Filyos Endüstri Bölgesi’nde yapılması planlanan kimyevi gübre fabrikası ve Perşembe beldesi Keçecioğlu Mahallesi’nin verimli tarım arazileri üzerinde yapılması planlanan hurda eritme tesisi başta olmak üzere bölgede yapılmak istenen zararlı tesislere karşı Çaycuma Cumhuriyet Meydanında basın açıklaması yapıldı.

Çaycuma Çevre Gönüllüleri ve Perşembe Çevreyi, Doğayı Koruma ve Yaşatma Platformu tarafından yapılan basın açıklamasına, CHP Çaycuma Yönetim Kurulu, Çaycuma TEMA Temsilcisi Seçkin Ünsal ve TEMA gönüllüleri ve Perşembe Keçecioğlu Mahallesi sakinleri, Gelecek Partisi Çaycuma İlçe Başkanı Şenol Cin ve Yönetim Kurulu Üyeleri, Saadet Partisi Çaycuma Yönetim Kurulu Üyeleri, Zonguldak İli Köy Kalkınma ve Diğer Tarımsal Amaçlı Kooperatifler Birliği Başkanı Bayram Cura, KESK'e bağlı sendikaların yönetici ve üyeleri ile ADD Çaycuma Şubesi Yönetim Kurulu üyelerinin de aralarında bulunduğu çok sayıda kişi katıldı.

Sık sık "Temiz çevre istiyoruz", "Zehir solumak istemiyoruz" sloganlarının atıldığı basın açıklamasında ilk olarak Çaycuma Çevre Gönüllüleri adına Züleyha Nur konuştu. Çaycuma Çevre Gönüllüleri adına konuşan Züleyha Nur şunları söyledi:

"Bizler toprağa düşen her bir tohumun, hiçbir çabaya gerek kalmadan ürüne dönüştüğü bereketli topraklarda yaşıyoruz. Üzerinde bulunduğumuz topraklar, bölgemizin en değerli tarımsal alanlarını oluşturuyor. Filyos Vadisi aynı zamanda benzersiz ekosistemiyle sayısız canlıya yaşam alanı sunuyor. Kurdu, kuşu, karıncası, otu, böceği, ağacı, toprağı, havası, suyu ile bir bütünlüğün adı olan ekosistem, ne yazık ki acımasızca tahrip ediliyor.

Filyos Vadisi Havzası’nda yaşayan bizler, kirli teknoloji ürünü yatırımlar değil, yeşil istihdam istiyoruz. Doğanın talanına dayalı rant ekonomisi değil, yeşil ekonomi istiyoruz. Bitkisi, hayvanı, insanıyla binlerce yıldır tüm canlılara yaşam alanı sunan bu toprakların aynı şekilde korunarak gelecek kuşaklara devredilmesini istiyoruz. Sağlıklı yaşam hakkımızı sonuna kadar korumak, kaliteli hava solumak, temiz gıda ile beslenmek istiyoruz. Filyos Vadisi’ni bir ekolojik koridor olarak koruyup çocuklarımıza aydınlık bir gelecek bırakmak istiyoruz.

Toplumun farklı kesimlerinden insanlar olarak, bugün, bu amaçla burada toplanmış bulunuyoruz. İşsiz, aşsız, geleceksiz bırakılan Zonguldak halkına yıllardır umut olarak sunulan Filyos Vadisi Projesi’nde yaşanan gelişmelerden büyük endişe duyuyoruz. 'Teknoloji ve inovasyon üssü olacak' denen Endüstri Bölgesinde gübre fabrikası gibi bu konularla ilgisiz yatırımlar yapılıyor. Üstelik tüm planlama süreçleri, başından beri bölge halkına kapalı olarak yürütülüyor. Dahası, son derece tehlikeli kimyasalların üretileceği gübre fabrikasının çevresel etkileri konusunda bölge halkına bilgi verilmeye tenezzül bile edilmiyor.

