket eden Karadeniz Sür’at postası ile şehrimizden sessiz ve sedasız ayrılmıştır.

Sedef’in bu şekilde ayrılışında birçok nedenlerin bulunduğunu geçen akşam Ulus lokantasında bir içki sohbetinde en samimi arkadaşlarının ağzından bizzat işittim. Kırkına yaklaşan Sedef kendini Trabzonlulara genç gösterebilmek için beyazlaşmış olan saçlarını eczacı Kaya beyin yeni bulmuş olduğu bir formülle gemide boyamış ve yirmisinde çiçeği burnunda kokan taptaze bir delikanlı hüviyetine bürünüvermiştir.

Karadeniz’in mavi sularında beyaz bir martı gibi yüzen geminin yemek salonunda Sedef rakısını önüne almış biraz beyaz peynir biraz zeytin demlenmesine devam ededursun, durumu bilen arkadaşlarından Ali Osman ve Yüksel Sezgin soluğu Zonguldak postanesinde alırlar, hemencecik orada Trabzon Valiliğine Zata mahsus ivedi bir telgraf çekerler. Zonguldak’tan Trabzon’a transfer olmak için gemi ile gelen futbolcu Ferhat Sedef’in yaşı bir hayli fazladır…Saçlarının simsiyah olduğuna sakın kanmayın…Yeni çıkan saç boyası ile saçlarını boyatmıştır. Menejeriğinizin eline vereceğiniz ıslak bir sünger ile Ferhat’ın saçlarını masaj yaparsanız bütün hakikat meydana çıkacaktır.

Dostlarının bu azizliğine uğrayan Sedef transfer olamadan Zonguldak’a avdet etmiş bulunmaktadır. Haniya onu sevenlerin yapmış olduğu bu azizlik çok yerinde olmuştur. Uzun seneler Zonguldak futboluna hizmet etmiş bulunan Sedef’in gayyubetine ne Teknikspor ne de Ulus spor müdavimleri razı olur. Çok şükür Ferhat transfer olamadan yine şehrimize dönmüştür. İşin enteresan tarafı Teknikspor umumi kaptanı yönetim kuruluna vermiş olduğu teklif mektubunda Sedef’in yeri tehlikeye girmiş bulunmaktadır.

Bizim bildiğimiz Ferhat böyle olaylara kolay kolay pabuç kaptırmadığı için ona da bir çare bulacaktır. Ferhat’ı sevenlerin yarı şaka mahiyetinde yapmış olduğu konuşmanın özetini sayın okurlarımıza sunmuş bulunmaktayız.”(06 Temmuz 1968 Türksesi Gazetesi, sy.4,imzasız yazı)

Kendisine  “Emice” , “Aga”  ve “Baba” olarak hitap edilen Ferhat Sedef 39 yaşında aktif futbol hayatına son vermeye karar verdi. Zonguldak amatör futbolunun ordinaryüsüne jübile yapılmadan olmazdı. Dostları, yakın çevresi ve sevenleri 1969 yılında Ferhat Aga’larına bir jübile düzenledi.Zonguldakspor ile Hacettepe arasında yapılan jübile maçının 10.dakikasında, 5 numaralı formasını Zonguldaksporlu Turan Bodur’a teslim eden Ferhat Aga, arkadaşlarının omuzlarında ve seyircilerin coşkun tezahüratları arasında sahayı terk etti. Bu güne kadar Zonguldak’ta amatör top oynayıp da jübile yapan tek kişinin Ferhat Aga olduğu söyleniyor.

Ferhat Aga jübileden sonra da Teknikspor’un içinde antrenör, menajer ve yönetim kurulu üyesi olarak kalmaya devam etti. O kadar ki, kulübün malzemelerinin temini, taşınması ve korunması (maç sonunda forma ve şortları toplayarak sinemanın bir odasında muhafaza ederdi) işini bile üstlenmişti. Maçlardan ve sinemadaki işinden artan zamanlarda, genellikle Ulus Lokantasında(3) arkadaşları ile bir araya gelir, futbol üzerine derin sohbetler yaparlardı.

2001 yılında, öksürük ve nefes darlığı şikâyeti ile SSK Hastanesi’nin acil sevisine giden Ferhat Aga’ya bir ağrı kesici iğne yapılarak evine gönderildi. İki gün acılar tekrar başlayınca, Ferhat Menderes babasını aynı hastaneye götürmeden aynı ilacı doktordan istedi. Doktor hasta olmadan ilaç veremeyeceğini söyleyince aralarında tartışma çıktı. O sırada içeri giren başka bir doktor, masanın üzerinde duran sağlık karnesindeki fotoğrafa baktı; “Bu, Belediye Sineması’nın önünde duran amcadır” diyerek ilacı verdi. Ağrı kesicinin etkisi bitince ağrılar tekrarlamaya başladı. Bu sefer Göğüs Hastalıkları Hastanesi’ne götürülen Ferhat Aga’ya Akciğer Kanseri teşhisi konuldu. Teşhisi koyan doktor yakınlarına şu tavsiyede bulundu; “Ankara’ya götürmeyin, yapılacak bir şey yok. Hastayı fazla yormadan, uyuşturucu ile dinlendirmeye çalışalım”.

