Ali Asgar Çakmakçı, daha çok kil, ahşap gibi doğal formları kullanarak heykelleştiren bir sanatçı. Sanatçının, insanın toplayıp yaşayan atalarıyla, avcı olanlardan daha çok bağı vardır, tezine yakın durduğunu söyleyebiliriz. Sık yaptığı gezilerde etraftan bulduğu kütüklerden, çürümeye başlamış dokulu bir ağaç kabuğundan esinlenebilen yapıdadır. Bu arada atölyesinde aylarca sevdiği bir yazarın (Örneğin; Samuel Beckett) imgesini çamurda yoğurur, düşüncelere dalar gider. Her eseri, bir günlük gibidir. Kendine özgü düşüncelerini eseri üzerinde gezdirir, bazen o düşünceler eserin bir parçası haline dönüşür. Söylemeye gerek yok sayılır, Asgar Çakmakçı, okuduklarını düşüncelere çeviren, düşüncelerini de formlar halinde görselleştiren bir heykeltıraş.  

 

Form olarak kitabı kullanan Ali Asgar Çakmakçı, kitabın imgeleştirilmiş halinden vazgeçmiyor sergilerinde. Kitabın sırtını, kitabın dilini, kitabın kitleler için önemini, kitabın insanlık kültünü temsil ettiğini çok iyi biliyor. Kitaplar konusunda her imgenin peşine düşen sanatçı mistik bir yalpalamaya düşme tehlikesine karşı sembolizmi kalkan olarak kullanıyor. Felsefenin çelişkilerle dolu dünyasında dolaşan imgeler bu eserlerde gözün algılarına çarpıcı ataklar yapıyor. Örneğin; o kitap imgesi düşüncenin bütün katmanlarından yararlanıyor ama özellikle de şiirden bir maddeye dönüşüyor. 1968 Ankara doğumlu sanatçı, biyografisindeki yoğun referansıyla günümüz heykel sanatının ve enstalasyon (yerleştirme-düzenleme) performanslarının dikkat çekici temsilcilerinden biri. Biz Zonguldaklılar için ise Bülent Ecevit Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi kadar uzaklıkta, kentin sanat zenginliğine daha katacağı pek çok tat olan bir kazanım.    (Açılış: 6 Mart 2015 Cuma) Yer: Zonguldak Devlet Güzel Sanatlar Sergi Salonu; Serginin Adı: Docta İgnorantia' (Eğitimli Bilgisizlik); 15 gün açık kalacak.