Bu yazı, Yakın dostlarımın ricası ile seçim sürecinde söz dalaşı yaşanmasının doğru olmayacağı, bu nedenle cevap hakkımı daha sonra kullanmamın gerektiğine ikna edildiğim için geciktirilmiştir.
      Aslında ne olduysa her şey Müflis kelimesi ile başladı.
      16 Aralık 2015,tarihinde bu köşede yazdığım yazının ucu sayın değerli bir büyüğümüze çok dokunmuş ki, bende kayıtlı olmayan bir telefonla bizzat kendisi tarafından arandım.
     Tereddütle açtığım telefonda öfkeli bir ses tonuyla karşıladı beni saygıdeğer büyüğümüz.
      Kısaca; eğitimci yönümüze vurgu yaparak, ısrarla kesinlikle iflas etmediğini, bilmediğim ya da yanlış bildiğim konular olduğunu belirterek sahibinin sesi olmakla ve ahlaksızlıkla suçladı. O da yetmezmiş gibi cevap hakkımı kullanamadan nezaket sınırlarını da zorlayarak telefonu yüzüme kapattı.
      Sayın büyüğüm,
      1-  Sahibinin sesinden başlayalım. Bu suçlama, yani iftira, beni son derece güldürdü. Senin adına da üzüldüm. Sahibim olmakla suçladığın yani iftira ettiğin kişiyi sen benden daha iyi tanırsın. Biliyorum inanmayacaksın ama yazının bırak cümlesinden, kelimesinden dahi bilgisi yoktu. Bu nedenle cevabı size gerektiği şekilde kendisi verir.
        Anlaşılan nostalji takılmak istediniz; işte size sahibin sesi plaktan eski bir şarkı.
    “ Güle güle sana, yolun açık olsun”
             2- Gelelim ahlaksıza; Beni toplum içinde kişilerin benimsedikleri, uymak zorunda bulundukları davranış biçimlerine ve kurallara,( töre, moral, etik) uymayan kişi olarak suçladın ya!
     Yine güldürdün beni! Sayın büyüğüm, anımsatmak isterim.
     Yaşamımın hiçbir döneminde birlikte yola çıktığım insanları, kader birliği yaptığım dostlarımı hiç yarı yolda bırakmadım, yani satmadım. 
      Arkasından küfür ettiğim insanlarla da kişisel çıkarlarım için asla yan yana gelmedim, işbirliği yapmadım.                           
      Bilmem anlatabildim mi?
    3- Ödeme güçlüğü içine giren kişi olarak adlandırdığım Müflis işine gelince; Ödemelerinizi yaptıysanız, özür dilemeye hazır bir kardeşiniz olarak bu uyarımı dikkate almayınız.
    Bütün bunların sonunda da sormadan geçemeyeceğim.
    Evet, kabul ediyorum. Kırgınların, küskünlerin olduğu dağınık, kısmen parçalı bir yapı vardı.
    Liderliğinizde ne yaptınız da,yönetilebilir bu ortamı paramparça edip kavga ortamına sürüklediniz.?
     Bütün bu olanlara rağmen, yine de ben ahlaksızım, öyle mi?
       Ayna Ayna ,
     Söyle bakalım benden ahlaksızı kim?