Bizler,hayat sahnesinin birer oyuncularıyız;iyi oynarsak alkışı alır,oynayamazsak unutulanlardan oluruz. Bu sahnede çocukluktan başlar rollerimiz.Doğmak bizim isteğimizle olmadığından bir tek bebeklikteki rolden sorumlu değiliz.Büyürken,anne,baba olurken,hatta anneanne,babaanne olurken,nefes aldığımız sürece sorumluyuz.
Dayı,hala,teyze,amca,enişte,yenge,yeğen,kuzen,kardeş,abla,ağabey,torun,gelin,damat,kaynana,kayınpeder,kayınbirader,elti,kayın,bacanak,komşu,arkadaş, dost vs.olmanın da rolleri var işin içinde.Vicdan bekçiliğinde emek harcayarak bu rollerin hakkını veremezsek,alkışı hak etmek biraz değil,epeyce zordur.
Bazen oynarken tökezleyip düşebiliriz.Bir el elimizden tutup kaldırırsa oyunumuza devam edebiliriz.Tutan olmasa da kalktığımız olur ama pes etmezsek.Belki de hiç kalkamaz,oynamak için kendimize başka roller bulmaya çalışırız.Engelli olabiliriz.Engellenebiliriz.Sahnedeki başarı;rolleri iyi ezberlemekten,zorluğa direnmekten geçer;adalet duygusu,samimiyeti,dili,davranışlarıyla. 
Bu sahnede kimimiz eğitir,kimimiz eğitiliriz.Kimimiz üretir,kimimiz tüketiriz.Her ne haldeysek payımıza düşen rollerin hakkını vermeliyiz ki, ezberimizi bir başkası okumasın.Alkış istemiyorsak oynamaktan vazgeçip sahneden inebiliriz.Kendimize kendimiz gibi olanların yanından bir yer bulup alkışlananları seyre dalabiliriz. Tercihimiz;hayatımızın aynası olacaktır.Alkışlanmanın mutluluğundan habersiz,renksiz,ışıksız,tükendiğimizi farketmeden sözde yaşamanın kapısında şikayetçi olup dururuz;minnet yerine bıkkınlığın öznesi olarak.
Perde inmeden ışıklar sönmeyeceğine göre sözde yaşayanlardan olmamak için, aldığımız nefeslerin şükründe kendimize,çevremize iyi birer oyuncu olalım;sahiden ve de isteyerek;insan olmamızın çilesini,acısını kadere yormadan.
Bu yazıyı yazarken elimin üstünde bir karıncanın gezindiğini gördüm.Öldürmeye kıyamadım.Elime alıp dışarı çıkaracaktım ki fırından gelen yemek kokusunu aldım;karıncayı ve açlığımı hayatın güzel rollerine bıraktım;kendine inananlardanım çünkü.
Gülden Işık