Bir makinecilik deyimi olan “avara” kendisi herhangi bir iş üretmeyen dişli ya da kasnaklar için kullanılır. Hareketin doğrudan iletilmesi istenmeyen uygulamalarda, güç üreten herhangi bir aygıttan aldığı devinimi, diğer tarafa aktarmaya yarayan bu makine elemanları, ülkenin son zamanlardaki gündemini tanımlayan en doğru söz olarak düştü aklıma. Hiçbir şey üretmeyen bir dolu lakırdı, “avare” bir sürü şahsın ağzında, avara kasnak gibi dönerek kentin de ülkenin de gündemini belirliyor…

İğneden ipliğe, her şeye, zam üstüne zam geldiği, büyük kesimlerin temel ihtiyaç maddelerine bile ulaşmakta güçlük çektiği ülkede, İmamoğlu’nun bilmem kimle yediği sıradan bir yemek günlerce tartışma konusu oluyor mesela. Ülkenin sorunları dağ gibi büyümüş kentine gelen ana muhalefet partisi liderinin kentle ilgili söylediği yanlış-doğru onca söz konuşmaya değer bulunmazken, Uzun Mehmet’ten dili sürçüp Uzun Hasan diye söz etmesi, kamuoyunu günlerce meşgul ediyor…

LAF KALABALIĞI ARASINDA, YENEN TÜM HERZELER UNUTULUYOR

Bunun nedenleri var elbette. Her alanda köşeye sıkışan tek adam iktidarı, yapay gündem yaratarak, artık açık bir zulme dönüşen uygulamalarını kamuoyunun gözünden kaçırmaya çalışıyor. Sokağın çok sevdiğim deyimiyle, resmen “Kuşa bak” yapıyor yani. Sözde en muhalif çevreler, sazan gibi dalarak, buna en büyük desteği veriyor. “Memleket batmışken konuşacak başka konu mu yok” demiyor da, İmamoğlu’nun yediği sıradan akşam yemeğini bin dereden bin su getirerek izah etmeye çalışıyor...     

Hal böyle olunca laf kalabalığı arasında, iktidarın yediği tüm herzeler unutulup gidiyor. Bu sayede, devletin sorumluluğundaki karayollarının, yolcu garantili otobanların, övüne övüne bir kaldıkları İstanbul Havalimanı’nın kapalı kalması, İmamoğlu’nun yediği yemeğin yüzde biri kadar konuşulmuyor mesela. Akaryakıta bir yılda neredeyse 50 defa yapılan zam da gelmiyor gündeme; Demirtaş’ı, Kavala’yı siyasi rehine olarak tutup, Aysel Tuğluk’u ölüme mahkûm eden intikam hukuku da…

AKP İLE MÜCADELENİN YOLU DEZENFORMASYONDAN DEĞİL, BİR AYAĞI SOKAKTA OLAN ÖRGÜTLENMEDEN GEÇER

Bakmayın sarayın bizim keseden yaydığı ışıltıya, devlet tam bir zifiri karanlıkta yönetiliyor. Gece yarısı yayımlanan kararnamelerle, hepimizin hayatını belirleyen emir ve yasaklar konuyor mesela yürürlüğe. Herkes uyurken bakanlar görevden alınıp, üst düzey bürokratlar değiştiriliyor. Bir bakan hiç açıklama yapmadan “görevden affını” istiyor, yerine, bir önceki bakan getiriliyor. Nedeni konusunda en küçük bilgi verilmiyor, erki elinde tutan tek adam her şeye kadir, her şeyden münezzeh sayılıyor çünkü…

Ülkenin çivisi çıktı. Muhalefet tarafında da kraldan çok kralcılık yapan şaklabanlar var. Kopardıkları vaveylayla toplumu avara kasnağa çeviren bu aymazlar, uydurma bilgi yayarak Erdoğan’ı alt edeceğini sanıyor. Birçok safdil de bunlara inanıyor. Karşılarında milyar dolarlık havuzdan beslenen dev bir yalan makinesi var oysa. Canavara dönüşen bu makineyle mücadele etmenin yolu, yalanda yarışmaktan değil, toplumla sahici ilişkiler kurup bir ayağı sokakta olan örgütlenmeden geçiyor. Bunu nasıl anlatsak bilmem ki?