Siyaset denilen kavram yaşadığımız dünya üzerinde sadece kötüye kullanılan bir güç mertebesi oldu. Eğosal bir tatmin veriyor olmalı ki bu kadar peşine düşen ve bir o kadarda içine edeni var.
İşin erbabı olmayanlar bilirkişi artık, devran tersine dönüyor. Eskiden hiç akıllıyla deli bir olur mu denirdi, bilenle bilmeyenin bir olamayacağı gibi; o eskidenmiş şimdi düzen başka işliyor, daha doğrusu düzensizlik! 
Kitlesel çoğunluğun bir kişiye verdiği yetkiyle herkesin eşit oranda mutlu mesut olabilmesi tabi ki olanaksızdı (!) öyle olduğunu da kim bilir kaç kez deneyimledi bu gezegen. Akıllandı mı peki tabi ki hayır…
İnsana dair toplulukları gözden geçirdiğimizde ta ilkel kabilelerden bu yana liderlik vasfına soyunanlar savaşmaya ilk önce aynı kitle içinde kendine taraf olmayanları hedef göstererek başlamadılar mı? Onlar ayak bağıydı ve artık düşmandı yok sayılmalıydılar!.. Zamanı sadece kendi güçlerini koruyabilmek için harcadılar bütünün hayrına olan her şey gereksizdi onlara göre çünkü onlar taraftı artık.
Kendilerinin bile inanmadıkları söylemleri icat ederek zamanla onlara inanan insanları yaratmadılar mı?
Yalan doğrunun karşısında öyle dik durdu ki doğru önce boynunu sonra belini büktü.
Yaratılışını kutsayan insan öyle bir an geldi ki ona cefa edeni kutsamayı seçti. Tanrı’sına ihanet etti.
Yani yaşama sevinçlerini öldüren katillerine âşık oldu, kara sevdaya meyletti. Sonunda da baş edemeyip kafayı yedi, yediğinin farkında değil o ayrı.
Sorgulamayan yargılamayan bir kukla gibi elden ele dilden dile gezdirdi kendini. Sonra nemi oldu; Aptallaştı…
Elde avuçta kalan tek şey aptallıktı, onun da alıcısı çoktu zaten. Bu yüzden ne sözünün ne de sözcünün hük mü var artık,  güç ölümlü Tanrıların eline geçti.
Dünyayı bilmem ama bizim köy cayır cayır yanıyor dostlar. Bizim köyün akıllısı da delisi de neler olup bittiğini uzun zamandır anlayamıyor.
Sözüm ona akıllısı bir oyun kurguluyor hep bana hep bana diye diye delirttiğinin elindekini avucundakini yok ediyor, delirtilende bunu normal karşılıyor ve halen daha sonsuz şükür zikrediyor.
Akıllı olan bu kadar delinin içinde nasıl delirmediğine şaşıyor bir de iyi mi?
Azınlıkta olan bir güruh da başını ara sıra, gömdüğü kumdan çıkartıyor, şöyle bir etrafa bakıyor anlamakta güçlük çektiği her an kederlenip efkâr dağıtıcı yöntemlere daha çok meylediyor.
 İşte onların içinden biraz cesaretli olanları ağız dolusu birkaç küfür ediyor ama onu da kimsenin duymadığı görmediği yerlerde yapıyor çünkü onlarda cesaretlerini sattılar hiç paraya, kime mi korkuya elbette.
Yaratıcısına değil de onun kulununa secde ettiğinin farkına varamayanlar yüzünden öyle çok Tanrı var ki ortalıkta, eskiden taş oluyormuş böyleleri şimdi baş oluyor. 
Tanrı bezdi mi acaba böylesi yarattığı insanlardan diye düşünmeden edemiyor insan. Bu dünyayı bilmem ama bizim köye acilen yeni bir format atılmalı.
Yoksa az kaldı donuna kadar soyacaklar köyü sonra birde donsuz gezmek günah mı değil mi tartışmalarıyla sorguya tabii tutulacaklar demedi demeyin. Sömürülmeye alışınca bağımlılık yapıyormuş bilginize. 
Vallahi bizim köyün hırsızının heybesi dolu senin neredeyse donun bile yok. Çıkarlar bir gün karşına sen de hiç mi akıl yoktu derler öylece kalakalırsın olduğun yerde.
Hadi ver bakalım cevabını.
Tanrı’ ya gelince o bütün olan biteni görüyor görmesine de onunda kafası karışık baksanıza. Ey insanoğlu diyor kula kulluk etme seni ben kula köle olasın diye yaratmadım ki! Zaten canını emanet verdim geri alacağım bari ona sahip çık da sana verdiğim süreyi iyi değerlendir.
Bir yerde yanlış var da nerde. Dedim ya bizim köy cayır cayır yanıyor, hem öyle bir yanıyor ki kurunun yanında yaş da gidiyor. 
Yetmemiş gibi akıl işi gücü bırakmış aptallığın önünde secde ediyor.
Tanrı’ya değil kula şükür edenlerde yangının sönmesini bekliyor. İmdaaaat