Zonguldak Çevre Koruma Derneği Başkanı Ahmet Öztürk, Filyos Vadisi’nde gübre fabrikası ile hurda demir eritme fabrikasına yapılan tahsisleri eleştirerek, “Bölge halkı olarak bu sektörlerle şirketlerin neye göre seçildiğini, hangi ölçütlere göre tahsislerin yapıldığını, varsa başka taleplerin neler olduğunu ve bunlara hangi yanıtların verildiğini bilmek istiyoruz. En yüksek sesimizle soruyoruz: Bu tesisleri hangi ilkelere göre seçiyorsunuz?” 

Zonguldak Çevre Koruma Derneği Başkanı Ahmet Öztürk Filyos Vadisi Projesi’nde yaşanan gelişmeler üzerine bir açıklama yaptı. Öztürk, “Yıllardır uyguladıkları politikalarla bölgemizi işsiz, aşsız, geleceksiz bırakıp bir çöküntü merkezine dönüştüren güç odakları, şimdi de, halkımıza ‘kırk satır’ politikası dayatıyor. Bir cendere içine sıkıştırılan bölge insanının elinden kamulaştırma zoru ile alınan topraklar birilerine peşkeş çekiliyor, doğamızı geri döndürülemez şekilde tahrip edecek uygulamalar hayata geçiriliyor. Kimsenin bilgisi olmadan, bir gecede, Filyos Vadisi’nin planlama ve altyapı ihalesini alan yönetici şirket, hangi ilkelere göre yaptığını açıklama gereği bile duymadan en değerli topraklarımızı planlarda bulunmayan sektörlere açıyor, ‘Filyos’ta yerli, yenilikçi, yeşil yatırım’ şeklinde verilen devlet sözüne aykırı tahsisler yapıyor. Anayasamızda ifadesini bulan çevreyi geliştirme, çevre sağlığını koruma ve çevre kirlenmesini önleme görevlerinin unutulduğu Zonguldak, boynu bükük bir çaresizliği yaşıyor” dedi. 

GÜBRE FABRİKASI IRMAKTAN YILDA 18 MİLYON TON SU ÇEKECEK 

Filyos Vadisi’ndeki gelişmelere de değinen Öztürk, “600 hektarlık endüstri bölgesinin ırmağın doğu yakasında kalan bölümü, TPAO’ya devredildi. Batı yakasındaki kalan yaklaşık 300 hektarlık alansa, Tosyalı Holding ve Detaş Grup arasında paylaşıldı. Tosyalı Holding’in kendine tahsis edilen alanda gübre fabrikası kuracağı açıklandı. ÇED süreci başlatılan gübre fabrikası, doğal gazdan amonyak, üre, kalsiyum amonyum nitrat, nitrik asit, sülfürik asit, diamonyum gibi çeşitli kimyasallar üretecek bölümlerden oluşuyor. Irmaktan yılda 18 milyon ton suyu çekerek proses ve soğutma suyu olarak kullanacak tesisin NACE kodu, Filyos Vadisi Projesi’nde yer verileceği açıklanan orta ve yüksek teknolojili sektörler arasında yer almıyor” diyerek açıklamasını sürdürdü. 

DETAŞ GRUP HURDA DEMİRİ NEREDEN GETİRECEK 

Detaş Grup tarafından ÇED süreci başlatılan elektrik ark ocaklı paslanmaz demir-çelik fabrikasının NACE kodunun da Filyos Vadisi Projesi için açıklanan sektörler arasında yer almadığını söyleyen Öztürk, açıklamasında, “Hammadde olarak hurda demir kullanarak 1 milyon ton sıvı çelik üretecek tesis, yılda, 3 milyon metreküpe yakın su tüketecek. Çevresel etkileri son derece yüksek olan tesisin ÇED başvuru dosyasında eritilecek hurdanın menşei ve nitelikleriyle işlenecek hurda demirin miktarı gibi konularda bilgi bulunmuyor” şeklindeki ifadelere de yer verdi. 

BİLMEK HAKKIMIZ: BU TESİSLERİ HANGİ İLKELERE GÖRE SEÇİYORSUNUZ?  

Sürecin tümüyle bölge halkından gizli olarak işlediğini ifade eden Öztürk “Bölge halkı olarak bu sektörlerle şirketlerin neye göre seçildiğini, hangi ölçütlere göre tahsislerin yapıldığını, varsa başka taleplerin neler olduğunu ve bunlara hangi yanıtların verildiğini bilmek istiyoruz. En yüksek sesimizle soruyoruz: Bu tesisleri hangi ilkelere göre seçiyorsunuz?” dedi. 

İKİNCİ BİR HURDA ERİTME TESİSİ NEDEN BÖLGEMİZE GETİRİLİYOR 

Çaycuma Organize Sanayi Bölgesi genişleme alanı içinde Çağ Çelik tarafından zaten bir hurda eritme tesisi planlanırken, aynı tipte ikinci bir yatırıma Filyos Vadisi Projesi içinde neden yer verildiğinin kamuoyuna açıklanmasını da isteyen Öztürk, “Öte yandan gübre gibi çok tehlikeli kimyasalların üretildiği bir fabrikanın yanına ısıl son derece değeri yüksek olan hurda eritme tesisinin kurulmasının büyük tehlike yaratacağı, bu nedenle yatırımın iptal edilmesinin gündemde olduğundan söz ediliyor. Bu bilgi doğru mudur? Nerelerde ne gibi tartışmalar yapılmış, hangi sonuçlara ulaşılmıştır? Süreç neden kamuoyundan gizlenmektedir?” dedi. 

EN DEĞERLİ ARAZİLERİMİZ ÜZERİNDE GÜCÜ YETENİN PARSAYI KAPTIĞI KİRLİ BİR SÜREÇ İŞLİYOR 

Tüm bunların Filyos Vadisi’nde işlerin her türlü planlamadan uzak ilerlediğini, arazilerin, ekonomik gücün yanı sıra siyasi gücü olan şirketlere peşkeş çekildiğini gösterdiğini söyleyen Öztürk, açıklamasını, “Kentimizin en değerli arazileri üzerinde gücü yetenin parsayı kaptığı kirli bir süreç işliyor. ‘Ekonomik gelişme, büyüme, istihdam’ mavrasının arkasına saklanan paragözler bir benzeri daha olmayan tarım alanlarımızı yok ediyor, bir ekolojik koridor olarak korunması gereken Filyos Vadisi’nin eşsiz doğasını geri döndürülemez şekilde tahrip ediyor. Tüm siyasi partilere, yöre milletvekillerine, meslek odalarına, TMMOB bileşenlerine, sendikalara, kendini toplumsal muhalefet içinde sayan tüm kişi ve kuruluşlara, bölge halkına sesleniyorum: Lütfen bu katliamı sessiz kalmayın. Pandemi ve kuzeyimizdeki savaş tarımsal üretimin gıda güvenliğini sağlama açısından ne kadar önemli olduğunu gösterdi. Lütfen ülkemizin gıda güvenliğini de tehdit eden bu girişimlere karşı sesinizi yükseltin” diyerek tamamladı.