ÇED halkın katılımı toplantısı bile yaptırılmayan gübre fabrikası ve planlanan diğer yatırımlar hayata geçtiğinde Filyos Vadisi’nin Çatalağazı’na döneceğini tüm uzmanlar açıkça söylüyor. Çevrede yaşayan insanların en temel bilgilenme hakkını bile yok sayan anlayışı şiddetle kınıyoruz. Bir yanda endüstri bölgesinde kendisine yer bulamayan paragözler vadideki diğer tarım alanlarının kendilerine tahsisi için çaba harcayıp, bakanlıkta bu doğrultuda çalışmalara devam ederken, diğer yandan da Perşembe Keçecioğlu Mahallesi’nde, Organize Sanayi Bölgesinin genişletilmesi kapsamında, hurda demir eriterek çelik üretecek tesisle ilgili çalışmalar devam ediyor.

Birinci sınıf tarım alanı üzerinde, çevresel etkisi son derece yüksek bu yatırım, yaşamımızı çekilmez kılacak tehlikeler taşıyor. Doğamızın talanına dayalı bu politikaların bölgemizin gıda güvenliğini tehlikeye düşüreceği çok açık şekilde görünüyor. Üzülerek izliyoruz, Filyos’ta verimli toprakların üzerine beton döken anlayış, başka ülkelerden toprak kiralayarak tarımsal üretim yapmaya çalışıyor. Bu çelişkiyi anlamakta güçlük çekiyoruz. Çaycuma çevre gönüllüleri olarak bundan sonra bu tür sorunlara sessiz kalmayacağımızın bilinmesini istiyoruz. Karşı karşıya kaldığımız ekolojik sorunlarla meşru tüm yolları kullanarak mücadele edecek, her zeminde yasal haklarımızı arayacağız.

Buradan doğa düşmanı politikaları oluşturan, destek veren herkese sesleniyoruz. Tarım alanlarımızdan, su havzalarımızdan elinizi çekin. Bölgenin tek tatlı su kaynağı olan Filyos Irmağı’nı rant hırsına kurban etmeyin. Çaycumalılar olarak ırmağımıza, havamıza, toprağımıza sahip çıkıyor, bu kirli yatırımlara izin vermeyeceğiz. Bundan sonraki süreçte ulaşamadığımız diğer kurum kuruluşlara giderek aramızda olmasını isteyecek, sesimizi daha da büyüteceğiz. Önümüzdeki günlerde uzman kişilerin katılımı ile bilgilendirme toplantısı yapacağız. Herkesi bu konuda duyarlılığa çağırıyoruz." dedi.

Persembe Çevreyi, Doğayı Koruma ve Yaşatma Platformu adına konuşan Ejder Dombaycı ise şunları söyledi:

"Çaycumamızda son zamanlarda doğamıza, topraklarımıza, havamıza , suyumuza zarar verecek yatırımlar oldu bittiye getirilerek halkın ve yaşayanların bilgisi dışında gerçekleştirilmeye çalışılıyor. Çaycuma çevre gönüllüleri olarak yapılan ve yapılacak olan bu tür tesislerin olası zararlarını halka anlatmak, yasal zeminde hukuk mücadelesi yapmak, milletimizi bilinçlendirmek için bir araya geldik. Çaycuma gelişiyor, Çaycuma güzelleşiyor, Çaycuma büyüyor. Bizler bunlar olurken, ülkemizde çok yerde örneğini gördüğümüz şekilde çevre tahrip edilmeden, doğamız yok edilmeden, havamız kirlenmeden olmasını istiyoruz. Önümüzde kötü örnekler varken, bunlardan ders alınmasını şehrin yönetiminde söz sahibi olanların Çaycumamızı koruma adına daha etkin olmalarını bekliyoruz.

