AKP İl ve İlçe Teşkilatlarını dizayn etmek isteyen Belediye Başkanı Dr. Ömer Selim Alan’a kim dur diyecek.

Ego,Kibir, Hırs ve Mafyamatik  davranışlarıyla şehre zarar vermenin yanında mensup olduğu partiyi de adeta bitiriyor.

Büyük sülalelerinin ortak bir özelliği vardır?

Konuşmazsınız? Dargınsızındır?

Ancak haksızlığa uğrarsanız ki bunu da kamuoyu öyle tescillerse herkes birleşir.

Muammer Avcı konusunda olduğu gibi.

Avcı ne yaptı?

İhale mi aldı, Devlet kurumlarına siyasi nüfuzunu kullanıp mal mı sattı. İşe adam alacağım diye avantamı aldı? Belediyenin kasasını yandaşlara peşkeş mi çekti. Hırsızlık mı yaptı?

Ne yaptı Muammer Avcı.

Babadan kalan ticaret misyonunu devam ettirdi?

Haram diye bankada kredili mevduatı dahi olmadı?

Faiz hesabı hiç olmadı?

Partisinin verdiği görevi layıkıyla yapmaya çalıştı.

Birde aile bağı nedeniyle AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı ile olan yakınlığı.

Tüm mesele inanın bu.

Cumhurbaşkanı ile Muammer Avcı kimdir ki; Direk görüşüyor.

Olan biten tek sorun bu?

Egosu tavan yapan “Tilki” Selim’in 7/24 derdi aslında bu.

Biat eden –Kenedi ticari çıkarları ve bürokrasideki yandaşlarının kellesi gitmesin diye uğraşan- İl Başkanı Zeki Tosun.

İpleri Egolu Tilkiye teslim etmiş Tosun Paşa.

Sonu düşünmeden hareket etti.

Siyasi nezaketten yoksun bir şekilde.

Zaten Hazretleri kendini bırakın Belediye Başkanlığını, Cumhurbaşkanından daha öte görüyor.

Hatta bu kentin kendisini kralı falan görüyor.

Hazretleri emrettiği için Tosun Paşa’da siyaset nezaketini unutup Allah rızası için hizmet eden İl Başkan Yardımcısı Muammer Avcı’nın kellesini kopardı.

Olayın özeti buy.

Büyük sülalelerden bahsetmiştik. Ne olacağını zamanda Tilki ve Tosun Paşa görecek.

Emin olun bu öyle kolay kapanacak, sözüm ona açıklamalarla örtülmeyecek olay.

Hurma misali bu olay herkesi tırmalayacak.

Başta Hazretleri ve Tosun Paşa olmak üzere.

Bekleyelim görelim.

***

İSFENDİYAR AĞABEYİ KAYBETTİK

Bartın’da Konakta büyümüş ve şehrin önemli işlerine imza atmış ailenin fertlerinden biriydi İsfendiyar Acar ağabeyim.

Ablam Miran Acar’ın çok sevgili eşi.

Hiç ticaret yapmasa babadan-anneden kalan servet ona fazlasıyla yeterdi.

Yaklaşık on yıla aşkındır kanser illetiyle boğuşuyordu.

Sonunda o illete yenik düştü.

İnsan kırmama adına hep uğraştı.

Bir dönem benim Adalet Gazetesi ile yazıhanelerimiz altlı üstlü idi.

Bir birimize kahve- çay sohbetine giderdik.

O dönemlerde çizgi film hayranlığını gördüm.

O zaman CD ile alınırdı?

Bir gün bana dedi ki; “Çizgi film seyrettiğimi kimse bilmesin. Ben onlarla mutlu oluyorum. Diğer filmleri seyredip kendimi üzemem” demişti.

Daha önemlisi; “Sen bana çizgi film CD al. Ama Emre duymasın”

Ağabeyim benim tabiî ki dediğini yapmıştım.

Düz ama kalbinde bazılarında hiç olmayan insan sevgisi vardı.

Ölmeden yaptığı vasiyet dün gerçekleşti.

“Ben ölürsem beni bekletmeyin anında gömün” diye.

Dün ZBEÜ Tıp Fakültesinde cansız bedenini gördük İsfendiyar ağabeyimizin.

Oğlu Emre Acar ve onun ve benimde yeğenim Murat Gülay defin için tüm işleri yapmak için koşuşturuyordu.

Miran ablamı aramak için telefonu tam çevirdim sonra vazgeçtim.

Ne diyecektim Ablama.

Aynı şekilde eniştem Abdullah Gülay’a.

Kardeşim Hayriye Gülay Acar’a ne diyecektim.

Miran Ablam da, Emre’de kanser illetine rağmen evde onun varlığıyla yıllardır yaşamaya alışmıştı.

Şimdi doğacak o boşluk çok farklı olacaktır mutlaka.

Mekanın cennet olsun güzel Ağabeyim İsfendiyar Acar.

Sevgiyle kalın.