Çaycuma-Filyos Karayolu üzerindeki Derecikören köyündeki Roma köprüsünün altında bulunan ve sanki köprüden kopmuş görünümü veren taşlar, kaderine terk edilen tarihsel mirasın bir de yıkım tehlikesi ile karşı karşıya olduğu endişesi yaratıyor

Yetkililerin kentimizin tarihi değerlerine karşı gösterdiği umarsız davranışlar bitip tükenmek bilmiyor. Çaycuma’nın Kadıoğlu köyünde bulunan ve ilgili çevrelerin Zeugma ile yarışacak nitelikte bulduğu mozaikleri yeniden toprak altına gömen, TPAO’nun üzerine bina yapabilmesi için Filyos antik kenti içindeki 1. derecedeki sit alanlarını 3. dereceye çeviren, Türkiye’nin elektrifikasyonunu sağlayan tarihi Işıkveren Santrali binasını yıkıma terk eden yetkililer, kentin çeşitli yerlerdeki tarihsel mirası da resmen yok sayıyor.  Çaycuma-Filyos karayolu üzerindeki Derecikören köyünde bulunan ve üzerini örten bitki örtüsü yıllardır temizlenmediği için her gün yanından geçen kişilerin bile fark edemediği tarihi Roma Köprüsü, tıpkı Kadıoğlu mozaikleri gibi gün yüzüne çıkarılacağı günü bekliyor.  

BU UMARSIZLIK BİLİNÇLİ BİR TERCİH
Küçük bir çalışma ile dileyenin ziyaret edebileceği bir tarihsel miras haline dönüştürülmesi mümkünken doğanın insafına terk edilen köprünün altında bulunan ve sanki üstünden kopmuş görünümü veren taşlar, kaderine terk edilen köprünün bir de yıkım tehlikesi ile karşı karşıya olduğu endişesi yaratıyor. Pek çok insan, Üzülmez’de kentin dününe ait çok değerli bilgiler taşıyan endüstri mirasının bulunduğu alanın çevresinde MAKZON adında sanayi sitesi kurulmaya çalışıldığı, tek akarsuyumuz olan Filyos Irmağı çevresinin tümüyle endüstriyel kullanımlara açıldığı bir zamanda, bu umarsızlığın bilinçli bir tercih olduğunu düşünürken, aynı tehlikenin Çayır Köyü deresi içindeki su kemerleri için de geçerli olduğunu dile getiriyor. 


BU KAFAYLA TURİZM Mİ OLUR?
Aymazlığa tepki gösteren vatandaşlar, “Sahip olduğumuz ne kadar varlık varsa hepsine hunharca saldırılıyor. Yolun hemen kıyısında bir cazibe noktası olarak insanlarla buluşturulması gerek tarihi Roma köprüsü diken, sarmaşık, yabani ot yığını arasına bırakılarak insanlara unutturuldu. Altında bulunan ve antik döneme ait olduğu görünümünü veren taşlar sanki köprüden kopmuş gibi bir izlenim uyandırıyor. Bakan yok, ilgilenen yok. Tıpkı Filyos Vadisi’nin verimli toprakları gibi, bu tarihsel mirasın üzerinden de buldozerlerle geçecekler. Bir de Zonguldak’ta turizm gelişecekmiş. Bu kafayla turizm olur mu?” diyor.