Batı Karadeniz Çevre Platformu Zonguldak’ın çevre sorunlarını masaya yatırdı. Yapılan çalışmada çevre mücadelesinin toplumsallaşmasının önemine vurgu yapıldı.

 

Zonguldak’ın çevre sorunları TMMOB Maden Mühendisleri Odası lokalinde yapılan bir toplantıda masaya yatırıldı. Toplantıya Türkiye Çevre Platformu ile Temiz Enerji Platformu Koordinatörü Prof. Dr. Tanay Sıdkı Uyar, Batı Karadeniz Çevre Platformu Koordinatörü Oktay Karaman ve Nihal kuruca Karaman, Bartın Platformu Yürütme Kurulu Üyeleri Prof. Dr. Erdoğan Atmış ve Dr.Mehmet Korkut, Trakya Çevre Platformu Üyesi Ali Korsan, Sakarya Çevre Platformu Üyesi Kamuran Tan, Foça Çevre Platformu üyeleri Recep Hisar ve Bahadır Doğutürk katıldı. Toplantıya Zonguldak’tansa TEMA İl Temsilcisi Berran Aydan, Ereğli TEMA Temsilcisi Nilgün Durak, Avukat Yakup Okumuşoğlu, Dr. Atınç Kayınova, EMO Temsilcisi Bülent Özgümüş, Saniye Cicibaşoğlu, Ahmet Öztürk, Lale Karakulak, Ayhan Kiraz ve Fahri Bozbaş katıldı. TEMA avukatı Ömer Aykul ile bir sağlık sorunu nedeniyle toplantıya katılamayan Avukat İsmail Atal telefonla bağlanarak görüşlerini açıkladı. Av. Aykul TEMA davalarında geldikleri son aşamayı anlatırken, Atal, Zonguldak gibi bütün ülkenin çevresi gözden çıkarılmış illerinin, uluslararası anlaşmalardan yola çıkarak birlikte toplu dava açılmasını önerdi.

 

HAVZADA ÜRETİLEN 20 KATI YAKILACAK

Zonguldak’ın çevre sorunlarıyla ilgili bilgilendirmeyi Yaşanabilir Zonguldak Platformu Sözcüsü Ahmet Öztürk yaptı. Platformdan yapılan açıklamada sorunları, imar kirliliği, santraller bölgesi, taşocakları, hidroelektrik santraller ve Filyos Projesi olarak sınıflandıran Öztürk, ülkenin en değerli ormanlarının bulunduğu bölgede akla zarar yatırımlara onay verenlerin ülke ekolojisini de tehdit ettiğini söyledi. Şu anda havzada üretilen kömürün beş katının bölgede yakıldığını söyleyen Öztürk, “Lisansı alınan santrallerin yatırımları gerçekleşirse bu oran yirmi katına çıkacak. Tümüyle kirli teknoloji ürünü yatırımların planlandığı Filyos Projesi’nin hayata geçmesiyle de bölge tümden yaşanmaz hale gelecek. Filyos Vadisi, yalnızca çevresel duyarlılıklarla değil, yöreyle ilgili yapılan tüm yayınlarda Sakarya Irmağı’ndan Kızılırmak Deltası’na kadar olan bölgenin en değerli ekosistemi olarak adlandırılıyor. Böyle bir coğrafyada, tüm ekolojik değerler, biyolojik çeşitlilik yok olacak. Alınan mahkeme kararları nedeniyle şu anda yalnızca ırmak kenarlarında ıslah çalışmaları yapılabiliyor. Kamulaştırmalar yıllar önce tamamlandı. Toprakları elinden alınan köylüler, herhangi bir çalışma yapılmayan kendi topraklarında artık kiracı olarak yaşamını sürdürüyor” dedi.

