Emeğin Başkenti önce Emeklinin başkenti olmaya mahkum edildi…

1980 Askeri darbesinden sonra bu adeta tüm hükümetlerin adeta politikası haline geldi…

Zonguldak-Bartın-Karabük’ü…  eski adıyla

Planlı ve programlı proje adeta Büyük Zonguldak’ı yok etmek…

Süreçte neleri kaybettik…

Öyle bir dönem yaşadı ki Zonguldak.

Baş kaldırırın adeta Türkiye’de ki sesi oldu…

KARDEMİR, ERDEMİR, SEKA, BARIN ÇİMENTO ve finalde büyük MADENCİ GREVİ…

İşte bu sonumuzun başlangıcı oldu…

Türkiye’de işçi hakları adına önder oldu Türkiye’nin Almanya’sı Zonguldak…

Böl-Parçala-Yut taktiği işletildi…

Bartın ve Karabük bizden koparıldı ve İl yapıldı…

SEKA , KARDEMİR, ERDEMİR, BARTIN ÇİMENTO özelleştirildi…

Türkiye Taşkömürü Kurumu (TTK) Rödövans dışında HATTAT HOLDİNG, SOMA HOLDİN, EREN HOLDİN, AYDEM HOLDİNG’e kurum gibi kömür çıkarma lisans hakkı tanındı…

Şimdi de TTK’nın Çinlilere verilmesi gündeme geldi…

İktidarların Zonguldak üzerine oyunu şu;

Bizim on koyunumuz var… Önce onunu alıyor…

Sonra ikisini bulduk alın diyorlar ve bizde buna seviniyoruz…

Sekiz koyun ise kayıp…

Türkiye’de yaşanan ekonomik krizlerden en az etkilenen il’di Zonguldak daha düne kadar…

Şimdi ise dibe vurmuş durumda…

Gelen Valiler; Banka mevduatı ile bizi başka illerle eş değerde tutmaya çalışıyor…

Bizde ticaret yapan gerçek iş insanlarının bankada öyle parası yoktur…

Halkı donuna kadar soyan bazı meslek gruplarının hatırı sayılır mevduatı vardır…

Onların hep adı gizlidir…

Sözüm ona da hepsi hayırseverdir…

İyi insanlardır…

Büyük Zonguldak halkını önce aciz duruma düşürdüler…

Şimdi iş, aş ve ekmek diye zehirlemeye başladılar…

Termik santraller, Gübre sanayi, Demir eritme tesisleri v.s geliyor…

Kardemir, Erdemir, Bartın Çimento, SEKA Kağıt Fabrikası zaten kirletiyor ve şimdilerde haddinden fazla çevre, doğa ve insan sağlığı ile oynuyor…

Kardemir olsun Erdemir olsun fabrika içinde fabrikalar kuruyor ve kimseye de hesap vermiyor…

İnsanlar zehirlenmiş, balıklar ölmüş, deniz kirlenmiş, iklim değişime uğramış kimin umurunda…

Santraller gibi…

OSB’ler gibi…

Bize diretilen şu; “İş ve aş istediniz… İşte yapıyoruz ne istiyorsunuz bizden”

Çokkkk haklılar…

Yaşanabilir bir Batı Karadeniz Bölgesi de beklemeyin bizden diyorlar…

Bir Üniversite var Allah selamet versin…

Hiçbir işe yaramıyor…

Bir gün çıkıp da yapılan yanlışlara ses çıkaramıyor…

Oto nota, laf olsun torba dolsun açıklama yapıyor…

Zehirleniyoruz ama ses yok…

Beleşten Doçent ve Prof. oluyorlar, niye sesleri çıksın ki…

-Onların doktora tezleri ayrı bir konu onu önümüzdeki günlerde paylaşacağım sizlerle-

Bu sezon Batı Karadeniz de hangi sahilde denize girecek bu insanlar…

Hiç merak ettiniz mi???

Sizin nasıl olsa böyle kaygınız yok…

Burada sizin gibi, salla başı almaşı kimse yapmıyor…

Kimse teknolojiye veya sanayiye karşı değil…

Çevreciler neden tepki koyuyor…

Onları neden dinlemiyorsunuz???

Merakta mı etmiyorsunuz???

İnsan merakından dinler onların fikirlerini…

Ortak akıla faydası olur belki…

Talan-Soygun-Vurgun mantığı cinayetten farklı değildir…

Batı Karadeniz’de  çevre, doğa  ve en önemlisi İnsan sağlığı adına cinayet işleniyor ve siz sözüm ona yönetenler bu cinayetlere adeta sadece görgü tanıklığı yapıyorsunuz?

Neden mi???

Dere gider, kum kalır…

Siz gideceksiniz, Biz kalacağız…

Bizlerin ölmesinde bir mahsur yok sizce…

Tüm bu olup bitene seyirci kalan, çanak tutanlar ve özelliklede bilim insanları bu cinayetlerin azmettiricisi sizlersiniz???

Sevgiyle kalın.