İklim değişikliği ve çevresel bozulma, dünya için hayati bir tehdit oluşturmaktadır. Dünyada bir yandan doğal kaynaklar tükenirken, sera gazlarının salınımı artıyor ve iklim değişiyor, bir yandan da emisyon oranlarının çokluğu ve artan karbondioksit nedeniyle çevremiz bir daha eskisi gibi olmayacak şekilde tahrip oluyor. Bu gidişatı engellemek ve doğal kaynakları tüketimini azaltarak ekonomik büyümeyi daha geri dönüştürülebilir ve yenilenebilir sistemlerin üzerine kurmak, sera gazlarının doğaya salımını önce azaltma, sonra da bitirmek ve emisyon oranlarını 2050’den sonra sıfırlamak için atılan en önemli adımlardan birisi ise Avrupa Yeşil Mutabakatı. Avrupa Yeşil Mutabakatı, AB ülkelerinin hazırladığı ve geleceğe daha temiz, yaşanabilir ve iyi bir dünya bırakmak adına atılan bir adım. 2050 yılına kadar sera gazı emisyonunu ortadan kaldırmak, ekonomik olarak büyümenin kaynak kullanımına bağımlılığını değiştirmek hiçbir ve bunu tüm dünyada eş zamanlı olarak uygulamayı içeren bir büyüme planı. Mutabakat sonucunda emisyonun azalacağı ve bunun yanı sıra yeni iş sahaları, imkânları yaratarak insan yaşamının kalitesini artıracağı söylenmektedir. Avrupa Yeşil Mutabakatı ile sadece çevreyi ilgilendiren yeni bir sistem değil, uluslararası yeni bir ticaret sistemi kuruluyor.

2009 Lizbon Anlaşması ile “İklim değişikliği ile mücadele” ilk defa Avrupa Birliğinin amaçlarından biri hâline geldi. 2016 AB, Paris İklim Anlaşması'nı onayladı. 2019 AB, “Avrupa Yeşil Mutabakatı”nı kabul etti. 2021 Avrupa İklim Yasası yürürlüğe girdi. Paris İklim Anlaşması 10 Kasım itibarıyla Türkiye'de yürürlüğe girdi. Hem anlaşma hem de Avrupa Birliği'nin (AB) açıkladığı Yeşil Mutabakat kapsamında, 2030 yılına kadar sera gazı emisyonlarını 1990 yılına kıyasla yüzde 55 azaltma hedefine doğru yol alınması planlanıyor. AB, bu hedefe ulaşmak için sanayiden finansmana, enerjiden ulaştırmaya kadar çeşitli alanlardaki politikalarını iklim değişikliği ekseninde yeniden şekillendirmeye başladı. Ortada imzalanan ve taraf olunan bir anlaşma varken, bölgemizde tam aksi yapılıyor. Filyosda Gübre fabrikası için hazırlanan ÇED raporu adeta halktan kaçırılcasına kabul ediliyor. En fazla sera gazı etkisi yapacak tesislerden birisinin de Perşemde Keçecioğlu mahallesinde kurulması için il yönetimi ve Organize Sanayi Yönetimi büyük çaba harcıyor.

Hepinizin bildiği üzere Perşembe Keçecioğlu beldemizde Organize sanayinin büyütülmesi amacıyla, aylardır il özel idaresi , valilik ve organize sanayi yönetimi birleşerek çiftcimizin , köyülümüzün elinden birinci sınıf tarım topraklarını metrekaresi 45 tl den almak için pazarlık yapıyor. Ekonomik durumu iyi olmayan, yüksek maliyetler yüzünden toprağını ekip biçemeyen köylümüz neredeyse bedava denilebilecek bir fiyata toprağını satmak zorunda bırakılıyor. Bu duruma karşı çıkan mahalleli olarak birleşip idareye karşı davalar açtık. Mahallede son kalan tarım alanlarını , meralarımızı ve ormanımızı bu talana karşı koruyacağız.