 

TOPLUMSAL MÜCADELE OLMAZSA HUKUK DEVRE DIŞI KALIYOR

Toplantıda söz alan Avukat Yakup Okumuşoğlu, “Özellikle santraller bölgesinde çok yoğun bir hukuk mücadelesi verdik. Eren’e karşı verdiğimiz mücadele, kötü bir bilirkişi raporu nedeniyle ne yazık ki kaybedildi. ÇED davaları bir hukuksal süreç olarak gelişmiyor. Pek çok mühendislik dalının konusu olan bir raporu hukukçuların analiz ederek sonuç üretmesi çok zor. İdare açık bir şekilde yatırımların yanında taraf oluyor. İçinde hem çevre, hem şehircilik olan bakanlık olur mu? En başta buna bir son verilmeli. Arkasında toplumsal destek olmayan bir mücadelenin kazanılması mümkün değil. Bunun pek çok örneğini biliyoruz. Artvin Cerattepe’de onca mahkeme kararına karşın durmayan çalışma, halkın tepkisi nedeniyle Başbakan’ın bir kararı ile durdu. Başbakan’ın bu kararı hangi hukuki gerekçeyle aldı, bilmiyoruz. Böyle bir gerekçe yok aslında. Yalnızca halkın birlikte mücadelesi var” dedi.

 

DEVLET AÇIKÇA KİRLİ YATIRIMLARIN YANINDA YER ALIYOR

Bartın Platformu Yürütme Kurulu Üyesi Prof. Dr. Erdoğan Atmış Bartın’da HEMA’ya karşı verdikleri mücadeleyi anlattı. Atmış, “Bartın’da Çevre ve Şehircilik Bakanlığı açık bir şekilde taraf olmuş durumda. Yapılamayan ÇED halkın katılımı toplantısını yeniden yaptırmak istiyorlar. Aynı yerde ikinci kez toplantı yapılıyor. Gömü Köyü’nde köyün muhtarına ait bir kahvehanede toplantı yapılacağı ilan edildi. Ama kahvehanenin sahibi bu toplantı için mekanını kullandırmayacağını söylüyor. Buna rağmen ‘yapacağız’ diyorlar. Çok açık hukuksuzluklarla halkın direncini kırmak istiyorlar. Ama başaramayacaklar. Yapılacak yatırımların yalnızca çevre kirliliğine neden olacağını anlatmak yetmiyor. Halka, hangi ekonomik kayıplara mal olacağını da anlatmak gerekiyor. Biz bunu çok iyi anlattık ve Bartın’da büyük bir birliktelik oluşturduk. Mücadelenin önünde hep doğal önderler oldu” dedi.

 

KARŞI ÇIKMAK YETMİYOR, ALTERNATİF ÜRETMEK LAZIM

Türkiye Çevre Platformu ve Temiz Enerji Platformu Koordinatörü Prof. Dr. Tanay Sıdkı Uyar yalnızca karşı çıkmanın yetmediğini mutlaka alternatiflerin de sunulması gerektiğini belirtti. Uyar “Dünya artık bir yere geldi. Kirli yatırımların artık kredi bulması kolay değil. Pek çok kredi kuruluşu termik santral yatırımlarına geri dönmesi zor diye kredi vermiyor. Ne güzel ki biz yenilebilir enerji kaynaklarına bolca sahibiz. Ancak bu yatırımların da yerini doğru seçmek gerekiyor. Hiç olmayacak yerlere yenilenebilir enerji santralleri kuruluyor. Halk tepki gösterince, ‘Siz de her şeye karşısınız’ denilerek mücadele baltalanıyor. Biz işi mahkemelere bırakmadan, alternatif öneriler sunarak çözmeliyiz” derken, Silivri, Kocaeli, Sakarya ve Foça’dan gelen katılımcılar kendi bölgelerindeki sorunları ve deneyimlerini paylaştı. Toplantıda, önümüzdeki mücadele sürecinde termik santral tehdidini yoğun olarak yaşayan bölgelerde hukuksal mücadelenin mutlaka toplumsal mücadele ile birleştirilmesi, yatırımlara destek veren geniş kitleleri karşısına almayan, her şeyi AKP kitlesine mal etmeyen bir dil kurulması yolunda görüşler öne çıktı. Bu kitlelere, karşı karşıya kalınan sorunun aslında kendi sorunları olduğunun anlatılması ve sürece mutlaka yerel yönetimlerinin katılması konusunda da görüş birliğine varıldı.