Ferhat Aga’nın 15Mart 1930 tarihinde Sürmene başlayan hayat yolculuğu, 29 Eylül 2001’de ona vatan olan Zonguldak’ta sona erdi.

 

1) Teknikspor:  1924 yılında, Yüksek Maden Mühendis Mektebi’nin Yönetici ve öğrencileri tarafından kuruldu. Koyu mavi ve açık mavi renkleri seçen bu kulüp, 13.01.1950 yılında Zonguldak Bölgesel birinci amatör kümede federe oldu. Başta futbol olmak üzere basketbol, voleybol, atletizm ve boks branşlarında faaliyet gösterdi. Ülkemize önemli sporcular yetiştiren bu kulübün adı 1974 yılında Kapuzspor olarak değiştirildi. Maddi imkânsızlıklar nedeni ile 1990 yılında kulüp feshedildi.

2) Murat Sezgin: Güzel Sanatlar Fakültesi mezunu, düzgün fiziği olan otoriter bir kişi idi. Ticari zekâsı ve politikacılarla olan iyi ilişkileri sayesinde, kardeşlerini ve ailesini iyi yerlere taşıdı. Aynı zamanda Köprüaltı Sineması’nın da işletmecisi idi. Belediye Sineması yabancı, Köprüaltı Sineması yerli filmler oynatırdı. Murat Sezgin aynı zamanda da müteahhitlik işleri alırdı (Kapuz yolunun yapımı vs.). Kardeşi Tufan Sezgin ayrıca film dağıtım işletmeciliği yapardı( İstanbul piyasasının filmlerini Zonguldak ve çevresine pazarlardı). İstanbul’da oturan ve ayda bir iki kez Zonguldak’a gelerek işlerini yürüten Murat Sezgin bekâr olarak hayatını kaybetti.         

3) Ulus Lokantası: Gazipaşa Caddesi’nde İş Bankası ile Nazif Aytan Kitapevi’nin arasında, Aksaray İşhanı’nın tam karşısında bulunuyordu. Hafif yüksek bir yerde bulunan lokantaya iki basamakla çıkılıyordu. Lokantanın bulunduğu yer Kıl Burnu olarak anılıyordu. Lokantanın sahibi Mengenli Osman Güner “şişman” olarak anılır, Ulus Lokantası denmez “şişmanın orası” denilirdi. Lokantanın müşterilerini esnaflar, Hükümet’in önündeki taksi şoförleri ve futbol camiası oluştururdu. Maçlarda çok bağırıp etrafına neşe saçan E.K.İ.personeli Arap Sabahattin, arkadaşları ile lokantaya gelince, romanlardan oluşan bir müzik takımı onlara eşlik ederdi. Topal Zeki cümbüş ve ud çalar, şarkı söylerdi. Kömürspor’un kaptanı Çıtır Yılmaz (sert şutları ile meşhurdu), kaleci Çakır (Recai Arca), Arnavut Güngör (sonradan Galatasaray’da top oynadı) ve Lastik Nuri (Çakır’dan önceki kaleci, E.K.İ.’nin plan bürosonda çalışırdı) onun arkadaşları arasında idi. Müşterinin bol olduğu akşamlarda, garson Sabahattin pervane gibi dönerek herkesi memnun etmeye çalışırdı.

 

Kaynak Kişiler:
_______________________________________

1-Menderes Sedef, 07.02.2018 tarihli kişisel görüşme, Zonguldak/Belediye Kültür Merkezi.

2-Mehmet Atalı, 08.02.2018 tarihli kişisel görüşme, Zonguldak/Kilise.

3-Şenol Demirer, 08.02.2018 tarihli kişisel görüşme, Zonguldak/ Özel Büro.

4-Daryal Yönder, 18.02.2018 tarihli kişisel görüşme, Zonguldak/ Tenis Kortu

5-Dinçer Sönmez, 14.02.2018 tarihli kişisel görüşme, Zonguldak/ Acılık

6-Sadi Altınok, 05.02.2018 tarihli kişisel görüşme, Zonguldak/Hakemler Lokali

Kaynak Kitaplar:
________________________________________

1-Zonguldak’ta Spor’ 07 Bienali Bildiriler Kitabı, Nisan 2010, Zonguldak.

2-Kemal Köksal,Zonguldak Bölge Sporunda 50.Yıl( 1923-1973), Maden İşçileri Sendikası Yayınları,Zonguldak,1973.

 

Yazan: Yrd. Doç. Dr.

Mustafa YÜCE