Talan diyorum Çünkü Kamulaştırma işlemini aslında arkasına devleti alan Çağ Çelik firması adına yapılıyor. Filyos limanının açılmasıyla maliyetleri azaltmak amacıyla kuracağı yeni tesise yer arayan Çağ çelik firmasına Bizim tapulu topraklarımız Çaycuma organize sanayi yönetimi tarafından sunuluyor. Neredeyse sudan ucuz tabir edilecek bir fiyata planlar hazırlanıyor düğmeye basılıyor. Bu süreçte çok ilginç bilgiler öğrendik. Dava açtığımız Sanayi Teknoloji Bakanlığı muhatabın kendileri değil, Organize sanayi yönetimi ve valilik olduğunu söyledi. Aslında görüyoruz ki, doğamızı tamamen bitirecek tesisin kurulmasını yine burada yaşayan patronlar istemiş. Ankara sadece onay vermiş.
Görüyoruzki Para ve kazanma hırsının sonu yok. Organize sanayi yönetiminde yer alan patronlar servetlerine servet katmak için köylünün elinde son kalan toprakları bile neredeyse bedavaya alırken, tesisin yaratacağı hava kirliliği, su kirliliği, zehirli kimyasal atıklar, onları hiç ilgilendirmiyor. Bu patronlara bilmedikleri birşeyi söylemek istiyorum.

Çağ Çelik yeşil üretim yapacağız dediği Elektrik ark ocağı ile ergitme işlemi. Elektrik ark ocağı ile hurda eritimi yapılan tesislerde iki önemli atık oluşur. Bunlar elektrik ark ocağı tozları (EAOT) ve cüruftur. Genel olarak, bir ton çelik üretiminde yaklaşık 14 kg EAOT ve 100 kg cüruf açığa çıkmaktadır. Her ne kadar EAOT içerisindeki farklı metallerin yoğunluğu kullanılan hurdanın özelliğine göre değişiklik gösterse de, genel olarak Türkiye’deki EAOT başlıca %35 demir, %10–30 çinko ve %2–7 kurşun içermektedir. EAOT uzun zamandır Türkiye, Avrupa ve
Amerika Birleşik Devletleri’nde tehlikeli atık olarak kabul edilir..

Bu atık maddenin çevreye zarar vermeden güvenli bir şekilde giderilmesi ve depolanmasının sağlanabilmesi için özel işlem ve depolama teknikleri gerekmekir. Yani 230 dönüm arsa verilen Çağ Çelik firması belkide 100 dönüm üzerinde bu atıkları ve cürüf atıklarını depolayacak. Bölge yaşanılmaz, nefes alınamaz hale gelecek. Mahalleli olarak bu tesise de kamulaştırmaya da bir kez daha karşı olduğumuzu belirtmek istiyorum. Bu konuda elimizden ne gelirse yapmakta kararlıyız. Tesis sadece Perşembeyi değil, 15 km alan içinde kurulu tüm köy ve beldeleri, ilçe merkezini de etkileyecektir. Herkesi bir kez daha ilçemizin ve bölgemizin geleceği için duyarlı olmaya davet ediyorum. Çocuklarımızdan ödünç aldığımız doğamızın kıymetini bilelim. Sözlerimi şu sözlerle bitirmek istiyorum; “İnsan ve doğa el ele çalışmalıdır. Doğal kaynakların dengesini bozmak aynı zamanda insan hayatının dengesini de bozar.” 1933-1945 yılları arasında görev yapan ABD’nin 32’nci Başkanı Franklin Delano Roosevelt’in 1935 yılında kaydettiği bu sözler, bugün ABD’nin başkenti Washington yakınlarındaki Ulusal Park’ta onun anısına oluşturulan anıtta sergilenen 22 yazıtta ölümsüzleştirilen özdeyişlerinden biridir. Ölümünün üzerinden üç çeyrek asırdan fazla zaman geçen Roosevelt’in adı bugün dünyanın büyük bölümünde sık sık anılmaktadır. Çünkü onun uyarılarına rağmen doğanın dengesi insan eliyle bozulmuş ve insanlık eskiye dönüş için çareyi yine onun yöntemlerinde aramaktadır."