Bir giden vardır elbet,el sallayışlarının ardında.Giden gittiğini sanarak unutmaya çalışırken,el sallayan gelmesini bekliyordur.Kimbilir.Çırpınan dalgaların sesi inadına körükler içindeki özlem ateşini;hava buz keserken yüreğini tutuşturur.Oysa el sallamayı hiç hesaplamamıştır.Anılarını bıraktığı bu şehirde,yıllar sonra tekrar o günlerini yaşayacağını hayal bile etmemiştir. Sokaklar,evler,sesler değişmiş olsa da, limanın kavuşmayan kollarına vuran dalgalar aynı hırçınlığında, fenerler aynı uzaklıkta öylece duruyordur;en az kendi yalnızlığındaki kadar.İki adım sonrasında sanki bir el uzanacaktır eline;ayrı geçen yılların zamansız kaldığını anlar gibi,tutacak yakasından düşürdüğü gülün.Öyle bir andır ki şu an; yakadaki gülü kurutmuş, el sallayışların ardındaki yürek,tekrar edilen soruların cevapsızlığından yorulmuştur.
Boşverişlere bırakır el sallayışlarını.
Hüznünü kahkahalarla boğar. Anılarıyla gözgöze gelmemek için iner kayalardan.
Yürür suskunluğuna doğru. Faydasızdır şimdi nişan bohçasının kırmızı kurdalesini çözmek.